Çarşamba, Kasım 20, 2013

Bitiricinin Oyunu



Hem roman dizisinin ilk cildi, hem de film, bir tema üzerine yoğunlaşmış:

Bir savaşı kazanan bir çocuk: Ancak ve ancak o kazanabiliyor bu savaşı, çünkü büyüklerden farklı zihniyette, aynı zamanda yaşıtı çocuklardan da farklı o.

Bunu ‘Yaşlı Adamın Savaşı’ bilimkurgu romanı ile birleştirince, ortaya şunlar çıkıyor:

Bir: Yaşlılar ve çocuklar savaştan muaf değildir.

İki: Savaşın kuramını yaşlı erkekler ve özelllikle de yaşlı bir erkek olan Sun Tzu yazmıştır ama çocuklar, gençler ve kadınlar, savaş kuramına ve edimine artı-değerli şerhler ekleyebilirler, aslına bakılırsa eklemişlerdir de (bununla kastedilen ne ‘Açlık Oyunları’dır, ne de ‘Yüzüklerin Efendisi’). Yani, savaş ve yaşam için farklı zihniyetler gereklidir.

Üç: Kıyamet tematiği dışında, son bilimkurguların ve bilgisayar oyunlarının toplu bilisiz olarak ayırsadıkları ve sanat dolayımıyla aktardıkları bir gerçek mevcut: İnsan türü, bu var olduğu biçimiyle yok olmaya zorunludur ve atom bombası-uzaya gitmeden sonra, şimdilerde yeni br şol ayrımına gelmiştir.

Gelelim Atilla Dorsay’ın t24’te ne yazdığına:

“O yok edilen tüm Formic ırkının tam bir katliama kurban gittiğini, oysa daha doğru-dürüst tanımadan, hiç diyalog kurmadan, en ufak bir yaklaşma ve anlama çabası göstermeden kazanılan bu ‘askeri zafer’in, aslında tam bir soykırım olduğunu kavrıyor Ender...16 yaşının zekâsıyla, büyüklerin anlayamadığı bu gerçeği anlıyor. Ve suratlarına haykırıyor.

Ve onun ölmekte olan ‘Formic kıraliçesi’yle ilk ve son kez kurduğu ‘el teması’, belleklerimizde Spielberg’in “E.T.” sinin o unutulmaz sahnesini canlandırıyor: küçük Elliott’la uzaylı yaratığın parmak uçlarının dokunuşu sahnesini...”


Bu ‘güzel vahşi’ tematiği, artık sıkıyor ve yaşlı adam hissiyatının sentimentalizmi, koca film de bunu görüyor yalnızca. Romanları da bilmiyor sanırım.

Oysa, romanda ikinci ciltte çocuk, yok ettiği uygarlığın antropolojisini ve arkeolojisini çalışıyor ki bu birçok novum bilgi yorumu demek.

Bir: Bütün uygarlıklar ölür, şu ya da bu biçimde... Ya da: aslında uygarlıkların ölmesi, türlerin yok oluşu gibi, zararlı değil, yararlıdır, yeni türler oluşur böylelikle.

İki: Kendin yok etsen de, o uygarlığının arkeolojisi, kültüre yeni bilgiler katar. Unutmayın ki o uygarlığı savunanlar veya içindekiler, o uygarlığı arşivlemedi, buna örnek Kolomb öncesi Amerikalar uygarlıkları.

Şerh: Bilgi yaratanlarla uygarlığı yok edenler ayın kişiler değil, o nedenle burada anlam ikilemi yaratılmasın.

Üç: Aslolan farklı düşünebilmektir: İster böyle bir roman kurmacası yaratarak, ister böyle bir yaşam kurgulayarak.

Meraklısına notlar:

4’lü dizi ‘Bitiricinin Oyunu’ romanları:


(2. ve 3. cilt te Türkçe’ye çevrildi ama basımı yok.)





‘Yaşlı Adamın Savaşı’:


Film:



Hiç yorum yok: