Pazartesi, Haziran 10, 2013

Sonunda...


... Gezi olaylarını greçekten doğru dürüst açımlayabilen biri çıkmış.

Almanya'da Heidelberg Üniversitesi'nde siyasetbilim ve uluslararası ilişkiler eğitimi alan Savaş Genç şöyle demiş:

“Korsan Parti’yi destekleyen kitle ile Gezi gençliğini benzetiyorum. Aslında siyasetten çok büyük beklentileri yok, ideolojik değiller. Bu gençlik özetle şöyle diyor: 'Biri yönetsin ama doğru dürüst iş yapan yönetsin. Ben ona oy vermeyebilirim ama çıkıp ona savaş açmam. Herkes işini doğru yapsın. Evrensel değerler çerçevesinde herkes işini yönetsin, ama kimse sınırı zorlamasın. Zorlarsa ben hiyerarşik yapıyı yeni enstrümanlarla delebilirim.' Öfkelendiklerinde bunu yapıyorlar da. İnterneti çok iyi kullanıyorlar. Anonymous'le ortak hareket ederek devletin sitelerine saldırıp içine girebiliyor, bilgi alabiliyor aldığı o bilgileri de kitlelerle paylaşabiliyor. Yani, yeni yöntemler kullanıyor. Kullandığı yöntemlerde belki alternatif bir karşıt duruşları var ama alternatif bir söylemleri yok. Bunlar farklı ülkelerde partileştikleri zaman çok güzel muhalefet yapıyorlar. Çok sempatik çok etkin muhalefet yapıyorlar ama siyasi rolleri o kadar derin ve güçlü değil. Bundan dolayı da siyasallaştıklarında çok hızlı bir yükseliş yaşıyorlar ama inişleri de çok hızlı oluyor.”


Adım adım gidelim:

Alıntı:

“Korsan Parti’yi destekleyen kitle ile Gezi gençliğini benzetiyorum. Aslında siyasetten çok büyük beklentileri yok, ideolojik değiller.”

Yorum:

Gerçekten öyle. Zaten Türkiye Korsan oluşumunun izleyici olarak içindeyim. Korsanlar da Taksim’de idi haftasonu.

Sorun şu: Post-modern dönem, büyük söylemlerin, dolayısıyla büyük ideolojilerin bittiğini önesürürken, kendi zaten büyük ideoloji idi, en azından modernizme karşı...

Ancak, ABD kökenli olduğu için, ister istemez (bir anlamda) apolitik olmakta.

Gezi gençleri için, bir foto-röportaj esnasında gördüğüm ve yazdığım üzere, süslü olduklarını söyleyebilirim.

İşte eylemleri de, tıpkı slaktivistler’inki gibi, bir süs yalnızca.

Tarihi değiştirmek, yalnızca politik yollardan olmaz ama bu yeni kuşağın ne tarihi değiştirmek, ne de politik olmak gibi br yönelimleri yok: Ne yaparlarsa, gideceğini sanıyorlar, Feyerabend Feyerabend. Zaten herhangi bir yönelimleri (oryantasyon) yok: en büyük sorunları da bu.

Burada vurgulu saptama: İnternet, insanları daha aptal ve daha cahil yaptı, bu gençleri de. Yani, bu eylemin sınırını baştan internet çizmişti.

Alıntı:

“Anonymous'le ortak hareket ederek devletin sitelerine saldırıp içine girebiliyor, bilgi alabiliyor aldığı o bilgileri de kitlelerle paylaşabiliyor. Yani, yeni yöntemler kullanıyor.”

Yorum:

Hayır. Bir tek burada itiraz. Bu kontr-dezenformasyondur ve daha önceleri, bu formu da dahil, birçok formu kllanımıştır.

Alıntı:

“Kullandığı yöntemlerde belki alternatif bir karşıt duruşları var ama alternatif bir söylemleri yok.”

Yorum:

Aslında bir söylemleri yok. En zayıf noktaları da bu: Laçkalaşmış siyasiler gibi, bol sözleri ama içi boş koflukları var.

Alıntı:

“Bundan dolayı da siyasallaştıklarında çok hızlı bir yükseliş yaşıyorlar ama inişleri de çok hızlı oluyor.”

Yorum:

9 Haziran haftasonunda futbolcu taifesi işin içine girdiğinde, asıl eylemciler deşarj olmuştu ve konunun açısı değişmiş oldu.

Sorun, hem internet gençliğinin, hem de futbolcu gençliğinin konsantrasyonlarını çabuk yitirmek gibi bir ortak özellikleri olmasında yatıyor.

Bir vurgu daha:

Kesinlikle, (yeni söylemle öyle adlandırılan) % 99’un bir dizi isyanlarına girdik. Kesinlikle bu, devrime giden yoldur.

Ancak:

Zaman menzili; bizim 1968’lilerinki ve 1978’lilerinki gibi, ‘3 vakte kadar’ gibi kesinkes’likte olamaz.

Artı:

Tarihten ders almama, bu isyan disinin de bir derdi (oldu bile).

En berbatı da şu:

Hegemonlar, hala çok çok güçlü durumdalar; daha da berbatı, eskisinden de çok daha acımasızlar.

Yani:

Epey katliam dizisi bizi beklemekte...

Buradan neler çıkarsanabilir?

Bir: Yenilecek de olsan, devrim çabasından vazgeçilmez ya da kendin için devrim istenmez.

İki: Devrim başarısız olmaz (ve olmadı da), devrimciler başarısız olur (oldu da).

Üç: Devrimi başlatanlarla bitirenler çok farklı kişiler veya sınıflar olabilir (oldu da).

Yani:

Heyecanlı zamanlara hoşgeldik... Ha, bir de bol bol senkopa... (Mehter adımları da denebilir.)


Hiç yorum yok: