Çarşamba, Haziran 12, 2013

Aslan, Zebra, Gezi, Medya, Kitle

Son Gezi olaylarında medyamızın durumu, Şekil 1-A’da görüldüğü gibi, güçlünün ve iktidardakinin yanı oldu.

Medya zaten genelde bu konumda ama bu kez saçmalama silsilesi senkoplu oldu:

Medya önce saçmaladı, sonra özür diledi, sonra yine daha çok saçmalamaya geri döndü.

Gelelim Şekil 1-A’nın özüne:

Hitler, kitleye en çok yalan söyleyenin kazanacağını imlemiştir ve haksız da çıkmamıştır.

Sevgili halkımız da, doğruyu söyleyeni kovup, yalanı söyleyene oy verip onu iktidara taşımada pek bir becerikli geçmişe sahip durumda.

Böylelikle ortaya, zebrayı yemek için debelenen aslanın tarafını tutan yanlı yayıncılık yapanlara inanan bir AKP seçmen kitlesi çıktı.

Tayyip’in anavatanı Kasımpaşa’da 7 yıldır oturuyorum ve her gün bunun böyle olduğunu kezlerce gözlüyorum.

Geçen gün molotof kokteyli parodisi oynanırken, STV türü olduğuna karar verdiğim bir kanalı bangır bangır açmışlardı. Sunucu kadın, hain göstericilerin sevgili polisimizin görev yapmasını nasıl engellediğini anlatıyordu ve alt kat komşularım da arada komik yorumlar yaparak onu izliyordu. Hiç de yalana inanmamış gibi bir halleri falan yoktu.

Ayrıca, haftalık olağan koleksiyoner-satıcı görüşmelerimizde, şimdilik ikiye olmak üzere mayoz bölünen müşterilerimiz, seçme saçmalar paletini genişletiyorlardı.

Gerçek ama gizlenen nokta şu.

Kimse ekonominin hönkürdemesini istemiyor, çünkü açıktan para kazanıyor. Herkes de biliyor ki son olaylar borsanın canına okudu ve bundan tırstılar.

Uç bir örnek olarak, borsacı ve Devlet’e feci gıcık kapan ama hala şevkle MHP’ye oy veren bir arkadaşımız var: Yerli yabancı metal paraları alıp, içindeki gümüşleri eritip, gümüşü 1 liradan alıp 2 liradan satıp açıktan gelir etti. Çok değil, bunu 6 ay içinde yaptı ve sonra gümüş fiyatları eski durumuna döndü (değerli metal borsasında da keriz silkeleme operasyonları çok, bunu son günlerde altındaki senkoplu fiyatlardan görüyoruz). Bunun tefecilikten farkı olmadığını söylediğimde, ne alakası olduğunu söyledi ve kendine yönelik yalanlarına ve takıyyelerine geri döndü, yani devekuşu gibi kafasını kuma gömdü ki bu, yalan yutmanın ve yutturmanın İslam-Türk versiyonunun birinci kuralı oldu çıktı.

(Arada şerh: Liberal ekonominin istikrara dayalı olması gerekirken, neo-liberal ekonominin ‘forward’ işlemlerle tük ekonomiyi riske atması son 20 yılın olgusu.)

Yani 2 saptama:

Bir: Kitlenin yalan için, medyaya fazla gereksinimi yok.

İki: Medya yalan rüzgarını kendine zarar verecek duruma taşıdı.

Gerisi mi?

Karikatür işte: Ağlayacağınıza gülün gitsin...


Hiç yorum yok: