Hisarcıklıoğlu şöyle demiş:
“Dünyada ilk kez gelişen ülkelerin ekonomik büyüklüğü, gelişmiş
ülkelerinkini geçti. Bu ilki tespit edip, buna göre strateji üretmek isteyen
ABD, bütün dünya ekonomisini kökten etkileyecek 2 büyük atılım için harekete
geçti. Amerika; Latin Amerika’dan Avrupa’ya dünya ekonomisinin % 75’ini tek bir
pazarda, daha da önemlisi tek bir standartta buluşturmayı hedefliyor ve bütün
yatırım ortamlarını da aynı noktaya götürüyor. Bu bölgenin dışında kalanlar,
maalesef kaybedenler olacak; çünkü dünyanın üretiminin standardını
değiştirecekler.”
Katılmadığımız birinci nokta şu:
Bu, yeni bir süreç olarak sunulmuş ama değil: ABD’nin 2000 askeri
Stratejisi ve CIA kökenli proje üreticisi Barrett’in deyimiyle, neo-liberalist global pazarın dışında kalan
yerlerin nüfuslarını pazarlaştırma çabası, 1990’lardan beridir var.
Koşut olarak Putin Rusya’sının gücü (ki bunu Suriye konusunda doğrudan
yaşadık) ve yine 1990 ertesi Rusya planlarının (anti-komünizmin geri tepmesi ve
bugün AB’de Rusya’da eski komünistlerin pekala % 20 oy alabilmesi) yanılması
var elde.
İkinci nokta:
Çin’de görüldüğü üzere, böylesi bir makro yeni bir tüketim dalgası, Dünya
ekonomisini bir daha çökertir ve çökertecek de ve Çin çökmesi henüz gelmedi. Böylelikle ABD, 2029 global ekonomik
krizini öne almaya çalışıyor gibi oluyor. (Bunu da yapabilirler ama bu ABD o
cürete kalkışamaz gibi.)
Üçüncü nokta:
Taa Mao zamanından beridir, yani 3
Dünya kuramlarından beridir, hem 1. ve 2. Dünya farklı tanımlandı, hem de 4.,
5. ve n. dünyalar da görmezden gelindi. Ek olarak da, G-7 nüfusunun belki
yalnızca % 70’i veya % 60’ı 1. Dünya şu an. O % 25 de öyle.
Dördüncü nokta:
ABD’nin bu çabası, şu anki NASA’sız özel sektör uzaycılığının sonuçlarını
öngörememesi gibi, 2. Sanayileşme’nin 9 öncü altkültürünün, örneğin beden nakli
ve insan kolanlama yoluyla gelecek ölümsüzlüğün, ekonomik ve kültürel olası
sonuçları yönünde sıfır çalışmaları bulunması öngörüsüzlüğüne sahip.
Beşinci nokta:
Dolayısıyla, 2. Sanayileşme’nin ekonomisiyle, üretimin tüketimden çok olduğu ve dolayısıyla ekonomik krizlerin
tersine yönde de olsa, daha çok geri tepeceği bir dünya kuruluyor ve bundan da
en çok zarar görecek ülke ABD.
Altıncı nokta:
ABD, Japonya’yı veya Avustralya ABD ürünleri bağımlısı yapabilir mi, o da
belli değil. Japonya, arabasıyla bilgisayarıyla ABD’yi kaç kere tuş etti
tersine.
Sonuç: Gelecekbilim geçmişbilimden
ders alarak tasarlanır ve uygulanır.
Nasıl ki 2000 Askeri Stratejisi tuş olduysa, bizce ABD’nin bu ekonomik
gelecekbilimi de tuş olacaktır.
Hisarcıklıoğlu’nun ABD’nin dümen suyunun izlenmesi önerisi de hiç yeni bir
öneri değil, 30 küsur yıldır zaten öyleyiz. İşe yarasaydı, çoktan yarardı.
Yani: Kılavuzu ABD olan Türkiye’nin
sonu külliyen mafiş...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder