Kendim
de dahil olmak üzere, 7 küsur milyarlık tüm insan nüfusunu ve 80 milyonluk
Türkiye nüfusunu bir anda gömülesi buluyorum politik olarak.
Yani,
sonul barbarlığı göze alıyorum.
Yani,
sonul barbarlığın olmayacağını da biliyorum.
Bunun
global kaos demek olmayacağını da biliyorum.
7
milyarın veya 80 milyonun hepsinin yok edilemeyeceğini de biliyorum.
İktisadi,
askeri, siyasi düzenin sıfırlanması, hatta eksilenmesi, bilimi, sanatı, düşünü
bitirmiyor. Onları saklama koşullarının şimdikinden çok çok daha kötü olduğu,
binyıllar önce bile bitirmedi.
Yine de,
bilimi, sanatı ve düşünü de sıfırlamayı, hatta eksilemeyi göze alıyorum.
Biliyorum
ki iyi ve kötü yanlarıyla insanlık, kendini yeniden yeniden üretecek. 5 milenyumluk
kayıtlar bunu kanıtlıyor.
Budama,
kimi olumlu, kimi olumsuz sonuç vermiş tarihte ve tarih öncesinde.
Benim
neo-anarşizmim tüm bunların üstünde ve kapsamalı olmakta.
Çünkü
ben doğduğumda insan türü, kendini yok olmaya, kendi ellleriyle yok etmeye
koşullanmıştı.
Çünkü
ben doğduğumda insan türü, başka bir türe doğru yol ayrımına girmişti. Bu yol
ayrımı, Neanderthal’larla Sapiens’ler arasındaki gibi, biyolojik değil,
kültürel oldu.
Sapiens’lerin
Neanderthal’ları yok ettiği gibi, Posterus’lar Sapiens’leri yok edebilir ama
etmeyebilir de.
Dönelim
şu ana:
Bu Dünya’ya
pek pek 2 milyar nüfus yeter.
2070 gibi başlayacak global nüfus sabitlenmesi,
kültürü aşırı statikleştirecektir, bunu onyıllar öncesinden biliyoruz. Ancak insan
türü, sabit nüfusla yaşamayı öğrenmek ve o durumda da dinamik kalmak durumunda.
1914’te
50-100 arasındaki Dünya ülkesi sayısı, bugün 200 küsurda. Rusya’dan 100, ABD’den
50, Hindistan’dan 50 ülke daha gibi, oluşumlar dizisiyle, 500 ve ötesine bile
gidebilir.
Gözlendiği
kadarıyla, çok veya az ülke durumuyla, barbarlık veya uygarlık yoğunlaşması
arasında bir ilinti yok tarihte.
Bugün,
bir zamanlar Aydınlanma Çağı’nda Avrupa’ya yüklendiği üzere, bir bilim / sanat
/ düşün kültürleri üstlenmesi yok Dünya’da ama 3’ü de düşe kalka sürüyor, göründüğü
kadarıyla bu durumdan bağımsız olarak.
Bilimin,
sanatın, düşünün tama yükseltgenmesi, insanı tam insan yapmayacak.
İktisadi,
siyasi, askeri sorunların bitirilmesi, insanı tam insan yapmayacak.
İnsan
türü, 5 milenyumun sonunda, kendini çıkmaz bir sokak olarak mahkum etti.
Bu
durumda argüman, tarihin sonu veya ortası, barbarlık veya uygarlık, çekirdek hegemon veya kutupsuzluk
arasında sürmüyor.
Devletsizliğin
anarşizm olmadan da, fiilen yapılabildiğini, reel sosyalizm ve neo-global
neo-liberalizm kanıtladı.
Devletin
yokluğunun, hem iktisadi-siyasi-askeri yapıyı, hem de bilisel-sanatsal-düşünsel
yapıyı oldukça zedelediğini izledik.
Kitlenin
yazıyı inkar ederek, bunları dışladığını da izledik.
Anarşizmin
iktidar olduğunda, diğer ideolojilerin yaptığı hataları yinelediğini de
izledik.
Yani bu
koşullarda anarşizm, sonul bir ideoloji olma
savında olamaz, olmasa gerekir.
Artı
anarşizm olmadan da, tarihsel / geleceksel eksodus bulunabilir. Bulacaklar da çıkacak.
Şu an,
2015 Dünya’sı tam bir açmazda ve kendi haline bırakılırsa, yıkımla kendi yolunu
bulacak, daha önceleri olduğunca. Yıkıma ve kaosa karşı değiliz, hiç olmazsa kültürel fermentasyon yaratıyor, bunu
gözledik. En az Acı arzusundayız ve
ilkesindeyiz.
Bu
durumda, anarşizmin fiili ve demokrat ateizm gibi destek ideolojilere
gereksinimi olmakta.
Bu
durumda anarşizm, yalnızca geçici bir
araç olmakta, bir amaç değil.
Neo-anarşizmin
başlangıç tezlerinden biri de bu olmakta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder