... Gezi olaylarını greçekten doğru dürüst açımlayabilen biri çıkmış.
Almanya'da Heidelberg Üniversitesi'nde siyasetbilim ve uluslararası
ilişkiler eğitimi alan Savaş Genç şöyle demiş:
“Korsan Parti’yi destekleyen kitle ile Gezi gençliğini benzetiyorum.
Aslında siyasetten çok büyük beklentileri yok, ideolojik değiller. Bu gençlik
özetle şöyle diyor: 'Biri yönetsin ama doğru dürüst iş yapan yönetsin. Ben ona
oy vermeyebilirim ama çıkıp ona savaş açmam. Herkes işini doğru yapsın.
Evrensel değerler çerçevesinde herkes işini yönetsin, ama kimse sınırı
zorlamasın. Zorlarsa ben hiyerarşik yapıyı yeni enstrümanlarla delebilirim.'
Öfkelendiklerinde bunu yapıyorlar da. İnterneti çok iyi kullanıyorlar.
Anonymous'le ortak hareket ederek devletin sitelerine saldırıp içine
girebiliyor, bilgi alabiliyor aldığı o bilgileri de kitlelerle paylaşabiliyor.
Yani, yeni yöntemler kullanıyor. Kullandığı yöntemlerde belki alternatif bir
karşıt duruşları var ama alternatif bir söylemleri yok. Bunlar farklı ülkelerde
partileştikleri zaman çok güzel muhalefet yapıyorlar. Çok sempatik çok etkin
muhalefet yapıyorlar ama siyasi rolleri o kadar derin ve güçlü değil. Bundan
dolayı da siyasallaştıklarında çok hızlı bir yükseliş yaşıyorlar ama inişleri
de çok hızlı oluyor.”
Adım adım gidelim:
Alıntı:
“Korsan Parti’yi destekleyen kitle ile Gezi gençliğini benzetiyorum.
Aslında siyasetten çok büyük beklentileri yok, ideolojik değiller.”
Yorum:
Gerçekten öyle. Zaten Türkiye Korsan oluşumunun izleyici olarak içindeyim. Korsanlar da Taksim’de idi haftasonu.
Sorun şu: Post-modern dönem, büyük söylemlerin, dolayısıyla büyük
ideolojilerin bittiğini önesürürken, kendi zaten büyük ideoloji idi, en azından
modernizme karşı...
Ancak, ABD kökenli olduğu için, ister istemez (bir anlamda) apolitik
olmakta.
Gezi gençleri için, bir foto-röportaj esnasında gördüğüm ve yazdığım üzere,
süslü olduklarını söyleyebilirim.
İşte eylemleri de, tıpkı slaktivistler’inki gibi, bir süs yalnızca.
Tarihi değiştirmek, yalnızca politik yollardan olmaz ama bu yeni kuşağın ne
tarihi değiştirmek, ne de politik olmak gibi br yönelimleri yok: Ne yaparlarsa, gideceğini sanıyorlar,
Feyerabend Feyerabend. Zaten herhangi bir yönelimleri
(oryantasyon) yok: en büyük sorunları da bu.
Burada vurgulu saptama: İnternet, insanları daha aptal ve daha cahil
yaptı, bu gençleri de. Yani, bu eylemin sınırını baştan internet çizmişti.
Alıntı:
“Anonymous'le ortak hareket ederek devletin sitelerine saldırıp içine
girebiliyor, bilgi alabiliyor aldığı o bilgileri de kitlelerle paylaşabiliyor.
Yani, yeni yöntemler kullanıyor.”
Yorum:
Hayır. Bir tek burada itiraz. Bu kontr-dezenformasyondur
ve daha önceleri, bu formu da dahil, birçok formu kllanımıştır.
Alıntı:
“Kullandığı yöntemlerde belki alternatif bir karşıt duruşları var ama
alternatif bir söylemleri yok.”
Yorum:
Aslında bir söylemleri yok. En zayıf noktaları da
bu: Laçkalaşmış siyasiler gibi, bol
sözleri ama içi boş koflukları var.
Alıntı:
“Bundan dolayı da siyasallaştıklarında çok hızlı bir yükseliş yaşıyorlar
ama inişleri de çok hızlı oluyor.”
Yorum:
9 Haziran haftasonunda futbolcu taifesi işin içine girdiğinde, asıl
eylemciler deşarj olmuştu ve konunun açısı değişmiş oldu.
Sorun, hem internet gençliğinin, hem de futbolcu gençliğinin konsantrasyonlarını çabuk yitirmek gibi
bir ortak özellikleri olmasında yatıyor.
Bir vurgu daha:
Kesinlikle, (yeni söylemle öyle adlandırılan) % 99’un bir dizi isyanlarına
girdik. Kesinlikle bu, devrime giden yoldur.
Ancak:
Zaman menzili; bizim 1968’lilerinki ve 1978’lilerinki gibi, ‘3 vakte kadar’
gibi kesinkes’likte olamaz.
Artı:
Tarihten ders almama, bu isyan disinin de bir derdi (oldu bile).
En berbatı da şu:
Hegemonlar, hala çok çok güçlü durumdalar; daha da berbatı, eskisinden de çok
daha acımasızlar.
Yani:
Epey katliam dizisi bizi beklemekte...
Buradan neler çıkarsanabilir?
Bir: Yenilecek de olsan, devrim
çabasından vazgeçilmez ya da kendin için devrim istenmez.
İki: Devrim başarısız olmaz (ve
olmadı da), devrimciler başarısız olur (oldu da).
Üç: Devrimi başlatanlarla bitirenler
çok farklı kişiler veya sınıflar olabilir (oldu da).
Yani:
Heyecanlı zamanlara hoşgeldik... Ha, bir de bol bol
senkopa... (Mehter adımları da denebilir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder