19 Haziran 2013 19:35 itibarıyla, en çok okunmuş 10 metnim ile en çok puan
almış 10 metnim arasında arakesit 0 idi.
Bunun anlamı ne?
İkisi de beğenme yönünde eylem. Oysa sonuçlar, birbirinden çok çok farklı.
Öncelikle, burada da bir kişiye yorum yazmışsan, o kişi o yorumu
beğenmemişse, kendisi ve tanıdığı okurlar aracılığı ile senin puanını düşürüyor,
durumu var, onu belirtmiş olayım.
Diyelim bir metnim başta 5 / 5 puan almış. Gözden kaçmış. Bir süre orada
kalmış. Sonra bir bakıyorsun, puan ortalaması neredeyse sıfıra düşüyor, çünkü
birileri 5-10 atışla manipülasyon yapmış. (Buna dikkatimi başka bir yazarın
saptaması çekmişti.)
Yani: Bir metne puan veren sayısı pratikte sıfır.
Bir metni okuyan sayısı çok artabilir, çünkü 10 civarında linkte sayfalarım
görünüyor. (Bu da ayrı bir konu: Her sitenin birbirinden bağımsız okuru var,
yani birini okuyan diğerini okumuyor. Aradaki farkı, farklı linkleri koyuş
zamanımın hemen ertesindeki okuma artışlarından izleyebiliyorum.) Burada 1
metnimin maksimum okunma sayısı 4.000’in üzerinde.
Puan veren sayım 536, okur sayım 77.000.
Kendimse hiç puan veremedim, çünkü henüz o mevkiyi keşfedemedim. Ayrıca,
puan verme konusunun burada nasıl çalıştığını da bilmiyorum. Ayrıca, puan
vermek istiyor muyum, onu da pek bilmiyorum.
Yorum alma sayım 10, yorum yapma sayım 15. Bunlar da diğer sitelere göre
çok düşük sayılar.
Sonuç?:
Radikal Blog, 1 yılını doldurmadan, hem benim için, hem de kendi için,
menziline erdi. Gezi olayları, bunun kanıtlanmasını epeyi öne aldı kanımca.
Sorun şu: Düşünce çeşitliliği yok burada. Gençler için bu bir küfür olmalı
ama acı bir gerçek bu. (Blog demek, düşünce zenginliği demek, benim için.)
Ancak, yine gezi olayları için 1968’lilerin yaptığı yorumlar da dehşet
verici idi.
Benim için daha da dehşet verici olan durum, (ikametimin olduğu)
Kasımpaşalılar’ın pazar günüki vahşi saldırısından hemen önce, 1978’li ebeveynlerin
çocuklarını geri çekme çağrısı idi. Daha sopayı görmeden paniklemişlerdi. Maçın
yeni başladığını imleyen ‘nene’ başlıklı mesajlarım infial uyandırdı.
‘Duran adam’a bir şey diyemem ama ‘kaçan adam’a derim. Ya meydana
çıkmayacaksın, ya da sopayı atana, sen de sopa atacaksın.
Evet aynı insanlar, ‘mahalle baskısı’ ile ‘cadı avı’nın aynı şeyler
olduğunu, illa ki yaşayarak öğrenecekler.
2013’lüler beni şaşırttınız açıkçası. Tam Türk işi, başlangıç iyi idi ama
bitiriş berbat oldu. Hem de bukleli berbat.
Onların mekanı sayılabilecek Radikal Blog da, bir bakıma öyle oldu, oluyor
ve olacağa benzer.
Evet, sıradaki lütfen...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder