Radikal Blog’dakiler bu tür yazıları pek çekici bulmuyorlar ki benden başka
bu tür yazan yok.
Buraya geleli 8 ay oldu. Bunun 3 haftası ayak kırılması nedeniyle yazamama
olarak gerçekleşti.
Buraya geldiğimde kitap bastırmış veya bastırmaya değecek metinler yazan
kişi oranı, en yakın rakibi Milliyet Blog’dan kat kat üstündü. (Oraya davet
edilen kitaplı yazarlar ise, orayı fazla ciddi bulmadığı için kısa sürede
yazmayı bıraktı. Ayrıca, kitaplı yazarlar bile, değil her gün, haftada 1 bile
yazmıyor.)
Bu dönem, Çinliler’in hesabınca heyecanlı
dönemler idi. En heyecanlısı Gezi İsyanı idi. Ancak bu isyan şunu
kanıtladı: Diğer tüm önemli tarihsel olaylar gibi, konuyu anı anına ve içeriden yazmayı kimse beceremiyor (İsaac Babel hariç,
onun güncesi Rus-Polonya Savaşı güncesi olarak, istisnanın istisnası bir örnek.)
53 yaşında huysuz bir moruk olarak, üniversite mezuniyetime tekabül etmesi
gereken (ama etmeyen, 5 yıl sonra oldu
bu) gençliği terk veya bitirme süreci bende gerçekleşmedi. Zaten şizofren
yapım, yaşdışı bir süreçler dizisinin içinde bıraktı beni. Böylelikle genç
kuşağı, liseli değil de üniversitelileri hep kolayca izledim. 3,5 yıl
lisansüstü okudum, BÜ Kütüphanesi’nin yaşam boyu kullanıcısıyım, yani
kampüslerden uzak değilim hala.
1968’liler, 1978’liler, 1988’liler, 1998’liler ve 2008’liler şematik dizim
(araya 2013’liler gibi 5 yıllık kuşak
uzunluğu gibi daha kısa süre dilimlerini de hesaba katmak kaydıyla),
konudan kopmamamı sağladı. (Bu tip yaklaşım, okuduğum 3 yıllık mühendislik eğitimi
nedeniyledir.)
2013’lüler, hem benim gibi, hem 1968’liler gibi uzayan gençlik ve ertelenen yaşam gailesi tipi gençleri bolca
içeriyor. Artık yeni kuşak büyükkentli burjuva ebeveynlerin bazıları
çocuklarını klasik evlenme / çocuklama-askerlik kıskacına sokmuyorlar pek.
Bunların çocuklarının bir bölümü de burada yazanlar oluyor.
Burada 2013’lüler de var, 1968’liler de var, hatta 1968 öncesi TİP
döneminden kalan 50-60 yıllık mücadeleciler de var.
Dedem 1900 doğumluydu, yani üniversiteye gitseydi, 1918’li olacaktı ve
2018’lileri görmeme ramak kaldı.
100 yıllık zaman dilimi + 50 yıllık anımsadığım otobiyografik dönem = 5.000
yıllık dünya sisteminin 50’de 1’i veya 100’de biri ama her ikisi de yeterince
anlamlı istatiksel veriler getiriyor.
Örneğin, tam da bu sabah yaşanan Taksim’e polis girmesi olayını geçen hafta
kesin olarak belirtmiştim. Çünkü bugün, Tayyip’in AKP grup konuşması günü.
İşte böyle: Nesnellik ve öznellik
içiçe bende.
Yazarlarımızda ise, birkaçı, başta Ahmet Yüksel beni dehşete düşürüyor.
Yazdıkları psödo-bilginin en has örnekleri. Okurları, ne kadar fıştık olursa
olsun, var. Hem de burada bile var, dehşet verici olan da bu zaten.
300 küsur metin yazdım. Bunun 250 küsuru yalnızca burası için yazıldı.
Diğerleri ise, daha önce yazılmış ve burada yazdıklarıma destek-bağ nitelik
metinler idi.
74.000 okuru bugün geçtim. Bu hızla 100.000 okuru, 2-3 ayda görürüm.
Açıkçası, yeter de artar bile.
Milliyet Blog ve Radikal Blog koşutluğu, birçok alaturka blogculuk davranışını çok yoğun gözlememi sağladı. Her iki
editöryel tarafa da teşekkür ederim. Yeni medyanın çöktüğü bir dönemde,
onlarınki son bir ‘art nouveau’ parıldaması oldu.
5 matbu iktabı olan bir yazarım. Yayınlanma süreçlerim çok sancılı oldu,
Türkiye’de tüm yazarlarınki öyle zaten. İnternet bana, çok farklı mecralardan
okurlar sağladı. Kalıcı okur ya da bir gelecekbilimci potansiyeli taşıyan okur,
7 yılda hala 0.
Negasyon, felsefi her zaman pozisyondan evla bir akıl yürütmesel yöntemdir.
Ben de bu ters durumlar silsilesini negasyonlayarak yol alıyorum. Devenin zaten her tarafı ters
malumunuz.
Yeis (grief) derecesinde melankolik
bir insandım ama blog serüvenim mizah yönümü çok güçlendirdi. Ölümüme bile
artık gülüyorum. Sorun, yazıp kaydedip bırakmak. Gerisi gelecekbilim ve
binlerce yıl işte...
Ancak, blogculuğun yakın gelecekte er geç zayıflayacağını düşünüyorum, yani
gazetesel blog bölümlerinin... Patronlar henüz aymadılarsa da, yakında ayarlar:
Blog bölümleri, iyi bir reklam getirisi yatırımı olmadıklarını çoktan kanıtladı
bile.
Ancak, internet yolu bir kapanıp bir açılsa da, 10 yıl falan daha bana
eksodus sağlar. Eh, bende iş herkesteki gibi 70’te değil de, 63’te bitiversin,
razıyım.
Son deyi:
Blog yazımının, 40.000 sayfalık kurmaca-dışı global-tarihsel yazmışlık rekorunu
bana kırdıracağı kesinleşti. 30.000 safya ve 150’şer sayfalık 267 kitap hazır
bile. (Bazı metinleri birden çok kez kullanacağım ve gerisi yine bağ metin
olacak.) 10.000 sayfa daha yazmak, 10 yıldan daha az süre alacak.
Sağol Radikal Blog.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder