İngiltere,
Almanya, Fransa.
AB’nin
en büyük 3 ülkesi.
O
ülkelerden 3 kadın lider.
2 tane
bir numara, 1’i bir numara aday adayı.
3’ü de
sağcı...
Tesadüfün
rektum deliği yani...
2’si
kadın başbakan oldu. 1’i önümüzdeki 3-5 yıl içinde olacak (Le Pen).
Biz bunu
yazdığımızda, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün ertesi günü olmakta. Bu yazıyı da,
o günden 1 gün önce tasarlamıştık.
Şimdi,
kimse kalkıp da, üçünü de erkeklerin böyle yaptığını söylemesin.
Merkel,
eski Doğu Almanya (bir zamanların reel sosyalist ülkesi) doğumlu.
Bu Le
Pen, faşist partiyi faşist parti yapan adamın kızı. Yani, arkasında bir erkek
var. Da Hitler, Eva Braun’u bile dişi Hitler yapamadı ki...
Bunlar,
dişi Hitler’liği fersah fersah geçti ki...
En
baştan söyleyelim:
En
azından, 2. Dünya Savaşı ertesindeki G-7 ülkelerinde ve bizde beyaz Türkler
için geçerli olmak üzere belirtmiş olalım, 1968 kuşağını yaşamış birileri,
bunlara karşıdır ve bunlarla birlikte feminist olamaz.
Çünkü
bunlar, feminizmi de faşist kılarlar ve faşist feminizm mevcuttur ve bir kadın
tarafından tanımlanmıştır:
Yani,
nasıl ki bizim Hürrem Sultan geçmişte dolaylı matriyarkal gerontokrat idi ise,
bunlar da şimdide doğrudan matriyarkal gerontokrat. Yani, yaşlı iktidarı. Yani,
birilerini ezme, sörüme, ve yok oluşa sürükleme eğilimindeler. Demokrasi
eğiliminde değil.
Zaten,
Thatcher’ın lakabı ‘Iron Lady’ idi.
Evet,
aynı sözü yineliyoruz:
“Kadınları
artık, eşit hakta olduğu denli, eşit sorumluluk ve eşit yükümlülükte yanımızda
görmek istiyoruz.
2029
Global Krizi’nde ve 2028 Devrimi’nde kadınların, kendiliğinden % 50 olarak var
olmasını ve yer almasını istiyoruz.”
Dipnot 1:
ABD’de de, 3 dışişleri / savunma bakanı olarak, bayan Clinton, Albright, Rice
örnekleri vardı.
Dipnot
2: Thatcher-İngiltere 1980, Merkel-Almanya 2000, Le Pen-Fransa 2020 de ilginç
bir yerzaman akışı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder