“Ensen neden kalın?”
O da demiş ki:
“Kendi işimi kendim görürüm.”
Haber şu:
“Sosyal medya, ABD’deli ‘Occupy Wall Street’ hareketinden Arap Baharı
devrimlerine kadar etkisini fazlasıyla gösterdi. New York Üniversitesi Sosyal
Medya ve Sisyasi Katılım (SmaPP) laboratuvarı, Türkiye’de yaşanan Gezi
protestolarının Twitter’da yarattığı trafiği ölçtü. 31 Mayıs gününü kapsayan
araştırma, protestoyla ilgili 24 saatte en az 2 milyon tweet atıldığını ortaya
koydu.”
(‘ABD’deli’ ibaresine dikkat.)
A, evet: Asıl medya sınıfta kaldı. E zaten, hep sınıfta kalmadı mı ki?
E, tamam: Kendi işimizi gördük ama biz de sınıfta kaldık.
Neydi o onlarca trol-sazan avı?
Tamam, kendi işimizi görüyoruz. Ancak böyle görürsek, mabadımız ve burnumuz
feçesten kurtulmaz.
O 2 milyon mesajın kaçı, 1 ay sonra okunabilir olacak?
O 2 milyon mesajın kaçı, biraraya getirilince durumun panoramasını ortaya
koyar?
Konuşamadığı konuda susmayanlar, Akif Beki gibi olmaz mı?
(Beki gibi olmak şu: İsyan, itiraz, inat, vd, hepsini birbirine bulamış:
Mental ve kültürel konfüzyon.)
Devam:
1 Mayıs 1977’ye ilişkin içeriden çekilmiş tek bir görüntü yok elimizde.
Peki, Taksim’deki on binlerce kişinin cep telefonuyla çektiklerinden kaçı
biraraya getirilince, direniş belgeseli olabilir?
Peki, neden yalnızca yemekçi, ilaççı, çekimci yoktu?
Neden işbirliği ve işbölümü yoktu?
Dile kolay 1 hafta. Ordu bile 1999 depreminde 3 gün istop etmişti hepi
topu.
Evet, prova yaptık. Sırada daha genel prova var. Prömiyerde şimdiden
gümledik, bu böyle biline...
Dipnot. Bu metin yazıldığında, 5 Haziran 2013 tarihli uyarı grevi henüz
gündemde yoktu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder