Perşembe, Mayıs 23, 2013

Mallar, Pazarlar, Fiyatlar


Söze, iyi bildiğimi sandığım, kitap metasının pazarda dolanımı ve fiyatlanması üzerinde gireyim:

Kitap metası, Mavi Bulut Yayıncılık’ın sahibi Fatih Erdoğan’ın 20 yıl kadar önce, ‘Mantıcıda Kitap Satmak’ yazısıyla ironik olarak anlattığı üzere, daha o zamanlar bile, pazarının kesin yerini kaybetmeye başlamıştı:

Kitapçılığı birkaç şey öldürdü:

İkinci el kitapçıların ders kitabına girmesi (bakınız biten Bayazıt Meydanı ve Akmar Pasajı), yeni kitapçıların kitap dışında, kaset, dvd gibi şeyler satmaya başlaması, yeni kitapların % 90’undan çoğunun yeni kitapçı raflarını görememesi, vd... E tabii, bir de mantıcıda, markette, orda burda kitap satılmaya başlaması...

Bu durum Dünya için de böyle:

Abebooks gibi, yalnızca kitap ve 150 milyon kitap satan siteler bile, Amazon veya Ebay gibi sitelerin aranma sıralamasını ve satış ortalamasını hiç yakalayamadı ama bugün nadir bir kitabı hala daha çok Abebooks’ta bulursunuz.

Demek ki birinci sorunumuz, kitabın kitapçıda; dvd’nin film marketinde (videoteklerde) satılmasının daha uygunluğu: Bu, ticaretin yazılı olmayan bir ilkesi asılnda...

Gelelim ‘internet çıktı, mertlik bozuldu’ durumuna...

Başlarda ilk önce e-posta yoluyla mektup ve telgraf iletimi bedavalaşırken, alana Skype girince telefon da bedavalaştı.

Şimdilerde ise, internette bedava olmayan hiçbirşey kalmadı gibi...

Konuya telif ücretleri açısından bakmıyorum. Konuya ticaretin geleceği açısından bakıyorum.

Bir şeyin ucuzu varken pahalısını alan çok olduğuna göre, bir şeyin bedavası varken pahalısını alan da çok olabilir, çünkü kaybedilen para kabaca aynı olacak.

Ancak, (üstelik kapitalist ülkelerde) bedava kitap okutan kütüphaneler, kitap satışını azaltmadığına göre, bedava metanın ticareti öldüreceğini düşünmek de gereksiz gibi.

Günümüzdeki internet aracılığıyla malların omnipazarlaşması (tümpazarlaşması, yani tüm malların tek bir pazarda bulunması), aslında bakılırsa Gima vee Yeni Karamürsel gibi mağazalar geleneğiyle, ülkemizde bile bir tarihçeye sahipti gibi.

Malların belli pazarlarda belli fiyatlar alması sorunu ise, Skype’ın 3-5 kişi ile bedava ama diğerleri ile paralı konuşturması ile çözülmüş sayılabilir. (Zaten mobil telefon şirketleri de benzer satış stratejileri kullanıyor.) Zaten bir malı en pahalı satmanın yolunun, onu önce bedavaya vermek olduğu söylenegelir ticaret geleneğinde.

Tabii bu ‘önce bedava, sonra paralı’ durumu, Youtube’da ve Facebook’ta başladı bile...

Demek ki Google-sanal-bank’ta da, önce parayı bedavaya yollayacak, sonra sonra kullanıcıdan cüzi cüzi kıl koparmalar başlayacak gibi... Yedirdiği kadarıyla...

Son milenyumluk ticaret tarihine bakınca, bu durumun yepyeni bir durum olduğuna ikna olmak zor. Ancak, malların pazar değiştirmesinin de, her zaman yeni fiyatlandırmalar oluşturduğunu biliyoruz. Bizi ilgilendiren, yakın gelecekte bunun izleyeceği rotalar ve bunların yeni ve farklı olup olmayacağı...

Elimizde 2 çapraz durum var:

Market ve semt pazarı, sebze ve meyve fiyatları, çapraz değişimleri.

Beşiktaş’ta çok sene önce, ilk sebze-meyve açıkhava süpermarketi açılıdğında, fiyatlar piyasanın üçte biri filan idi. Sonra sonra piyasa rayici yakalandı ve hatta geçildi. Ardından oranın burnunun dibine süpermarket açıldı. En sonunda da açıkhava devasa manavı iptal edildi.

Semt pazarlarında bu sıralar genele olarak sebzeler ve meyveler süper marketlerden daha kalitesiz ve daha pahalı oldu ama eskiden öyle değildi.

Tabii bir de süpermarket zincirlerinin birbirleriyle rekabeti sırasında yaşanan fiyat dalgalanmaları da var.

Demek önümüzde de benzeri bir belirsizlik-belirginlik karışımı ve azıcık da kargaşası var.

Öyle olması gerekmiyor ama olacak.

Ekonomik istikrarın en önemli ekonomik öğe sayıldığı günümüzde, temel ekonomik oyuncuların / parametrelerin denge bozucu olması ilginç bir durum.

Sanal tüccarların bu sıralar pek moda ettikleri, milyar dolarlık şirket alışları (ve ertesinde de o şirketi kapatmaları) ticaret geleneği açısından komedi olmuş bir trajedi.

Herhangi bir iş alanını batıranlar, o işten en çok para kazanmak isteyenler oldu hep.

İşte Google da, o ‘eksi sonsuza limitlenen’ ‘azalan döndüler’ (diminishing returns) aşamasını fazlasıyla zorluyor bu sıralar, hem kendinde, hem de başkalarında...

Hiç yorum yok: