‘Survival’ (sağ kalma) becerisi bir zanattır.
Nasıl ki dünyada her yıl ev kazalarında binlerce kişi ölüyor ve bunların
ölümleri de tümüyle önlenebilir ise, bu sağ kalma bilgisi de olsa, daha büyük
dış kazalarda da hemen herkes sağ kalabilir.
Bakalım fotoğrafa:
Bir yangın var.
Yangından kaçanlar var.
Binadan atlıyorlar ve ölüyorlar.
Ancak hemen yanlarında, onları taşıyabileceği kesine yakın olan bir
kablolar yığını var. O kablo yığını / demeti ulaşılabilir durumda. Ancak,
insanlar panik halinde ve onu görmemişler. Bir değil, birden çok kişi görmemiş
ki zaten panik ve onu önleme sağ kalmanın temel yasalarından biridir bu yüzden
ya da panik bulaşıcıdır.
Kendi yaşadığım br olayı anlatayım:
Yıllar önce bir gün Boğaz’da vapurla gidiyordum. Sis vardı. Vapur
düdüğünden tehlike olduğunu anlayıp, dışarıda sisin içine baktım ve bir gemiye
doğru gittiğimizi gördüm.
Hızla içeri girip, başaltı kamaradakilere bir gemiye çarpacağımızı ve bir
yerlere tutunmalarını bağırdım.
Uzayaan bir an oldu. Herkes dondu
kaldı. Kımıldamadılar bile. Öylece baktılar.
Bizim vapur gitti gitti, tık diye çarptı ve geri sekti.
Kimse ölmedi ama ölebilirdi.
Biliyorsunuz, bu sıralar epeyi vapur kazası yaşanıyor ve ölümler olmakta.
Onlarda da aynen benim yaşadığım gibi, insanlar bilinçsiz davranıyorlar.
İkinci fotoğrafa bakalım:
Kadıköy’de yakın tarihte bir vapur kazası oldu ve vapur hasar gördü.
Fotoğraftaki bu olayı doğrudan yaşayan insanlar ne yapıyorlar?
Çevreyi seyrediyorlar. Vapuru tahliye etmek gibi bir niyetleri yok. Çevrede
bunu yapacak görevli de yok.
O insanlar yüzme mi biliyorlar? Vapur batarsa, kaçabilecekler mi?
Yoo.
Bu kadar açıkseçik bir eblehlik
bu.
Canını kurtarmayı bilmeyen bir milletiz.
Dünya milletleri de öyle.
O zaman ölsünler, ne yapayım yani... Ama sonra da kimse ağlamasın...
(10 Mayıs 2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder