Devletli dünya sistemi, tanrı-krallar ile başladı. Teokrasi de
çoktanrılılıkla başladı. Bu çoktanrılı sistemlerin rahipleri ve tapınakçıları,
geniş bir teokratik bürokrasi olarak, yüzyıllarca iktidar seçkini ve rantiye
olarak yaşayageldi.
Sanılanın tersine bu durum, 1789 Fransa Devrimi ile pek bozulmadı.
Bugün Dünya’nın en büyük teokratik merkezi Vatikan’ın tüm dünya katolikleri
üzerinde tam yetkisi var. ‘Katl-i vaciptir’ veya ‘aforoz’ dedi mi, bitti yani,
o kadar...
Bu Vatikan, Dünya’daki katoliklerden ve katolik devletlerden bağış (Peter’s
Pence) alır.
Yetmezmiş gibi, birçok ülkede kilise vergisi vardır.
Örneğin üçte bir nüfusun katolik ve üçte bir nüfusun ateist olduğu
Almanya’da 2010’da bu para 9,2 milyar avro civarında imiş.
Global açıdan bunu 40 küsur ile filan çarpmak gerek, çünkü Almanya katolik
nüfusunun dünya katolik nüfusuna oranı o kadar gibi.
Gelelim sözde laik TC’mize:
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2013 bütçesi, 4,6 milyar lira.
Ayrıca Diyanet Vakfı var. Onun bütçesi kayıtdışı.
Bunun dışında 100.000 caminin dernekleri var. Bunlar da kayıtdışı ama
ortada dönen paranın Diyanet’inkinden büyük olduğu biliniyor.
İslam ülkeleri fiilen şeriatla yönetildiği ve bu koşullarda oradaki herşey
fiilen Allah’a ait olduğu için, İslam teokrasinin ekonomisinin hacmi, o
ülkelerin yıllık GSMH’sının 10 katı sayılmakta (petrol mültimilyarderi Arap
krallarınkiler dahil).
Özetleyelim:
Başta islam ve Hristiyanlık gibi 2 tek tanrılı din olmak üzere, tüm dünya
dinlerine mensup kişiler, hastanesiz ve okulsuz yaşarken, onların teokratik
kurumları trilyonlarca dolara hükmetmekte... E, bu balı tutan birileri de
(teokratlar) parmağını yalamakta...
İşte bu nedenlerle ateizm, ekonomik
olarak da...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder