Türkiye tarihi şöyle şemalanabilir:
3 adam dönemi (Atatürk, İnönü, Bayar) + 3 darbe dönemi (1960, 1971, 1980) +
3 liberalizm dönemi (Özal, Çiller, Erdoğan) = 90 yıl = 1923-2013.
Tüm bunlar tarihte tuhaf birikimler yarattı. Bunların sonucunda, tarihsel
sıçramalar ve sürprizler yaşanabilir duruma gelindi.
Dünya’da genelde 10 yılda bir devran değişir. Bizde de öyle.
Ancak, zaten baştan sürpriz biri vardı: 1980 dönemi’nin, Thatcher ve
Reagan’ın üçleyicisi Almanya’lı Kohl, 20 yıl falan kadar iktidarda
kalabilmişti.
Şimdilerde Erdoğan buna soyunuyor. 2023 geyikleri o yüzden. TC’nin 100.
yılını göremeden, TC = 1. Cumhuriyet tasfiye edildi çoktan.
Adlar olarak değil de, hegemonlar olarak bu plan tutabilir duruma gelindi.
Oysa ki 10 yıldır buna olanak olmadığını düşünegeldim hep.
Ne değişti?
Global konjontür değişti.
Kırılma göstergeleri çokça var:
Faşist partiler % 20 ve eski reel sosyalist = (post- ve neo-) komünist
partiler % 20 oy alır oldu.
Ülkesine göre değişerek, baraj olmasa da olmasa da, marjinal / küçük / yeni
partiler daha çok oy alır oldu. Bunun da geleneği Yeşiller’de mevcuttu zaten.
Yakın gelecekte alternatif, ateist, anarşist partilerin meclislere girmesi
umulabilir durumu gelindi.
Bunlar, ana akım politik tarihten yalpalar ve yol çatallanmaları demek
olmakta.
Yani, savrulmalar yaşanacak.
Bu savrulmalara karşı ‘neo-con’, yani hem muhafazakar, hem de liberal
geçinen partiler de pozisyon değiştirmeye başladı çoktan.
Tüm bunlara, müstakbel müflis
ABD momenti de eklendi.
İkikutuplu dünyadan tekkutuplu dünyaya, oradan da kutupsuz dünyaya geçtik.
Dünya’nın her yerinde devletler çözülüyor. Bunun ekonomik göstergesi, 64
trilyon dolarlık global yıllık GSMH’ye karşı, 32 trilyon dolarlık mafya (yani
kara kara para), 32 trilyon dolarlık vergi kaçağı para (yani beyaz kara para),
dengesi ve/ya dengesizliği.
Bu ‘neo-con’lar, ekonominn tüm ayarlarıyla oynadı.
Evleri önce 10 katına, sonra 10’da birine fiyatladı.
Buğday gibi reel-meta’ların ‘forward’ işlemlerini uydurarak, ekonomide
şimdiye kadar oynanmayan dengelerle oynadı ve onları bozdu.
En önemlisi, dolar nazını fazla zorlayarak kendini bitirdi. Dolar altının
yerini almıştı ama onun yerini alacak şu sıralar hiçbirşey yok ortalıklarda.
Eh, anarşizmin istediği 1 kuş, tarih verdi 2 kuş.
Çinliler’in hesabınca heyecanlı zamanlara girdik.
Tüm bunlara karşın; açlık, susuzluk, enerjisizlik ve 1929 =? 2029 türü
(kapitalizmin geleneksel içsel krizi anlamında), 4 tane makro kriz için henüz
hiçbirşey yapılmamış durumda.
Bu kadar makro-makro potansiyel sorunlara karşı tarihin dersi yok. Yani, B
planı olmadığı gibi Z planı veya A planı da yok. Yani, bindik bir alamete,
gidiyoruz kıyamete.
Bu işten en karlı Rusya çıktı:
Putin 12 yıl daha var. Nüfusunu istemeden feci azalttı. Dünya’nın en büyük
enerji rezervleri orada. Sibirya giderek tarımlaştırılabilir olmakta.
Putin, bir neo-diktatör. Onun ABD karşılığı olan Obama’nın savaşseverliği
(Arap Baharı etepları) ve bütçeyi kilitlemesi (Cumhuriyetçiler’in kendi
yaptıkları ‘forward’ harcamaların bütçesini kesmeleri) komedisi, Obama’yı bir
Tom Amca komedyeni yaptı ama tabii ki ağlanacak halimize gülüyoruz şu an.
Yani:
4. liberalizm, Krupp faşizmini geçti çoktan ve bu nedenle başarılı olabilir
ama onun neo-Stalin versiyonu da onu geçti çoktan...
İlk adım:
Yamyamlık geri döndü.
Hoş geldin 4. liberalizm...
Dipnot: Erdoğan türü oluşumlar, bu global koşullarda kendine yer
bulabiliyor. Yani, sorunumuz Türkiye değil, global...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder