Pazar, Mart 08, 2015

2029 ve 2048



2029, 1929 Global Krizi’nin ardılını simgeliyor.
2048, 1848 Global Devrimi’nin ardılını simgeliyor.
Tarihin 25-30 yıllık dilimlerden başlayıp, 250-300 yıllık dilimleri uzayan 1-5 ölçekte / ölçütte çevrimleri var.
2000’den bu yana, 15 yıllık sürede hem gelecekbilim, hem de geçmişbilim (tarih) üzerinde yoğunlaşmış bulunmaktayız ve gördük ki bu çevrimler işliyor.
Şavalak tarihçilerin sandığı gibi, bir olayın irdelenebilmesi için, üzerinden en az 50 yıl geçmesi gerektiği kanısında değiliz.
Yine şavalak tarihçilerin kullandığı, tarihin belge yazımı olduğu kanısında da değiliz. Tarih yazımı, tümdengelimsel çıkarsamalar dizisidir. Üstelik temel bilimlerde bile bu böyledir. Var olan bilgilerin % 99,99’u çıkarasamadır, birincil veri değil, bu CERN verileri için bile böyledir: deney yapılır açıklama 2 yıl sonra gelir o nedenle.
Tarih için tümdengelimsel olarak, kendisi 50 yılda oluşturulmuş olan Dünya Sistemi kavramsal çerçevesi mevcuttur. Makro-makro değişmesi de pek mümkün değlidir artık.
Yani, TC dahil olmak üzere, tarihin tüm makro oyuncuları o dizge içinde panoramalıdır.
Gördük ki 2000-2015 arasındaki olaylar da, sanki planlıymışçasına, o dizgenin içinde kalmak üzere işledi.
1950-1980 arasındaki dönemde, 2. Dünya Savaşı’ndan ardından gelen yıkımdan kazanılmış özgürlük dönemi, özgürlüğün israf edilmesi nedeniyle, 1980-2010 arasında neo-global neo-liberalist kölelik / zulüm / işkence / sömürü olarak yaşandı.
Ara şerh: 1950, 1955 olarak; 2010, 2005 olarak kabul edilebilir. Böylelikle de, 30 yıllık dönem, 25 yıllık olabilir.
2005’ten veya 2010’dan beridir, sistemde bir süreksizlik mevcut. Bu, aşağı gidiş demek. Yani bu, 2030-2040 arasına kadar iniş demek.
Ara şerh: Gelecekte geçmişe bakıldığında, şu an olabildiği gibi, herhangi bir süreksiz olayın başlangıç tarihinde anlaşmazlıklar olabilir, 1. Sanayileşme’nin 1750’den başlatılıp başlatılmaması gibi. Dolayısıyla gelecekte de, sözünü ettiğimiz tarihler konusunda farklı fikirler ortaya mutlaka çıkacaktır. Bilimciler düşünce birliğini pek sevmezler, onun yerine varlık nedenlerini, uysa da kodum uymasa da kodum, modunda farklı düşüncelere dayandırırlar. Tabii hiç kimse de, tarihin akışını tek başına yorumla değiştiremez. Yani 2029 ve 2048, şimdiden orada lök gibi durmakta ve ışımakta.
1929 Krizi gibi krizlerin ardından, kapitalizmin kendini yiyen bir canavar olduğu ve krizin onun doğasında olduğu önesürülür hep.
Ancak:
Parayı kapitalizm icat etmedi.
Ticareti ve sömürüyü kapitalizm icat etmedi.
Büyük devletlerin genel denklemini kapitalizm icat etmedi.
Krizi kapitalizm icat etmedi, tarih sayılan şeyde krizler hep vardı, var ve var olacak da.
Tarihsel çevrimleri kapitalizm icat etmedi.
Yalnızca, makro bilginin oluşturulması için, 5 milenyumluk veri gerekti. Bir de epistemik alt kritik eşiğin aşılması ve birilerinin bu bilgiyi akıl etmesi gerekti.
Olan şudur 1945-2015 arasında:
ABD, Dünya’nın bir numarası oldu ve bunu harcadı.
Bu, bunun için kısa bir dönem sayılmaz. ABD 1900’lerden beridir çıkışa geçmişti ve bir devlet / ülke maksimum 100 sene depar atabiliyor. ABD de, 11 Eylül 2001’de deparını bitirdi ama bu 2010’da kesinleşti ve görüngüleşti. Eh ABD de, kabaca 1910-2010 arasında 100 sene yemiş.
Eskiden AB öyleydi, şimdi ABD öylesini yaptı:
% 1, Dünya zenginliğinin % 50’sinden çoğunu aldı. 7 milyarın 2-4 milyarı ise aç oldu.
Tarihte bile, köle isyanları, Spartakus’lar falan var. Şimdi de, daha kolay koşullarda olan % 99, Rin Tin Tin’den daha geç olarak intikal ederek isyana geçmekte.
Ara 3 şerh:
Bir: Eskiden cüzdanı sağda vicdanı solda olan Fransızlar, cüzdanı sola kayınca, vicdanını sağa kaydırdı ve neo-faşist partiyi % 30oy oranına çıkardı. Bu, tarih açısından ilginç, ironik ve sürpriz bir örnek oldu.
İki: Buna karşılık eski Doğu Avrupa’da eski komünist partiler hala % 20 oy alabildi. Eğer, Stalin zamanında serbest seçim olsaydı, SBKP % 20 oy falan alamazdı.
Üç. Bu, yeni bir Stalin-Hitler durumu değil, kesinlikle değil. Bu, Thatcher-Merkel-Le Pen durumu (ve bu da ayrı bir metnin konusu), yani matriyarkal faşzim durumu, tarihte ilk kez değil bizce (ve bu da ayrı bir metnin konusu).
Devam:
Yani, 2010’dan beridir var olan kriz, 2030’kadar sürecek gibi. 2007 Global Krizi kabul edildiğinden dolayı da 2032 (ABD başkanlık seçimi) bir dönüm noktası olabilecek pekala.
Sonra, 2055-2077 arasında, dene-yanıl ama mutlaka kaybet devrimcik denemeleri yaşanacak, bu kesin. Yitirecekler, çünkü SSCB-Çin derslerini hala kimse iyi okuyamadı.
Burada önemli olan şu:
21. Yüzyıl’ın yavaşlama, duralama, mayalanma, bulanma, belirsizleşme dönemi olacağı 1945’te kesin belliydi, çünkü 1914-1945 arası çok çok hızlıydı. Belki de tarihin en hızlı dönemiydi.
1986 post-modern dönemi ile de bu başlatıldı. 2001 11 Eylül ve 2013 Wikileaks, birer süreksizlik dönemi oldu ama ikincisinin önemi hala anlaşılamadı, Bilgi Çağı kendi rüştünü o zaman kanıtladı. Şu an, post-4-modern dönemdeyiz. Ancak, artık bu döneme yeni bir ad gerekiyor. Anımsayalım: Orta Çağ’a adı, o bittikten epeyi sonra kondu. Birileri koyar elbet.
Demek ki:
15 yıl iniş ve sonra 20 yıl çıkış gibi, önümüzdeki 35 yıl. Ancak, hep silkelemeli, sürprizli, belirsizlikli...
Yani kriz, hep sürecek...
Kriz, fırsat ve tehlike demek.
Meraklısına öneriler:
Krizin tehlike bölümünden kaçın. Fırsata girişmeyin. Marjinal değilseniz tabii ki.
Sakın risk almayın, özellikle de normal bireyseniz, çoluk çocuğunuz varsa.
Sakın,sistemi düzeltmeyin, kendinizi harcamayın (aydının sakrifay / kefaret dönemi bitti, aslında hiç olmadı) o kendi kendine düzelir. Kendi kendine de battı zaten. Batırmadığın bir şeyi düzeltmeye kalkma, düzeneğinden anlamazsın zaten.
Sistemin dışına çıkın.
Küçük ve yarı-kapalı ekonomik sistemler, yani komünler oluşturun. En boktan dönemlerde bile bunların işlediği tarihte kayıtlı ve kanıtlı.
Melezelenni, demeyeceğim. Younu şaşıranlar onu yapar zaten. Siz de yolunuzu feci şaşırdınız zaten...

Gerçeğin çöl-labirentine hoşgeldiniz...

Hiç yorum yok: