Cumartesi, Haziran 29, 2013

AFL ve Kolejler

AFL Ankara Fen Lisesi olmakta. Kolejler ise paralı okunan liseler olmakta.

AFL 1982’ye dek tek fen lisesi idi. Şimdi ise 150’nin üzerinde özel ve devlet fen lisesi mevcut.

Kolejler ise gelenek olarak hep aynı. Kontenjanlarını arttırıyorlar ama bu yalnızca eğitim kalitesini düşürüyor. Galatasaray Lisesi’nden Fransızca öğrenmeden mezun olabiliyor birileri mesela.

1974 AFL mezunuyum. O zaman, orta son 4 önemli dersi notu ortalaması 7 olan biri, 2 aşamalı sınavla okulu kazanabiliyordu (96 kişi). O zamanki (1960 doğumlu) nüfus, 1 milyon 300 bin kişi idi.

Yine o zaman, (1972-1977) arasında, İş Bankası burs verdiği için basından izleyebildiğimiz biçimde, ilk 50’ye 25 kişi falan AFL’li giriyordu. Şimdilerde birçok dalda ilk 10’da hiç yoklar.


Kolejlerle AFL arasındaki fark para. 40 küsur yıldır AFL, Anadolu kökenli fakir ve zeki çocukların çıkış noktası olageldi.

Robert Lisesi taksitli yatılı parası ise, geçen yıl 55 bin küsur idi, bu yıl 68.000 küsur.


Meali:

Eğer paran varsa, çocuğuna 20 yıl boyunca 2 milyon TL (1 milyon dolar) harcayacaksın. Yalnızca eğitiminin temeli için.

AFL parasızdı.

O nedenle bizim bir şarkımız vardı:

“Siz parayla biz beleş, İbrahim kolej” diye...

Son 30 yıllık 3 liberalizm dalgası, büyük abilerinden kopya çekip, en çok para kazanılacak alan olarak eğitimi ve sağlığı seçti. Sağlık daha çok önemli sayıldığı için, yılda her kişi başına 200 dolar harcar duruma geldik. Eğitimde ise hepi topu binde bir-üç kolejlerden yararlanıyor, orada para ise Fethiyeci dershanelerde. Kolejlere gidebilenler birkaç bin kişi. Gerisi (devlet okulları) küllüm mafiş.

AFL de mafiş. Fethullah sayesinde. Son 10 küsur yıldır, eski mezunlar biraz orayı derleyip topladı ama bence tren kaçtı.

Köy enstitüleri, AFL ve Darüşşafaka, henüz para insanlara bu denli kafayı yedirmemişken ve Cumhuriyet diye bir şey ortada varken, Türkiye’nin güzide eğitim kurumları oldu. Bedavaya binlerce sanatçı ve bilimci yetiştirdi. Binlercesi de hapse girip çıktı, toplum davası uğruna.

Tabii ki mezunların tamamına yakını, hiç oralardan mezun olmamış gibi yaşadılar.

Şimdilerde ise; Kadıköy, Gebze ve Bayazıt’ta ilerizekalı çocuklar için, ilkokul düzeyinden başlayan eğitimler verildiğini biliyoruz.

Bunun formülü yok. Tüm saydığım türden okullar, başka başka açılarda eğitim vererek, yetenekli kişilerin toplum tarafından asimilasyonuna engel olabilir.

İlerizekalı olmayan ve olan marjinaller, toplumu o kronik cahillik ve aptallık batağından arada sırada çıkarabilen tek insan altkümesidir.

Orta Çağ’ın ne olduğunu biliyoruz. Bir yenisine daha girdik.

Orta Çağ’da bildiğimiz anlamda bugünkü (kampüslü olarak) üniversiteler başladı. Yani, zehirin panzehiri bu.


Hiç yorum yok: