Perşembe, Haziran 06, 2013

Açlar ve Toklar

Breh breh breh...

Kapitalizm nelere kadirmiş:

“The Economist, dünyada açlık sınırının altında yaşayan sayısının 20 yılda 2 milyardan 1 milyara indiğini yazdı.”


Tabii, şu yazılmamış:

O 1 milyar kişi, açlıktan çoktan hakkın rahmetine kavuşmuş olabilir. Onların yerini, karnını doyuranların çocukları almış olabilir pekala. Malumunuz aç-ölü biri, çocuk da yapamaz.

Haberin devamı şöyle:

“30 yılda 680 milyon vatandaşını açlıktan kurtarmayı başaran Çin, bu gelişmede başrolü oynadı.”

Eh, Hindistan gibi kalabalık ülkeleri hesaba kattın mı hesap tamam...

Yani konu, Tokyo’daki evsizleri ve çöpten yemek yiyenleri kapsamıyor. Keza, Türkiye’yi de: Türkiye gibi ülkeler, Barrett tarzı neo-liberalizme neo-globalizmin zorbalığıyla eklemlendi.

Çok basit: Köyde kimse açlıktan ölmez, ne de olsa toprak var. Ancak, kentte açlıktan ölen çok, çöpten yemek yiyen de.

Neo-liberalizm, tarım işgücünün tasfiyesi ile bedava (ayda 25 dolara) işgücü teminine dayalı (AB’de bu 2.500 dolar).

Yani, Vietnam’da iş bulan biri, Almanya’da 100 kişiyi işsiz bırakıyor. Böylelikle de, yılda 250.000 Alman Almanya’yı terkediyor.

Nasıl ama?

Yerse...

Eğlenceli bir örnek:

Bizim THY, grevi yasaklayan bir yasa çıkartınca, Lufthansa Havayolları haksız rekabetten dolayı dava açıp, THY işçilerine grev hakkı tanıttırdı.

Bu örnek, açlar ve toklar arasındaki etkileşimin, bilindik örüntülerde işlemeyebileceğini gösteriyor.

Bu metnin göstermek istediği bu.

Yeni Orta Çağ, yeni sömüren-sömürülen ilişkileri...

Dipnot: Ha, bir de Orta Çağ, küçülen kentler ve dolayısıyla da küçülen dağıtım ağları (kabaca tiracet) demektir.


Hiç yorum yok: