Walter Benjamin’den çok şey öğrendim ama onu değilleyerek de çok şey
öğrendim.
Kafka ayrılmayı hiç düşünemedi ve öldü ama Benjamin de, ayrılmak için
Koestler gibi uygunsuz yoldaş seçti ve öldü.
Sağ kalmanın birkaç yolu da, Benjamin’i değillerek öğrendiklerimden...
Bu sıralar Benjamin, tuhaf alıntılarda (quotation) karşıma çıkıyor. İlkin,
koleksiyonerlere ilişkin bir alıntı ile karşıma çıktı ama alıntı kaynığını
bulamadım. Şimdi de şu alıntı:
“Nedir nihayetinde reklamları eleştiriden üstün kılan? Kırmızı, hareketli
neon ışıklarıyla yazılan yazılar değil, yazıyı asfalttan yansıtan ateşli su
birikintisi...”
Tamam, teşbih yapmış ve teşbihte hata olmaz ama hatasız da teşbih olmuyor
işte...
Tabii ki eleştiri ve reklam metni arasında bağlantı var ama bu durum ancak post-4-modernist durumda çok güçleendi.
Benjamin zamanı reklam metinlerini biliyoruz, freud metinlerinden hallice
işte...
Reklam eleştiriden üstün değildir, bu bir.
Reklam ateşli su birikintisinden yansıması ile parlak olabilir ama o ışık
eleştirinin kendi içinde vardır ve Benjamin eleştirinin babalarından biri olsa
da, bu ışıktan epeyi yoksundur (gridir densin), bu iki.
En önemlisi de: Tüm metinler dilbilimsel ve göstergebilimsel açıdan birer
dolayımdır, doğrudan metin ve anlatı yoktur, bu üç.
Aynı Benjamin metnini 27 yıl boyunca okuduğumu biliyorum. Ancak, bu 27
yıldır onda neyin eksik olduğunu tam ifade edemiyordum. Şimdi ettim işte.
Buraya kadar olan bölüm, Benjamin şerhlerine bir katkı oldu.
Ek katkı da şu:
Eleştiriden daha güçlü ve daha doğrudan anlatılı reklam metinleri ve
filmleri artık mevcut. Hem de epeyi uzun süredir, diyelim 10 yıldır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder