İnsanların aşağı yukarı tüm dinsel davranış alışkanlıkları saçmadır ama
konumuz o değil.
Avrupa’daki asıl Orta Çağ’da (400-1400 arasında) din için genel kanı,
Hristiyanlık saçmalığının egemen olduğudur.
Oysa ki gözden kaçan bir ayrıntı var:
MS 400’de Avrupa’nın aşağı yukarı % 0’ı Hristiyan idi. MS 1300’de ise üçte
biri hala Hristiyan değil idi.
Bu dönemdeki temel dinlerin paganist / animist olduğunu biliyoruz. Ancak, o
dönemde halklar pratikte % 0 okuryazar olduğu için, elimizde yazılı malzeme
yok. Yani, nasıl dinler olduğunu pek bilmiyoruz.
Ancak, bir durum açıkça ortada: Orta Çağ demek, bir dinin koyuluğu değil,
bir dinden bir dine zorla geçiş süreçleri demek. (1990-2010 arasında bunu konu
alan G-7 yapımı filmlerin pıtrak gibi çoğalması da, dolaylı bir gösterge
bence.)
Yeni Orta Çağ için ise, ironik bir durum var ortada:
Din siliniyor ve yitiyor. AB’nin son 70 yıllık barışlı toplumlar süreci, bir biçimde ateizmi besliyor ve AB
nüfusunun en az üçte biri ateist durumuda ve bu reel sosyalizmin engizitör ateizmi değil, demokrat bir ateizm.
Ancak, bu yeni ateistlerde ne ateizm bilinci, ne de Hristiyan / tek tanrılı - engizitör din karşı-bilinci yok
veya henüz oluşmamış durumda. Yani, kendilerini koruyacak kurumsallaşmalara
henüz hazır değiller.
400-1400 arasındaki milenyumun 650-1400 arasındaki 750 yılı, papa-şeyhülislam
karşıtlığında yaşandı.
Oysa bugün İslam’da şeyhülislam yok. Papa da ancak üçte bir oranda Hristiyan
için geçerli hükümler veriyor.
Demek ki din konusunda, inananlar da inanmayanlar da yönsüz durumda bu yeni
Orta çağ’da.
Kitle için aşırı yönlendirme baskısı da, yönsüzlük de aynı kargaşaya
limitlenebiliyor.
Bu kargaşada dinsel saçmalıklar da rol oynuyor.
Papa hoşgörü mesajları yayınlarken, Papa’nın cemaati Müslüman yakmayı
sürdürüyor.
Müslümanlar’ın saçmalıklarını da diyanetin internet sayfasındaki soru ve
yanıtlarda izleyebiliyoruz. Midyenin anüsü olduğu için yenemeyeceği gibi
fetvalar var orada. Bu arada, diğer bir anüs civarından gelen kokoreç için herhangi
bir fetva yok, çünkü kurnaz halkımız o konuda soru sormuyor ki yanıt alsın.
Bu dinsel örüntü sıkıştırılması ve gevşetilmesi süreçlerinde belki bir
simetri vardır. Öyleyse bir milenyum daha yandık demektir.
Yoksa, rasgeleliğe limitleniyoruz demektir. Ancak, son 50 yıldır yaşanan dindışı 2. Sanayileşme süreçleri,
teknoloji dinleri gibi başka oluşumları da tetikliyor, örneğin Rael-izm gibi ufocu ve insan kloncu bir
tarikat, epeyi mürit toplayabiliyor pekala.
Yeni Orta çağ’ın saçmalama ve abuksama silsileleleri, 50-60 yıl gibi bir global tümden eğitim sürecinin ardından
geldiği için, insanlara bilinçsizlik sorumsuzluğu sağlayamıyor. Tersine, artık halkların uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanabileceği derecede
sorumluluk taşıdığı bir aşamaya geldik. (Hammurabi yasalarının onun ölümüyle
epeyi bir süre geçersizleşmesi gibi tarihsel durumlar da mevcut tabii ki, yine
bunun benzerleri yaşanacak gibi.)
Bu durumda, eksi zekalılık ve eksi bilgililik ile ileri zekalılık ve ileri
bilgililik arasında savaş yaşanıyor demektir. Uzun vadede bilimin dine karşı
zaferi kesindir ama kısa vadede belli olmaz tabii ki. Tarih ne Galile ve Ömer
Hayyam yargılamalarıyla dolu malumumuz.
Sonuç?:
En az 100 yıl daha abuksamaya devam. Entellektüeller ortalıkta görünmeyin:
Kim vurduya gidersiniz. Kitle, ‘kurtar bizi baba’ derse, ortalığa çıkarsınız,
kahraman olursunuz. Dost ateşinden de özellikle kaçının.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder