Önbilgi:
Bu metin, şu metnin koşutunda yazıldı:
Başlığa
en kısa yanıt şu:
Bazı
okurları çok etkiliyor.
Sorun,
onların kim olduğu. Şu an için üniversite gençliği diyelim. Ancak, onları
Facebook ve Twitter daha çok etkiliyor.
Açımlama:
Bir:
TC’de
çok güçlü bir köşe yazarı geleneği var. Dünya’da bunun böyle olmadığını
önesürenlere katılmıyoruz. Yalnızca bize özgü, alaturka bir köşe yazarlığı ve
okurluğu sözkonusu.
Bunlardan
biri, ne yazık ki çizer Necdet Şen’in belirttiği gibiki bir fikir çobanlığıdır.
Yani bir okur, kendine bir köşe yazarı seçer, onu okur, onun fikrini benimser
ve onları kendininmiş gibi savunur. (İronik olan durum, Şen’in bir çizer
olması, yıllarca onu kimse tanımazken, ‘Hızlı Gazeteci’ çizgiroman / bant-karikatür
dizisiyle ünlü olup, kamuoyunu etkilemeye başlamasıdır. Sonunda bu durum, onu
isyan ettirmiş ve çizerliği bırakıp tüymüş ve ‘Gitmek’ diye bir kitap
yazmıştır.)
İki:
Blogculuk,
ön aşamalardan geçti. Eskiden internette ‘Egroups’ diye bir site vardı (ve
Yahoo onu satın alıp yok etti), şimdiki blogların ön-ısınma çalışmaları
türünden yazılar yayınlanırdı orada ve siyasal tartışmaların neredeyse tamamı
orada dönerdi, örneğin 2002 Anayasa tartışmaları öyle oldu. Düşünün ki o zaman TBMM Egrubu bile vardı ve
milletvekilleriyle tartışırdınız. İnanılmaz, değil mi?
Dolayısıyla
blogculuk da başka şeylere evrilecek gelecekte.
Düşünün
ki listeler, egruplar, sonra Facebook / Twitter kayması, yalnızca 10 yıl içinde
olup bitti ve bir insanın ortalama yaşamı 80 yıl ve bugün 20 yaşındaki gençler
önlerindeki 60 yılda 20 aşama daha yaşayabilir demek ki.
Bunun
nereye gideceğini henüz bilemiyoruz ve hatta öngöremiyoruz, çünkü araya bir
veya daha çok internet çöküş dönemleri
girecek.
Üç:
Blogculuğu
etkileyen ama onun dışında gelişen bir ‘matbu gazeteciliğin hafiften mezarın
yolunu tutup, onun yerini sanal basının alması durumu’ var. (Matbu gazeteler 25
yıl falan daha dayanır ancak.)
Bugün
Radikal ve Karşı Gazete, yalnızca sanal olarak yayınlanıyor. (Bu demek değil ki
öncülük hep onlarda kalacak.) En büyük 2 blog sitesinden biri de, Radikal Blog
ki boynuz kulağı geçer hesabı, Milliyet Blog’u solladı gibi görünüyor.
Devamında,
nasıl ki 70 (evet, yanlış okumadınız, yazıyla yetmiş) yıldır (1946’dan beridir)
matbu olarak Çetin Altan okuyan birileri varsa, Milliyet Blog, buna benzer
olarak, okurlarının yaş ortalamasının hafiften mezara yakın olduğu bir duruma
geçti.
Yani, sanal basının anı anına yeniliği bile,
blogları ve blogcuları dinamik düşünceli
kılamadı. Tam tersine internet, araştırmalarda artık açıkça ortaya çıktığı
üzere, muhafazakarlığı arttırmaya başladı. Şu an için bloglar giderek oraya
yönelmekte. (Sanal cemaatler
konusunda kitap yazılalı 10 seneyi geçti.)
Dört:
Hala
dikkat çekmiyor ama sanal reklam pazarı çok çok büyük potansiyel olarak ve
bloglar bunun bir numaralı mecrası şu an.
Şöyle
örnekleyelim: Yabancı ülkelerde yapıldığı gibi, TC’de de blogculara sayfalarında yayınlanan
reklamlardan üçte birle yarısı arasında bir pay verilse, epeyi blogcu, maaşlı /
duayen köşe yazarları kadar para kazanır.
Bunun
devamında, yine yabancı ülkelerde olan tüketici
blogları bizde yok. Henüz yerleşmedi yani, ayrıca görünen o ki TC’de 5-10
yıl daha gerekebilir bunun için.
Tüketimi
etkilemenin kamuoyunu çook etkilemek olduğunu yazmam gerekmiyordu aslında ama
birilerinin bunu anlamadığına eminim.
Beş:
Gelelim
asıl olarak siyasal kamuoyunu belirlemeye:
Bu
konuda öncülüğü devralan Radikal Blog, Şubat 2015’te fahiş bir hata yaparak, magazinleşmeye ve siyasal açıdan
pervasızlaşmaya başladı.
Beş bir:
Birbirine kel alaka politik düşünceleri aynı gün yayınlayarak, kendi herhangi
bir ikna ediciliği olmasını giderek sıfırlıyor RB.
Beş iki:
AKP, yakında tüm blogcuları kabak gibi oyacak. Cadı avı çoktan başladı. Şu an
oluşan durum, PKK deyimiyle blogcuların / ceylanların kurdun üzerine salınması
gibi olmakta.
Beş üç:
Bu ve diğer diğer mental-kültürel regresyon-konfüzyon gergefi, blogcuları ‘tarihi
tam da yapabilecekleri anda, tarih-dışına itti’ durumuna getirmek sonuçlu oldu.
Sonuç:
Evet,
blogcular kamuoyunu etkileyebilir.
Evet,
blogcular kamuyoyunu etkiledi.
Evet,
blogcular kamuoyunu kalıcı olarak etkileyebilirdi.
Evet,
blogcular kamuoyunu geçici olarak etkiledi ve kısa bir gelecekte de artık
etkileyemeycek ve bu da blogların başka bir mecraya kaymasına neden olacak. En
önemli aday adayı, uzmanlaşmış bloglar
ki zaten örnekleri var ortada.
Bundan
sonrası başka bir metnin konusu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder