Cuma, Mayıs 10, 2013

Yaşamayı Bilmemek




‘Survival’ (sağ kalma) becerisi bir zanattır.

Nasıl ki dünyada her yıl ev kazalarında binlerce kişi ölüyor ve bunların ölümleri de tümüyle önlenebilir ise, bu sağ kalma bilgisi de olsa, daha büyük dış kazalarda da hemen herkes sağ kalabilir.

Bakalım fotoğrafa:




Bir yangın var.

Yangından kaçanlar var.

Binadan atlıyorlar ve ölüyorlar.

Ancak hemen yanlarında, onları taşıyabileceği kesine yakın olan bir kablolar yığını var. O kablo yığını / demeti ulaşılabilir durumda. Ancak, insanlar panik halinde ve onu görmemişler. Bir değil, birden çok kişi görmemiş ki zaten panik ve onu önleme sağ kalmanın temel yasalarından biridir bu yüzden ya da panik bulaşıcıdır.

Kendi yaşadığım br olayı anlatayım:

Yıllar önce bir gün Boğaz’da vapurla gidiyordum. Sis vardı. Vapur düdüğünden tehlike olduğunu anlayıp, dışarıda sisin içine baktım ve bir gemiye doğru gittiğimizi gördüm.

Hızla içeri girip, başaltı kamaradakilere bir gemiye çarpacağımızı ve bir yerlere tutunmalarını bağırdım.

Uzayaan bir an oldu. Herkes dondu kaldı. Kımıldamadılar bile. Öylece baktılar.

Bizim vapur gitti gitti, tık diye çarptı ve geri sekti.

Kimse ölmedi ama ölebilirdi.

Biliyorsunuz, bu sıralar epeyi vapur kazası yaşanıyor ve ölümler olmakta.

Onlarda da aynen benim yaşadığım gibi, insanlar bilinçsiz davranıyorlar.

İkinci fotoğrafa bakalım:




Kadıköy’de yakın tarihte bir vapur kazası oldu ve vapur hasar gördü.

Fotoğraftaki bu olayı doğrudan yaşayan insanlar ne yapıyorlar?

Çevreyi seyrediyorlar. Vapuru tahliye etmek gibi bir niyetleri yok. Çevrede bunu yapacak görevli de yok.

O insanlar yüzme mi biliyorlar? Vapur batarsa, kaçabilecekler mi?

Yoo.

Bu kadar açıkseçik bir eblehlik bu.

Canını kurtarmayı bilmeyen bir milletiz.

Dünya milletleri de öyle.

O zaman ölsünler, ne yapayım yani... Ama sonra da kimse ağlamasın...

(10 Mayıs 2013)

Hiç yorum yok: