Önbilgi: Bu metin hafif parodi havasındadır.
Lüks mallar, iktisatçıları çok uğraştırır. Dünya’ın eski ve dolayısıyla
kültürel etkileşim yolu olan İpek Yolu’nun hneredeyse tümüyle lüks mallara
ayrılmış olması konusu, iktisadın temel bilgilerine hafiften ters düşer, çünkü
iktisat temelde temel malların yer değiştirmesiyle başlar.
Lüks mal nedir?
Bir ithal olabilir. İki pahalı olabilir. Üç marka malı olabilir. Dört imajı
öyle olabilir.
Bir bir bakalım:
Bir:
Muz eskiden Türkiye’de üretilmiyordu, en azından üretiliyorsa da, eser
miktarda üretiliyordu, yani temel muz ithal muz idi. Şimdilerde durum değişti.
Muz her zaman pahalı idi. Ancak kilosu Haziran 2013 itibarıyla 4 TL (2,2
dolar). 4-6 muz 1 kilo ediyor. Yani, tanesi pek pek 1 TL. Ancak, ikme
sorarsanız, muz hala lükstür. Kimse, parası olsa da, bir şempanze gibi bir
oturuşta 30 muz yemeye filan kalkmaz. Bu eğlenceli bir durum. Çünkü, henüz muz
sevmeyene raslamadım. Bu durumda, lüks duygusu, pekala ucuz ama o duygu
nedeniyle alınmayan mallar alanı yaratmış demek.
Eğlenceli olanı şu: Bu mevsimde yerli muz, ithal muzdan daha pahalı, çünkü
bu mevsimde yerli muz turfanda, ithal muz ise seri sonu durumda.
İki:
Muz konusunda açımlandı. Her lüks mal pahalı olmayabilir.
Başka bir örnek daha var: Uçak bileti. Bu sıralar neredeyse otobüs
biletinden daha ucuz olabiliyorken, halkımız ayaklarını yerden kesilmesine pek
sıcak bakmadığı için olsa gerek, otobüs bileti satışları hep tavanda.
Üç:
Fakiri de, zengini de bu marka konusunu yutuyor: Kimse, keçi yünü diye bir
şey kullanmazken, ‘Angora yün’ dendi mi, sular duruyor.
Daha fazla kelam etmeyelim de, markaları kendimize dava açtırmaya tahrik
etmeyelim. (Ne oto-sansür ama...)
Dört:
Evet, konu bu. Lüks daha çok imaj sorunu. Pahalı ve/ya markalı olanın daha
iyi olması gerekmiyor. Çamaşır tozu paketlerinin içeriği hemen hemen tümüyle
aynı ama fiyatlar 1 ila 3 katı arasında oynuyor.
Asıl imaj sorunu şurada:
Yeni zenginlerin paralanınca ilk aldıkları şeyler var. Örneğin, bunlardan
biri 4x4 araba. Dini bütünlerimiz bile 10 yıldır öyle yapmakta.
Oysa, zenginlerin çoğu ulaşımda en hızlı yol olan kiralık uçak / helikopter
yolunu pek denemiyor. Onun yerine, makam arabası ve şöför kullanıyor ki bu da bir
imaj sorunu.
Bir de parasızların imaj lüks mal / hizmet tüketimi durumu var: Geçen
kurban bayramında 2,5 milyon TC vatandaşı tatilini yurtdışında geçirdi. % 1
değil, % 3 ediyor. Aradaki fark olan % 2, sınıf atlayamamış da, aç karnına 11
ay taksit ödemiş tipler.
Gelelim lüks malların ekonomisine:
1 zenginin 1 milyar dolarlık ev yaptırması veya yat alması, ekonomiyi ihya
falan etmiyor, yani 10.000 kişiye iş sağlamıyor.
Ancak lüks mallar tüketimi, ekonomide bir tür yağdanlık, pas giderici, fren
önleyici etkide bulunuyor sayılır. Yani,
insanları havaya sokan bu tüketim. Tabii bu hava, adam başı 20.000 dolarlık
borç olunca, ekonomi yine ihya falan olmuyor. Onun yerine, günü gelince
kafaüstü çakılıyor.
Kendi hesabıma lüks duygum, muzu geçebilir ama ananastan öteye geçmez...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder