Sabri Ülgener, Osmanlı çökerken insanların aşırı müsriflik ve aşırı cimrilik
gibi 2 uca savrulduğunu imler.
Ancak bu tanım, biraz eksiktir. Buna bir bakalım:
Bugünün ucuzcu süpermarketlerinin raflarında herhangi bir ürün, genelde 1,
2 ve 3 gibi birim fiyatlarla yanyana dizilidir.
Şimdi bir tüketici, bu raf karşısında nasıl davranır?
1’i alır.
2’yi alır.
3’ü alır.
1 ile 3 arasında keskin salınımlar yapar.
Bütçesine göre, belirsiz genlikli salıntılar yapar ve bunu tüketim
davranışından çıkarsamak zordur, çünkü onun bütçesini bilemeyiz.
İndirimleri bekler.
1’i buradan alır ama 3’ü gidip 4’e daha pahalı bir süpermarketten alır.
(Tüketicilerin tüm fiyat düzeyli marketlere girmesi de, en azından 1980-2010
Türkiye’sinde gecekonduların ve villaların yanyanalığı gibisinden ekonomik bir
durumdur.)
Neyi kaça aldığını bilmez.
Kendisi diyelim 2’yi alırken, eşi 1’i veya 3’ü alır.
Eline ne gelirse onu alır, fiyatına bakmaz.
Görüldüğü gibi, pekala üzerine çıkılabilecek olarak, 10 çeşit davranış var
ve bunların hepsi de davranış uzayında mevcut.
İkinci aşamadaki şu moment önemli:
İnsanlar yaşlandıkça, şu ya da bu biçimde daha çok para sahibi olur veya
harcar. Bir insanın gençkenki tüketim davranışıyla, yaşlıykenki tüketim
davranışı değişir. İşte bu değişim, bize tüketim alanında zaman serileri
hazırlatabilir. Örneğin kişisel gözlemim şu:
Dedeler kendileri için gayet cimriyken, torunları (çocukları değil) için
kesinlikle çok müsrifler, en fakiri bile öyle. Zaten süpermarketler bunun
ayırdında ve bunu kullanıyor.
Bu davranış uzayı 1960’larda böyle değildi ve 2020’lerde de böyle
olmayabilecek. Çalışma alanımız açısından en anlamlı gösterge şu: “1’i buradan
alır ama 3’ü gidip 4’e daha pahalı bir süpermarketten alır.” Bu davranış,
1980-2010 Türkiye 3 liberalizminin alaturka
absürd sosyolojisini imliyor.
Zaman serilerinin zaman serileri başka bir metnin konusu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder