Perşembe, Aralık 03, 2015

FB Psike Art Nefret Diyaloğu

Alıntı:
Kendi ve öteki arasında dolaşan nefret
Danışan, şimdiye kadar yapmayı bildiği şey bu olduğundan, farkında olmadan da olsa terapistten zulmedici ya da suistimal edici bir nesne üretmeyi deneyebilir. (...) Terapistten o zulmedici ya da suistimal edici nesne türeyecek mi?
İlker Küçükparlak, Psikeart "Nefret".
(2 Aralık 2015)
+
Yanıt:
Önbilgi: 2006-2012 başlarında, 6 yıl terapiste gittim. Terapistle aynı liseden mezunduk, o zamanlar 1 milyonda 100 kişi seçen liseden.
Terapistimi öteki saydım mı?
Kendimi kendime karşı öteki-ler saydığım ama onları ne dışlamayıp, ne de nefret etmeyip davrandığım için, bir tür o çoğul demokrasiden dolayı psikiyatristime nefret duymadım ve onu öteki de saymadım: O da bir düşünce işte ve farklı düşünce güzeldir, oldu.
Ona karşı hissettiğim birincil duygu hayret oldu. Beni deli saymaması ve bana olan mesafesi nedeniyle. Ki bunu 2016 başı momentle, terapiyi bıraktıktan 4 yıl sonrasında bile hala hissediyorum.
Terapisti zulmedici veya suiistimal edici saymam, yönetici sayarım, baba gibi yani. Ancak, ben yönetilmez biriyim, kendimi bile yönetmeye karşıyım. Ki o da, mesafe koyarak yönetme olayını bertaraf etmiş oldu zaten.
Terapistlerin ayrı ayrı zulmedici veya suiistimal edici olduğunu çok gördüm. Sonuçta, hastasıyla yatan terapist biliyorum ki bu meslek yeminine aykırı bir şey.
Aynı zamanda, çok deli / hasta tanıdım. Aşağı yukarı hepsi de, hem yönetilmeyi istedi, hem de kaprisli ve yaramaz çocuk gibi bunu olumsuzladı, en azından başlarda.
Terapinin bazı yönleriyle, tanım gereği zulmedici ve suiistimal edici olması gerekiyor ki yalnızca bu nedenle onyıllarca herhangi bir  terapiste yaklaşmadım bile. Ancak, ölüm tehlikesi anında bir terapistin bana yaklaşmasına izin verdim ve o da şans eseri o mesafeyi korudu. Bunun hangi nedenle yaptığını sormak aklıma gelmedi. Yapmasaydı, 6 yıl yürümezdi herhalde.
Danışmaya gelince, bence zurnanın zırt deliği burası:
Mentor-Telemakos ikilisinin her 2 pozisyonunda da çok bulundum. Türkiye’nin en seçkin / avangard / marjinal sanatçılarının bir bölümüyle birlikte çalıştım, onlara mentorluk yaptım, aynı projelerde onlarla birlikte terledim. Sonuç, sıfıra sıfır, elde var sıfır. İşte, terapist-mentor olarak, ben burada ötekini ötekileştiriyorum ve ona karşı nefret doluyorum:
İnsanlar terapiste akıl ve bilgi nedeniyle giderler. Bunun için de, eşek yüküyle para öderler ama bunu (benden gelen olarak) bedava bulunca, çar çur ederler nedense.
Sonuçta, zekinin ve bilgilinin, aptaldan ve cahilden öğrenmesi durumu var / oldu ortada:
Ancak, beyinsel sağ kalmamı da buna borçluyum. Benim gibi birinin bağlanması onun beynini öldürür sonuçta. Hatta sevgi, beynimi öldürürdü sonuçta. Gençken yani.
Ki bu da nefret, duygu, yönetme, zulüm, suiistimal momentlerinin çok çok üzerinde bir yerdir.
Görüldüğü gibi, zihinsel açıdan, yalnızca ve yalnızca negasyon uygulamış oluyorum, asla ve kata pozisyon yok. Çözüm negasyon yoluyla tümelde çünkü, kendi küçük insanımızın tikelinde değil.

(3 Aralık 2015)

Hiç yorum yok: