Bu da
oldu.
İran,
kendi IŞİD’ini kendi kurmuş.
Bakalım
ve görelim yüce mevlam neler eylemiş?:
“Musul’un
IŞİD eline geçtiğini gören Tahran yönetimi, ‘Şii hilali’nin bozulmaması için IŞİD’in
kopyası bir örgüt kurdu.
...
‘El
Horasani Tugayı’ adı verilen bu örgüt, yalnızca 9 ayda tüm teşkilatlanmasını
tamamladı, ağır silah ve teçhizatla donatıldı. Kendi içinde parlamenterleri
bile olan örgüt, IŞİD’in klonlanmışı gibi. IŞİD’in Suriye ve Irak’ta hakimiyet
kazanması, komşu devlet İran’ın çıkarlarını tehlikeye düşürdü.”
Bu olay
şunun devamı ve birliktesi gibi okunsa gerek:
“İran
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Yunusi, ‘Bağdat bizim başkentimizdir’ dedi.
İranlı
öğrenciler ajansı İSNA'nın haberine göre, ‘Büyük İranlı Kimliği Konferansı’nda
konuşan Yunusi, İran kültür coğrafyasının Çin sınırından Hint alt kıtasına,
Kuzey Kafkasya'dan Basra Körfesi'ne ulaşan coğrafyayı kapsadığını savundu.
Kültür,
medeniyet, din ve İranlılık ruhunun 'Büyük İran' coğrafyasına yayıldığını
söyleyen Yunusi, ‘Bu bölgede doğal bir birliktelik sözkonusudur. Her ne kadar
bazı farklılıklar birleşmeyi engellese de, gerçekte İran coğrafyası; Çin
sınırından bugünkü Afganistan ve Pakistan'a, Kuzey Kafkasya'dan Fars (Basra)
Körfezi'ne kadar olan coğrafi alan bu birliğin içerisinde yer alır’
değerlendirmesinde bulundu.”
Eh,
boşuna dememişler:
Aç tavuk,
kendini buğday ambarında sanır.
Bu ülke,
daha 3 ay öncesinde, parçalanması % 100 olasılıklı olan bir ülke. Bir biçimde
oportunist ve konformist bir tavırla paçayı geçici olarak sıyırdılar.
Aranıyorlar resmen.
Dönelim
asıl habere:
“Örgüt
tıpkı IŞİD gibi ‘devlet yapılanması’ olarak kurgulanmış durumda.
Örgütün
bakanları ve parlamenterleri de bulunuyor.”
İşte,
zurnanın zırt dediği yer burası.
Geçmişbilimciler
ve gelecekbilimciler, şu durumlara henüz ayamadılar son 25 yıldır, yani eski
Doğu Bloku çköşü sercinden beridir:
Hem reel
sosyalizm, hem de neo-liberalizm, global anlamda devleti tasfiye ettiler: En
azından fiilen öyle oldu ama niyetleri o olmuş olmayabilir pekala.
Bu
tasfiye edilen, en son devlet modu idi.
Daha
önceki devlet modları, kültürlerde toplu bilisizlikte saklı duruyordu ama
tıpatıp aynı olarak değil. Yani devlet,
kategorik açıdan kendine özdeş bir tanım değil. Hem anı anına, hem de
feodaldan sanayiye olduğu üzere, farklı kültür modlarında sürekli başkalaşan
bir kurum. Tasfiye edilen, 1945-1990 devleti modeli idi.
Devletler
tasfiye edilince, çok daha küçük devletler ortaya çıkar. Kaos da. (‘Bizim
Fetret Devri gibi.) Şu ana uzunca bir ara-orta-kaos
dönemindeyiz. Yani, eğer gelecekse, asıl-makro
kaos henüz gelmedi.
Burada ve
bu koşullarda 2 durum geçerlidir:
Hem,
yıkıcı barbarlar yıktıkları devlet formlarını taklit ederler ama taklit ederken
de onu dönüştürürler. Hem de, küçük devletler de, bir önceki devleti (Anadolu
Selçuklu’nun Büyük Selçuklu için yapmak istediği gibi) aynen sürdürmek isteseler
bile, onu dönüştürürler.
Buna,
1990 ertesinde 2 yeni yapı daha eklendi:
Bir:
Kara-kara-para mafyanın devletsiz devlet / malforme devlet ama kesinlikle oto-organize bir yapı olarak devletsi
yapısı.
İki:
Sanal / finansal ekoniminin reel ekonomiyi tümüyle geçmesi ile feci derecede büyüyen,
beyaz-kara-parasal zenginlerin parasal devleti (İsviçre Daha Beyaz Yıkar’ı).
Şerh:
İsviçre’nin epeyi kara parayı aklayıp, en büyük finansal devlet olması ile
Brezilya’nın Kolombiya’nın reel uyuşturucu sektöründen en çok nemalanıp, kendi iç beyaz-kara-paralı ve 30 milyonluk
burjuvazisini (bir tür neo-lümpen
burjuvazi) yaratması koşut oluşumlardır. Her iki durumda da paranın dini,
devleti ve ulusu olmaz. Olmadı da, olmuyor da.
Bir şerh
daha: Hollanda Doğu Hindistan Şirketi ve İngiltere Doğu Hindistan şirketi
oluşumları da yüzyıllar öncesinde bile böyleydi. Padişahlara borç verip onları
batıran tefeciler de öyleydi.
Ve buna
üçüncü ek olarak, devlet kurmaya aday
adayı terör yapıları (ETA, IRA, PKK) da eklendi.
Bunlar,
hem mafya gibi kara-kara para kullandı.
Bunlar,
hem büyük burjuvazi gibi beyaz-kara-para kullandı.
Dolayısıyla,
hem de mafyanın kara para aklamasını kullandı.
Ancak
özellikle Filistin oluşmalarının gösterdiği üzere, her terörist örgüt, artık
yarının devleti gibi olmaya ve medya
geştaltı tarafından öyle algılatılmaya başladı.
Yani:
IŞİD
olsun, İran’ın Şii IŞİD’imsi de olsun, birer devlet aday adayı.
Kara
para aklıyorlar.
Ancak, aynı
zamanda diğer benzerlerine eklektik ve yapışık gibiler.
Ancak,
en azından henüz ve şimdilik global bir metamorfoz oluşturacak denli, alt
kritik eşiği geçemediler.
Yani:
Irak
IŞİD’i tam devlet olamayacak.
İran
IŞİD’i Büyük İran’ı kuramayacak.
Durumdan
anladığımız budur.
Peki, ne
olacak?
Tarihe
birçok yeni yeni ve küçük küçük şerhler düşülecek. Belki onların bir bölümü,
yeni devlet oluşumları için dersler / kıssalar oluşturabilir.
Örneğin
Brezilya, mafya-devlet kurumuna yepyeni bir yorum getirdi ama yalnızca 20
yıllığına ve gizli olarak. Şu an, neo-liberal ve yepyeni bir iç-burjuvazi
yaratma örneğinin kötü bir kopyası olarak kalmış / kilitlenmiş durumda
yalnızca. Tarihe bunu bırakabildi ancak yani.
İran
ise, yine de hiç belli olmaz.
Eski
Persler, ilk gerçek Dünya fethi oluşumunun tetikleyicisi, bunu gerçekleştiren İskender
oluşumunun katalizleyicisi olarak, tarihte önemli bir yer tutarlar.
Hatta, henüz hiç göze batmasa da, İndo-Avrupa
dillerin makul tek-ilk kaynağı olabilecek coğrafi bölge konumundalar. Ancak o
Eski-Eski Persler, ne eski Persler, ne de şimdiki Farısiler.
Tıpkı
bizim gerçek Türk olmadığımız ama o
mirası üstlendiğimiz gibi...
Sonuç:
Tarih,
görüldüğü gibi değildir. Yazıldığı gibi değildir. Her 50 yılda bir yeniden yazılır.
Yalnızca yenilenler yazdığı için değil, savaşa hiç mi hiç girmeyen epistemikler
(filozogların Lao Tzu gibileri diyelim) tarafından yazıldığı için de.
1945-1990
arası, insan-ötesi’nin yolunun kesinleştiği ve eksoduslaştığı dönem aynı
zamanda. Şu anda post-human yapı, human yapı içinde % 50 üzerinde sağ kalm olasılığına sahip.
Ancak,
ilk kendi öz-yapısı olacak olan ilk uzay devletinin kurulmasına en az 100 yıl
falan var.
O zamana
kadar, tarih yanlışlarına ve malzeme değiştirmiş form tekerrürlerine devam.
Yani,
tarih tüm anlamsızlığına devam edecek bir süre daha. Sonra tarih-sonrası
yazılacak.
İran’ın
kendi IŞİD’i de buna katkı sağladı yalnızca.
Bunu
bilselerdi, öyle yapmazlardı.
Dipnot:
İlk 5 uzay devleti formunun da, daha önceki insan devletleri formlarının tüm
hatalarını yineleyeceğine, bir gelecekbilimci loarak eminiz. İnsan yavaş
öğreniyor, insan-sonrası da öyle. Yoksa, ilk uzay devleti çoktan kurulmuş ve
BM’ye girmiş olurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder