Bloglarda blogların ne olduğu üzerine tartışmalar da sürüyor ama nedense
konuya yayıncılar hiç dahil olmuyor.
Yılmaz Çetingöz ile Reha Ülkü arasında küçük bir diyalog:
“RÜ: MB, kendi haftalık bültenindeki sayılara göre, günde 2-3 bin lira
reklam geliri olan bir sitedir ve kapatılmamasının birincil nedeni budur.
MB'nin getirisi demek ki sizce MB 'ye. Bizler piyon muyuz?”
Evet, aynen öyle. Yalnızca piyonuz.
Ancak bu durum, matbu dönemde de böyleydi.
90 yıllık cumhuriyetin 80 yıllık 2 yayınevi vardır: Remzi ve Varlık.
Her ikisinin de şimdilerde hanları hamamları vardır.
Peki ya yazarların nesi vardır?
Hiç.
Pazarlamacı, her zaman üreticiden daha çok kazanır. Bu bir.
Yayıncılar yazarları hep sömürür, denmesin de, artı-değerini alır, densin
ve yazarlar da bunu kabullenir, çünük onların derdi, maddi değil, manevidir. Bu iki.
Matbu yazarlık zamanında, genelde yazar % 10, yayıncı % 30 kazanırdı.
Sanal yazarlık döneminde, yazar % 0, yayıncı % 80 kazanıyor (yani sanal
yayın maliyeti, sanal reklam gelirinin % 20’si gibi) .
Biz neden piyonuz?
Çünkü çokuz.
Dolayısıyla, çünkü önemsiziz.
Çünkü çoksatanlar / çok okunanlar daha da piyon, çünkü çok hızlı gelip
geçiyorlar, bu durumda asıl hancı / manocu para kazanıyor tabii ki.
Bu durumda, kendim için eskiden gelen bir ders çıkarmıştım:
Ahmet Altan gibi 1 yılda 1 milyon okunup, sonra okunmayacağıma; Yaşar Kemal
gibi, 50 yılda 1 milyon okunup, hep okunmayı yeğlerim.
Son 15 yıldır internet kullanıyorum. Bloglardan öncesi de vardı, sonrası da
olacak, hatta olmaya başladı bile.
10 yılda 0’dan günde 1.500 okunmaya yükseldim. Daha yükseğinde gözüm yok
ama daha da yükseleceğe benzerim.
Ek ve en önemli olarak şu da var:
Yayıncılar yazar değiştiriyor ama yazarlar da yayıncı değiştiriyor.
Matbu yazarlıkta bu son dönemlerdeki yazar-yayınevi transferleriyle
gözlenmeye başladı.
Bloglarda da transfer sözkonusu. Bizde olmayabilir ama yurtdışında bu
transferlerde ücret de ödeniyor.
Yayıncı değiştirmemin temel nedeni, internette çok hızlı olan sirkülasyon.
Zamanında gerçekten göreli çok okunduğum birçok site şu an kapanmış durumda.
En çok dayanan 2 blog sitesinin, ikisinin de gazete sitesi olması raslantı
değil ama malumunuz gazeteler sürekli el değiştirir, değiştirdi de.
Bu kaypak ortamda yazar, kendi rotasını kendi çizecek, eğer bir piyon olmak
istemiyorsa.
Benim önümüzdeki 5-7 yıllık planım şu:
Bir: Blogları e-kitabı dönüştürmek
(ki bunu tüm blog yazarlarına öneririm). Türkiye’de e-kitap yayıncılığı ancak
2013’te tam başladı.
İki: Er veya geç gerçekleşecek olan, reklamından yazarına yüzde veren site
durumuna dek sabretmek.
Üç: Hiçbir sosyal güvencem olmadığı
ve tüm yaşamımı yazarlığa verdiğim için, 60 yaşımda falan, bugünün rayiciyle,
ayda 1.000 TL (veya 500 $) gibi bir geliri, yarı yarıya reklamdan ve e-kitaptan
sağlamak.
Dört: Tabii ki ölene dek yazmak ki
geriye de üzerinde çalışılacak binlerce elyazması sayfa bırakacağım ki bu da
öldükten sonra da yazmak demek.
Bir piyon veya öyle yerine konan
biri olarak, şahı mat etme planım
budur.
Nokta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder