2029,
1929 Global Krizi’nin ardılını simgeliyor.
2048,
1848 Global Devrimi’nin ardılını simgeliyor.
Tarihin
25-30 yıllık dilimlerden başlayıp, 250-300 yıllık dilimleri uzayan 1-5 ölçekte
/ ölçütte çevrimleri var.
2000’den
bu yana, 15 yıllık sürede hem gelecekbilim, hem de geçmişbilim (tarih) üzerinde
yoğunlaşmış bulunmaktayız ve gördük ki bu çevrimler işliyor.
Şavalak
tarihçilerin sandığı gibi, bir olayın irdelenebilmesi için, üzerinden en az 50
yıl geçmesi gerektiği kanısında değiliz.
Yine
şavalak tarihçilerin kullandığı, tarihin belge yazımı olduğu kanısında da
değiliz. Tarih yazımı, tümdengelimsel çıkarsamalar dizisidir. Üstelik temel
bilimlerde bile bu böyledir. Var olan bilgilerin % 99,99’u çıkarasamadır,
birincil veri değil, bu CERN verileri için bile böyledir: deney yapılır
açıklama 2 yıl sonra gelir o nedenle.
Tarih
için tümdengelimsel olarak, kendisi 50 yılda oluşturulmuş olan Dünya Sistemi
kavramsal çerçevesi mevcuttur. Makro-makro değişmesi de pek mümkün değlidir
artık.
Yani, TC
dahil olmak üzere, tarihin tüm makro oyuncuları o dizge içinde panoramalıdır.
Gördük
ki 2000-2015 arasındaki olaylar da, sanki planlıymışçasına, o dizgenin içinde
kalmak üzere işledi.
1950-1980
arasındaki dönemde, 2. Dünya Savaşı’ndan ardından gelen yıkımdan kazanılmış
özgürlük dönemi, özgürlüğün israf edilmesi nedeniyle, 1980-2010 arasında
neo-global neo-liberalist kölelik / zulüm / işkence / sömürü olarak yaşandı.
Ara şerh:
1950, 1955 olarak; 2010, 2005 olarak kabul edilebilir. Böylelikle de, 30 yıllık
dönem, 25 yıllık olabilir.
2005’ten
veya 2010’dan beridir, sistemde bir süreksizlik mevcut. Bu, aşağı gidiş demek.
Yani bu, 2030-2040 arasına kadar iniş demek.
Ara
şerh: Gelecekte geçmişe bakıldığında, şu an olabildiği gibi, herhangi bir
süreksiz olayın başlangıç tarihinde anlaşmazlıklar olabilir, 1. Sanayileşme’nin
1750’den başlatılıp başlatılmaması gibi. Dolayısıyla gelecekte de, sözünü
ettiğimiz tarihler konusunda farklı fikirler ortaya mutlaka çıkacaktır.
Bilimciler düşünce birliğini pek sevmezler, onun yerine varlık nedenlerini,
uysa da kodum uymasa da kodum, modunda farklı düşüncelere dayandırırlar. Tabii
hiç kimse de, tarihin akışını tek başına yorumla değiştiremez. Yani 2029 ve
2048, şimdiden orada lök gibi durmakta ve ışımakta.
1929
Krizi gibi krizlerin ardından, kapitalizmin kendini yiyen bir canavar olduğu ve
krizin onun doğasında olduğu önesürülür hep.
Ancak:
Parayı
kapitalizm icat etmedi.
Ticareti
ve sömürüyü kapitalizm icat etmedi.
Büyük
devletlerin genel denklemini kapitalizm icat etmedi.
Krizi
kapitalizm icat etmedi, tarih sayılan şeyde krizler hep vardı, var ve var
olacak da.
Tarihsel
çevrimleri kapitalizm icat etmedi.
Yalnızca,
makro bilginin oluşturulması için, 5 milenyumluk veri gerekti. Bir de epistemik
alt kritik eşiğin aşılması ve birilerinin bu bilgiyi akıl etmesi gerekti.
Olan
şudur 1945-2015 arasında:
ABD,
Dünya’nın bir numarası oldu ve bunu harcadı.
Bu,
bunun için kısa bir dönem sayılmaz. ABD 1900’lerden beridir çıkışa geçmişti ve
bir devlet / ülke maksimum 100 sene depar atabiliyor. ABD de, 11 Eylül 2001’de
deparını bitirdi ama bu 2010’da kesinleşti ve görüngüleşti. Eh ABD de, kabaca
1910-2010 arasında 100 sene yemiş.
Eskiden
AB öyleydi, şimdi ABD öylesini yaptı:
% 1,
Dünya zenginliğinin % 50’sinden çoğunu aldı. 7 milyarın 2-4 milyarı ise aç oldu.
Tarihte
bile, köle isyanları, Spartakus’lar falan var. Şimdi de, daha kolay koşullarda
olan % 99, Rin Tin Tin’den daha geç olarak intikal ederek isyana geçmekte.
Ara 3
şerh:
Bir: Eskiden
cüzdanı sağda vicdanı solda olan Fransızlar, cüzdanı sola kayınca, vicdanını
sağa kaydırdı ve neo-faşist partiyi % 30oy oranına çıkardı. Bu, tarih açısından
ilginç, ironik ve sürpriz bir örnek oldu.
İki: Buna
karşılık eski Doğu Avrupa’da eski komünist partiler hala % 20 oy alabildi.
Eğer, Stalin zamanında serbest seçim olsaydı, SBKP % 20 oy falan alamazdı.
Üç. Bu, yeni
bir Stalin-Hitler durumu değil, kesinlikle değil. Bu, Thatcher-Merkel-Le Pen
durumu (ve bu da ayrı bir metnin konusu), yani matriyarkal faşzim durumu,
tarihte ilk kez değil bizce (ve bu da ayrı bir metnin konusu).
Devam:
Yani,
2010’dan beridir var olan kriz, 2030’kadar sürecek gibi. 2007 Global Krizi
kabul edildiğinden dolayı da 2032 (ABD başkanlık seçimi) bir dönüm noktası
olabilecek pekala.
Sonra,
2055-2077 arasında, dene-yanıl ama
mutlaka kaybet devrimcik denemeleri yaşanacak, bu kesin. Yitirecekler,
çünkü SSCB-Çin derslerini hala kimse iyi okuyamadı.
Burada
önemli olan şu:
21.
Yüzyıl’ın yavaşlama, duralama, mayalanma, bulanma, belirsizleşme dönemi olacağı
1945’te kesin belliydi, çünkü 1914-1945 arası çok çok hızlıydı. Belki de
tarihin en hızlı dönemiydi.
1986
post-modern dönemi ile de bu başlatıldı. 2001 11 Eylül ve 2013 Wikileaks, birer
süreksizlik dönemi oldu ama ikincisinin önemi hala anlaşılamadı, Bilgi Çağı
kendi rüştünü o zaman kanıtladı. Şu an, post-4-modern dönemdeyiz. Ancak, artık
bu döneme yeni bir ad gerekiyor. Anımsayalım: Orta Çağ’a adı, o bittikten epeyi
sonra kondu. Birileri koyar elbet.
Demek
ki:
15 yıl
iniş ve sonra 20 yıl çıkış gibi, önümüzdeki 35 yıl. Ancak, hep silkelemeli,
sürprizli, belirsizlikli...
Yani
kriz, hep sürecek...
Kriz,
fırsat ve tehlike demek.
Meraklısına
öneriler:
Krizin
tehlike bölümünden kaçın. Fırsata girişmeyin. Marjinal değilseniz tabii ki.
Sakın
risk almayın, özellikle de normal bireyseniz, çoluk çocuğunuz varsa.
Sakın,sistemi
düzeltmeyin, kendinizi harcamayın (aydının sakrifay / kefaret dönemi bitti,
aslında hiç olmadı) o kendi kendine düzelir. Kendi kendine de battı zaten.
Batırmadığın bir şeyi düzeltmeye kalkma, düzeneğinden anlamazsın zaten.
Sistemin
dışına çıkın.
Küçük ve
yarı-kapalı ekonomik sistemler, yani komünler oluşturun. En boktan dönemlerde
bile bunların işlediği tarihte kayıtlı ve kanıtlı.
Melezelenni,
demeyeceğim. Younu şaşıranlar onu yapar zaten. Siz de yolunuzu feci şaşırdınız
zaten...
Gerçeğin
çöl-labirentine hoşgeldiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder