Salı, Ekim 22, 2013

Hristiyan Demokrat mı?



Almanya 2013 seçimleri ile ilintili olan daha önceki bir yazı dizimizde, Almanya’daki nüfusun din dağılımı dengesinin hassas (1/,3 1/3, 1/3) olduğunu, Almanya’nın makro Hristiyan mezhep çatışmasının başladığı ilk ülke olduğunu ve Hristiyanlar’ın da pek demokrat olmayacağını, hatta kurulacak bir ateist partiye karşı oldukça engizitör tepkiler verebileceklerini ima etmiştik. Şimdi burada, bir haber vesilesiyle bunu doğrudan söylemiş olduk.

“Almanya'nın Konstanz kentinde kilisede ezanın, bir oratoryonun parçası olarak çalınmak istenmesi kriz yarattı. Tepkiler üzerine kilise yönetimi, ezanın çalınmamasını istedi. Oratoryoda yer alan bazı müzisyenler ise, buna tepki göstermek amacıyla gösteriye çıkmayacaklarını açıkladı.”


Şimdi yanlışlıklar dizisini saptayalım:

Öncelikle en hatalı kişi kompozitör. Hesapça, ezanı ve ‘Kiri Aleyson’u aynı yere koyarak, dinlerarası hoşgörü yaratacağını düşünmüş ve yanılmış.

İkincisi, Norveç’te yapılan hata: Kilise çanına, cami ezanına ateistler, günde beş vakit ‘Tanrı yoktur’ anonsuyla karşılık vermiş. Hepsi şekil, hepsi gürültü.

Üçüncüsü olan ve bizi ilgilendiren durum şu:

“Alman Die Welt gazetesinde yer alan habere göre, Almanya'nın Konstanz kentindeki Sankt-Gebhards Kilisesi'nde 17 Kasım'da yapılacak seslendirme, ‘kilisede ezan istemiyoruz’ eylemine dönüştü.”

Gitti caanım multi-kulti.

Ancak Almanlar, bizim sürülen cami imamı absürdizmimize tuhaf bir olaylar dizisi ile karşılık vermişti, anımsayalım.

Bu Hristiyan demokrat şeysinin neo-globalist neo-liberal dedesi Kohl’un oğlu, bir Türk kızı ile hem kilisede evlenmiş, hem de İslami tören yapmıştı. Anne Kohl ise, ışığa karşı duyarlılık hastalığı nedeniyle, törene ancak özel koşullarda katılabilmiş ve nikahtan kısa süre sonra intihar edip ölmüştü.

Yani durum, tam Fassbinder planı.

Fassbinder, bu Birleşik Almanya faşizmini ve dolaylı engizisyonunu gerçekten öngörmüştü. Bunu da ‘1968 Sonbaharında Almanya’ dizisinin kendi parçasında açıkseçik filmleşmişti.

Fassbinder’in bir eki daha var: Durumun bir melodram oluşu. Melokomik de olabilir ama yine de melodram ya da yinelene yinelenen dramın komedileşmesi.

Yani bu olay, ne ilk, ne de son.

Almanya’nın yaldızı söküldü, Germen kanı alttan çıktı. Çektiler kilise çanını kılıftan, eh Alamancılar da zaten minareyi hiç kılıfa sokmamıştı ki...

Sürpriz ata oynuyor ve bizim Alamancılar’ın neo-Nazi’lere epeyi eziyet edeceğini öngörüyorum. Bu arada, atalarının tersine, neo-Naziler’in gayrı-demokrat Hristiyan bayrağını dalgalandıracaklarını da...


Hiç yorum yok: