Cumartesi, Ekim 19, 2013

21. Yüzyıl'da Kölelik



Şöyle bir haber:

“Dünyada 30 Milyon,Türkiye'de 100 Bin Köle Var”


Bildiğimiz kölelik.

“Endekse göre modern köleliğin en sık rastlandığı 10 ülkenin yarısı Afrika ülkeleri ve birinci sırada Moritanya geliyor. Raporda Moritanya nüfusunun yüzde 4’ünün köle olduğu söyleniyor, ancak bir rapora göre bu oranın yüzde 20 kadar yüksek olabileceği de belirtiliyor. Köleliğin babadan oğula, etnik aidiyete bağlı olarak devam ettiği ülkede koşullar, bu özellikleriyle 400 yıl önce Kuzey Amerika’ya getirilen Afrikalılar’ı anımsatıyor.”

Moritanya resmi olarak köleliğe hala izin veriyormuş. Diğer ülkelerde ise hesapça gayrıresmi / illegal olarak varmış.

Ancak, ilginç bir biçimde köleler, asgari ücretteki işçiden bazan daha ucuza gelebiliyormuş, her zaman değil ki ABD’de köleliğin kalkmasında bu gerçeğin de payı vardır bizce.


Bugünün koşullarında dolaylı resmi kölelik, potansiyel siyasal göçmenlere, yeni ülkeye gitmeleri karşılığında, eğer paraları yoksa senet imzalatmak yönünde. Sonuçta, ölmektense kölelik, bazıları için yeğ olabilmekte pekala.

Bir ara şerh: Kölelik, Avrupa Afrika’ya girmeden önce de, Afrika’da kabileler arasında mevcuttu. Artı sonrasında, köleleri Araplar, siyahları satan siyahlardan alıyordu. Tabii ki bu, o köleleri kullanan Osmanlı’yı temize çıkarmıyor.

Gelelim işin ekonomisine:

1809’un ABD’sinde bir köle 40 bin dolar ederken, bugün yalnızca 90 (yazıyla doksan) dolar ediyormuş.

Nasıl ama?

Günümüzdeki köleliğin formları ise şöyleymiş:

Borçlu emeği, zoraki evlilik (kadınlar için), transit insan ticareti, çocuk emeği, çocuk askerler, seks köleliği...

Son deyişler:

Bir: 300 milyon kişi, 3.-4. dünya nüfusu olabilecek 3 milyarın % 10’u eder. Bugünün ABD’sinde de % 10 eski köle / yeni siyah nüfus var.

İki: Vietnam’daki ayda 25 dolarlık maaşın veya başka ülkelerdeki 40’ına varmadan ölünen maden işçiliğinin kölelikten ne kadar ayrı bir şey olduğu tartışmalı kalır bizce. Bu paradan fabrika-yurt için yeme ve yatak da ödeniyor kimi.

Dipnot: Bu durumun, yamyamlıkla birlikte, yeni orta çağın dolaylı bir belirtisi olduğunu düşünenlerdeniz. Diğer keskin göstergelerin bazıları da, gönüllü düşen okuryazarlık ve neo-globalist neo-liberalizm tarafından hızla düşürülen emekçi hakları olmakta.


Hiç yorum yok: