Devlet insan tarihinde raslantısal bir olgudur. Yani, devletsizlik
mümkündür ve gözlenmiştir.
Yeryüzü’ndeki 6.000 halkın 100-200 tanesi devlet kurmuştur.
Tarım topumuna geçişte ilk devletin kurulması ilk yerleşik-köyün
kurulmasından yaklaşık 7.000 yıl sonra gerçekleşmiştir.
Ondan önce, ev-kentler ve köy-kentler vardı. Bunlard da sita (kent-devlet)
sayılabilir pekala.
Ondan önce, yani yerleşik toplumdan önce, insanın omnivorluğu (yani hem ot,
hem de et yemesi) artı toplumsal organizasyon karmaşıklığı, en yakın evrimsel
akrabamız olan şempanzeler en büyüğü 50 kişilik sürüler halinde yaşarken,
200-2.000 kişilik sürüler, kabileler,
klanlar halinde yaşamasına izin veren bir evrimsel köken sağlamıştır insana.
İlk ev-kentlerin ve ilk köy-kentlerin de kimi bundan küçük ölçekli olması
ve yerleşik-göçer yaşam tarzı arasında sözü geçen binyıllarda kezlerce ileri
geri salınım yaşanmışlığı gerçekleri, günümüz temel devlet oluşumlarının bu
süreçte sabitleştirilidği kanısını uyandırır. (Örneğin, bazı şeyleri güvenceye
almak adına, çok fazla olanaktan taviz verilmesi durumu.)
Günümüz devleti, her ne kadar son 5.000 yıllık dünya sisteminde kezlerce
yapısal dönüşüm geçirilmiş olsa da; yazılı, hukuklu, matematikli, ticaretli,
savaşlı, kentli, dinli olagelmiştir.
Devletin büyük sayılar kuramına uygunluğu, onun aşağı yukarı olabileceği
kadarını ve biçimini olmuşluğu çıkarsamasını bize yaptırmaktadır.
Devletin limitleri, ancak son 500 yılda, Yeryüzü’nün gerçekten tümüyle
doldurulmasından beridir ortaya çıktı.
Aynı zamanda, günümüzde bile hala Yeryüzü’nün % 15-20’si insansız ve
devletsizdir, en azından fiilen...
Görüldüğü üzere devlet tanımı baştan gözeneklidir, masif değil...
Kentlerin tarihini incelemek, bize devletin tarihini incelemek denli devlet
hakkında açıkseçik bilgiler sağlar. Bugün limit tüm insan nüfusu kent oluşumuna
tabidir. (Burada tarımla uğraşan ve 2. Sanayileşme kültürünü almayan kesimi,
şimdilik tartışma-dışı bırakıyoruz; burada kastedilen, kent nüfusunun % 60 oranda
olması ve köylerin de eski kentlerin üzerinde nüfusa sahip olabilmesidir.)
Yazı, yazının icadının 6.000 yıl sonra bile henüz insan nüfusunun % 50’sini
etkin okuryazar kılamadı ve bu durum 21.Yüzyıl’da ümmiliğin lehine doğru
evrilmekte.
Devletsizliğin kaos, başıbozukların talanı, sivillerin sivillere zulmü gibi
durumları yaratması nedeniyle, fikren anarşizm bile, fiilen az da olsa devletçi
kalabilmektedir.
Bu, devletsizlikteki kargaşa, yaramaz çocukların aile disiplininden
kaçışına benzer bir metaforla anlatılabilir: Toplumsal yaşam öldürücüdür, ondan
kaçabilenler ise, ondan beter bir öldürücülük durumu yaratmaktadır.
Çıkarsama: Devlet 5.000 yılda tam devlet olamadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder