Perşembe, Kasım 21, 2013

ABD'nin Pratik Ekonomik Gelecekbilimi

Hisarcıklıoğlu şöyle demiş:

“Dünyada ilk kez gelişen ülkelerin ekonomik büyüklüğü, gelişmiş ülkelerinkini geçti. Bu ilki tespit edip, buna göre strateji üretmek isteyen ABD, bütün dünya ekonomisini kökten etkileyecek 2 büyük atılım için harekete geçti. Amerika; Latin Amerika’dan Avrupa’ya dünya ekonomisinin % 75’ini tek bir pazarda, daha da önemlisi tek bir standartta buluşturmayı hedefliyor ve bütün yatırım ortamlarını da aynı noktaya götürüyor. Bu bölgenin dışında kalanlar, maalesef kaybedenler olacak; çünkü dünyanın üretiminin standardını değiştirecekler.”


Katılmadığımız birinci nokta şu:

Bu, yeni bir süreç olarak sunulmuş ama değil: ABD’nin 2000 askeri Stratejisi ve CIA kökenli proje üreticisi Barrett’in deyimiyle, neo-liberalist global pazarın dışında kalan yerlerin nüfuslarını pazarlaştırma çabası, 1990’lardan beridir var.

Koşut olarak Putin Rusya’sının gücü (ki bunu Suriye konusunda doğrudan yaşadık) ve yine 1990 ertesi Rusya planlarının (anti-komünizmin geri tepmesi ve bugün AB’de Rusya’da eski komünistlerin pekala % 20 oy alabilmesi) yanılması var elde.

İkinci nokta:

Çin’de görüldüğü üzere, böylesi bir makro yeni bir tüketim dalgası, Dünya ekonomisini bir daha çökertir ve çökertecek de ve Çin çökmesi henüz gelmedi. Böylelikle ABD, 2029 global ekonomik krizini öne almaya çalışıyor gibi oluyor. (Bunu da yapabilirler ama bu ABD o cürete kalkışamaz gibi.)

Üçüncü nokta:

Taa Mao zamanından beridir, yani  3 Dünya kuramlarından beridir, hem 1. ve 2. Dünya farklı tanımlandı, hem de 4., 5. ve n. dünyalar da görmezden gelindi. Ek olarak da, G-7 nüfusunun belki yalnızca % 70’i veya % 60’ı 1. Dünya şu an. O % 25 de öyle.

Dördüncü nokta:

ABD’nin bu çabası, şu anki NASA’sız özel sektör uzaycılığının sonuçlarını öngörememesi gibi, 2. Sanayileşme’nin 9 öncü altkültürünün, örneğin beden nakli ve insan kolanlama yoluyla gelecek ölümsüzlüğün, ekonomik ve kültürel olası sonuçları yönünde sıfır çalışmaları bulunması öngörüsüzlüğüne sahip.

Beşinci nokta:

Dolayısıyla, 2. Sanayileşme’nin ekonomisiyle, üretimin tüketimden çok olduğu ve dolayısıyla ekonomik krizlerin tersine yönde de olsa, daha çok geri tepeceği bir dünya kuruluyor ve bundan da en çok zarar görecek ülke ABD.

Altıncı nokta:

ABD, Japonya’yı veya Avustralya ABD ürünleri bağımlısı yapabilir mi, o da belli değil. Japonya, arabasıyla bilgisayarıyla ABD’yi kaç kere tuş etti tersine.

Sonuç: Gelecekbilim geçmişbilimden ders alarak tasarlanır ve uygulanır.

Nasıl ki 2000 Askeri Stratejisi tuş olduysa, bizce ABD’nin bu ekonomik gelecekbilimi de tuş olacaktır.

Hisarcıklıoğlu’nun ABD’nin dümen suyunun izlenmesi önerisi de hiç yeni bir öneri değil, 30 küsur yıldır zaten öyleyiz. İşe yarasaydı, çoktan yarardı.

Yani: Kılavuzu ABD olan Türkiye’nin sonu külliyen mafiş...


Hiç yorum yok: