Perşembe, Ekim 17, 2013

Hac Ruhu




... bozuluyormuş. Ben demedim, diyanet işleri başkanı dedi.

“İbadet mekanları bu kadar daraltılıp devasa binalar altında Kabe’yi esir bırakmasaydı. Ben ne zaman gitsem o etraftaki binalardan dolayı kalbimde Kabetullah mahzun...”


Peki, bu binalar neymiş?

“Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Mehmet Görmez, Kabe’nin etrafına yapılan ve dünyanın en büyük otelleri ve AVM’leri arasında gösterilen yapılara sert tepki gösterdi.”

Kabe’de AVM. Breh breh breh... Bunu bizimkiler bile yapmaz. Bizimkiler caminin altına dönerci açar yalnızca...

“Son 10 yılda her yıl bir şeylerin değiştiğini görüyorum. İmkanlarımız artıyor. Otellerimiz lüksleşiyor. Kabe manzaralı odalarımız çoğalıyor. ‘VİP Hac’, ‘Lüks Hac’ çoğalıyor ama Haccın ruhu azalıyor. Haccın eğitici, dönüştürücü yönünün zayıflamaya başladığını görüyoruz. Bundan irkiliyorum. Ben geçen sene şahit oldum. Telefonla, ‘Brezilya’daki iş ortağımı bana bağla” diyor tavaf esnasında. Bir taraftan da kamerayla çekiyor. Bunlar çoğalıyor maalesef.”

Naklen hacc... VİP hacc... ‘Luxury’ hacc...

Kulağa sanki günah gibi geliyor nedense...

“Kabe’deki genişletme çalışmaları devam etse bile en fazla 5 milyon insanın Hacca gidebileceğini, oysa talebin 20 milyon olduğunu kaydeden Görmez...”

İyi de, Dünya’da 1 yıllık süre için, ailesinin tüm masrafını kenara ayırabilmiş Müslüman bu kadar yok ki... Allah bilir adamlar, kredi kartıyla borçlanıp gidiyordur Kabe’ye... Bir de rahmetli erbakan gibi, 50 şeref turu atıyorlardır habire...

Son olsun ama prosedüre uygun mu bu yorum, bilemem:

“İsmail'in nakdi karşılığı yoktur. Yani Allah İsmail'e bedel olarak bir koç ikram etti. Hz. İbrahim'e. Kur'an-ı Kerim'in açıklamasıyla yani bir insan inanmıyor olabilir ona bir şey diyemem. Ama inanan bir Mü'min Kur'an-ı Kerim'e inanıyorsa. Kur'an-ı Kerim bize bunu böyle nakleder. İslam dininde bir kural vardır. İbadet alanı içtihada kapalıdır. Yani bir olay sosyal hayatla ilgiliyse siz İslam'ın sabitelerinden hareketle bir takım yeni yorumlar yapabiliyorsunuz. Ama bu salt ibadet ise namaz gibi, oruç gibi, kurban gibi bir ibadet ise siz yorumlarla bunu değiştiremiyorsunuz...”

İyi de dönüp dolaşıp o ‘bana göre’ye geliyoruz. Türkler, İslam’ın şartını 1’e indirip, kelime-i şahadetle idare etmeyi matah sayarlar. Kemal Karpat gibi insan bilimciler de, bunu pekala olumlar.

Ayrıca, kurban ve hac paraya bağlı ibadetler ve % 99-99,5’un o parası yok. ‘Bana göre’ olsa ne olur, olmasa ne olur? Vermeyince mabut, neylesin Mahmut?

Ayrıca verince mabut, yine vermiyor Mahmut. Yılda % 2,5’tan fitre ve zekat, yalnızca ev için 37,5 milyar dolar ediyor. Nerede o paralar? 50 yılda 100 bin camiyi toplasan o kadar etmiyor ki...

Ayrıca mezhepler; o zaman ne olmakta? Zaten ibadetlerin hepsi sonradan çıkmadı mı? Kaldı ki bunlar sözlü kaynaklardan aktarma değil mi? Herkes farklı yorumlayınca, ters kanıtını kim koyacak ortaya?

Sonuçta diyanet işleri başkanı da, ‘bana göre’ demiş bizce...


Hiç yorum yok: