Aynı adı taşıyan bir roman ve bu romandan hareketle çekilmiş ve ‘rating’
alamadığı için yarım bırakılmış bir dizi var.
Bu dizi, ‘Lost’un bolca kullandığı sinema tekniği olan ‘flashforward’ı ana
tema seçmişti.
Konu şuydu: İnsanlar belli bir anda, belli bir süre bilinçlerini yitirip,
aynı sürede kesin bir gelecek dilimini seyrediyorlardı.
Fiziksel zaman tanımı açısından bu mümkün değil ama sonuçta bu bir
bilimkurgu kurmacası.
Hem romanda, hem de senaryoda ilginç olan konu seçimi, insanların bu
yaşananlara tepkisiydi.
Ölüm konusuna yaptıkları gibi, önce kesin inkar, sonunda kesin tesllimiyet
tepkisi gösteriyorladı.
Romanda ilginç bir ayrıntı vardı:
Bir kişi, 20 küsur yıl sonra da aynı durumda olacağını görüp intihar ediyordu.
Doğal olarak insanlar, onyıllar boyunca aynı yaşamları sürdürürler. Burada
ise sözkonusu kişi, yaşamının değişmesini istediği ve değişmeyeceğini gördüğü
için intihar eder.
Espri şudur ki intihar ettiği an, o gelecek öngörüsü ortadan kalkar.
Senayoda ise bir kişi, bir kişinin ölümüne neden olacağı için intihar edip
geleceği değiştirir.
Gelecekbilim ve geçmişbilim açısından bakıldığında zaman yoktur, çünkü
şimdibilim yoktur. Fütüroloji ve tarih birbiriyle arakesitsiz görünüp,
birbirine sımsıkı bağlı olan 2 disiplindir. Her geçen gün, dün olur ve
gelecekbilimin konusundan geçmişbilimin konusu olmaya kayar, sürekli olarak
böyledir.
Dönelim insanlara:
Hem romanda, hem senaryoda, gelecekte o anda birlikte olduğu kişiden
başkasıyla birlikte olanların hepsinin hoşnutsuzluk ve biraz da utanç duyması
konusu var.
Aldatmanın % 30-30 / kadın-erkek ve toplamda belki de % 50 oranda gibi
olduğu bir toplumda böyle bir kurmaca öykü, ancak ahlak yüceltmesi olabilir.
Kendim geleceğimi görseydim, nasıl bir tepki gösterirdim, diye düşündüm.
Sanırım göreceğim ne olursa olsun, beni etkilemezdi. Çünkü geçmişte epeyi zaman
diliminde yakın gelecekte öleceğimi öngördüm ve bu hiç olmadı ama ölmüşten
beter oldum.
Zaten konunun hassas noktası burası:
İnsanlar gelecekte ne olacaklarını bilselerdi, hangi tepkileri
gösterirlerdi?
Şimdi, şu anda yazar olmak isteyip, 20 yıl sonra olamayacağını kesin bilen
birinin intihar etmesi ve oradaki yaşıyor kalma öngörüyü geçersizleştirmesi durumunu,
ölmeden düşünse, ne yapardı acaba? Sonuçta, gelecek değiştirilebilir olmakta.
Öldürüleceğini öğrenen biri, katilini arar ve cinayete engel olmaya
çabalar. Şu soruyu sormaz: Acaba öldürülecek ne yapmış olabilirim?
Filmde dolaylı olarak bu sorunun yanıtı verilmiş olur: Gelecekte birinin
ölümüne neden olacağıını öğrenen biri intihar eder ve ölür, dolayısıyla o ölüme
neden olamayacak olur.
Bir de insanların karar verme ve seçme düzenekleri sorunu var: Filmde ve
romanda da bu çok sakil olarak ele alınıyor.
Nasıl ki insanlar 20 yıl sonra aynı yaşamları sürdürüecekler ve bunun
nedeni de, belli bir seçim yapmamış olmaları olacak ise, eğer bir tartışma
konusu varsa, budur:
İnsanlar neden karar vermezler ve seçmezler?
Hem toplumun normlarını kabul edip, hem de istediği yaşamı sürememekten
yakınmak ikiyüzlülüktür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder