‘Bir kitap okudum, yaşamım değişti’den öte; bir sözcük okudum, yaşamım değişti.
‘Aporia’yı 1985’te okudum. O zamanlar modern dans kuramı çalışıyordum.
Yine, okuyunca yaşamımı değiştiren sözcüklerden olan, Japonca (boşluk ve aralık
anlamında) ‘ma’yı açımlamak için kullanılıyordu.
(Bunların devamında, ‘negatif egzistansiyalizm’ de yaşamımı değiştirdi.)
‘Aporia’, Aristo’dan devralınan bir biçimde / yolda, ‘Düşünür tarafından çözmek
için bilinçli olarak seçilen kavramsal güçlük’ anlamında kullanılıyordu.
10.000 kitap (> 2,5 milyon sözcük) okumuşum. > 200 kitap (> 500
bin) kitap yazmışım. Bunların içinde, bana güçlük çıkaran kavramlar yüzlerce
oldu. Onların içinden bazılarını seçerek, 30-40 yıl üzerlerinde uğraştım.
Sonuçta, ‘poliyalektik’ gibi, geçmişe doğru 2.500, geleceğe doğru 2.500
olmak üzere, ceman 5.000 yıllık miadlı kavramlar yarattım.
En büyük güçlük buydu:
Verili / konulan güçlüklerin neredeyse tümüyle koyutsal olduğunu, soruyu
başka bir biçimde denklemlediğinizde ise, o güçlüğün kendiliğinden ortadan
kalktığını görme menzili...
(Poliyalektik tanımlı olarak varken, Marksizm’in tüm hataları tanımsal
olarak geçersizleşiyor.)
Buna uymayan tek sözcük ve gerçeklik var:
Ölüm...
İronik olarak, ölümsüzlüğün mümkünleştirildiği ama kişisel biyografime
teğet ve ıska geçeceği gerçeği...
Dolayısıyla, bedensel ölümsüzlüğü ıskalayan biri olarak, zihinsel – yazısal
ölümsüzlüğü yaratmama lüksüm kalmadı geriye...
Bu aporia’yı çözdüm hiç olmazsa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder