AKP, 4
yıl daha başımızda.
Ancak, birilerinin
umduğunun tersine, AKP’de en erken, pek pek 2017 sonu, 2018 başı gibi bir
parçalanma olabilir, bencesi daha önce değil. Para yiyecek yeni kelle çok
çünkü.
CHP aynı
noktada kaldı. Geleceği de aynı.
HDP,
zirvesini gördü ve geçti. BDP’liler, eşek değillerse, onlarla yollarını
ayıracaklar. Sonuçta, ihanete uğrayan onlar oldu ilk başta.
AKP-PKK diyaloğunda,
HDP arada olmayacak.
Hakan
Fidan gider. Muadili gelir.
Ordudan
yana hiç bakmayın.
MHP’nin
böyle olacağı belliydi.
Partilerin
oy yüzdeleriyle, sandalye yüzdeleri arasındaki aşırı ilintisizlik, beni giderek
daha çok sinirlendiriyor.
Başından
beridir söyledik:
Sorun
başkanlık değil. Çünkü ABD veya Fransa’da başkanlık olsa ne olur, olmasa ne
olur? ABD’de sorun merkez-sol
partisizlik, Fransa’da sorun yavşak
sosyal demokrasililik. Bizde ise, 1946’dan beridir hazmedilemeyen çokpartililik.
Türkiye’de
diktatörlüğe giden yol, illa ki başkanlıktan geçmez.
Tayyip’in
miyadı çoktan doldu ama ABD’de 2017 Ocak’a kadar siyasal program dolu. 1 yıl
sonra bakarız yani.
Yıldırım
Akbulut’tan sonra, Ahmet Davutoğlu da, siyasal yaşamımıza bir tipleme olarak
geçti işte, o kadar: Global siyaseti bilmeyen bir BÜ uluslararası ilişkiler mezunu.
Ara
şerh:
1980’den
sonra BÜ’de ne kadar çürük çarık adam varsa, üst mevkilere geçti. Muhbirlik
falan yaptılar.
1977
girişli, Eskişehir Koleji mezunu 5 kişi vardı. Hepsi şeriatçı idiler. En alt
kalitede olanı, Murat Mercan AKP’de yükseldi, genel başkan yardımcısı oldu.
Bugün
AKP’nin elemanı olan Ensar Gül, benim de dahil olduğum AFL 77 mezunu
kümesinden. Arkadaşımdır severim ama kişiliğini biliriz, o kanal atma
muhabbetleri filan ona hiç uymadı.
Tayyip’in
de yakın arkadaşı, benim ilkokul arkadaşım ve yine AFL 77 mezunu olan Necip
Kural ise, 1980’de cami çıkışı öldürüldü. Hala ‘kim vurduya gitti’dir. MHP-MSP
iç hesaplaşmasında harcandı. O sağ olsaydı, sanırım tozumuzu attırdı, çok sert
çocuktu çünkü, öldürecek gibi bakardı.
Yani:
AKP, ne
kadar çürük çarık adam varsa, onları bulup yükseltmeyi sürdürecek. Buna muhtaç
çünkü. İstanbul’a 10 milyon daha Sefiller
doldurmaya muhtaç olduğu gibi.
Tek
savım var:
Gelsinler,
faşistine de, engizitörüne de, gelecekbilim raporu yazayım. İster kullanırlar,
ister kullanmazlar, ister tuvalet kağıdı yaparlar ama vizyon alsınlar,
baksınlar biraz sağa sola, öne arkaya, global geleceğe.
4 yıl
gitti, tamam. 2019’a bakalım. 2023’e kim öle, kim kala.
Sevgili
TBMM şeysileri:
Kafayı
kumdan çıkarın, poponuzu da aşağıya çekin biraz. Gelen düdüklüyor, giden
düdüklüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder