Cumartesi, Aralık 19, 2015

Halil İnalcık ve Epistemik Fiyaskoları: 4

İnalcık Can’t Meet Braudel
1950 gibi okumuş onu.
Hemencecik, Annales Okulu’cusu olmuş.
Nasıl olmuşsa?
Olayı yaka çiçeği sanmış. Akdeniz sisteminin Wallerstein tarafından Dünya Sistemi kılınmasını ıskalamış. Üstelik, Braudel hakkındaki bir metni, 1978 gibi Wallerstein’ın çıkardığı dergide yayınlanmış.
Annales Okulu’nun evrelerini hiç öğrenmemiş. Annales Okulu’nun bittiğine de aymamış. Wallerstein’ın post-Annales’çi olduğuna da aymamış. Bu kitap yazıldığında, en az 3 aşamanın daha geçilmişliğine de aymamış. Hepsinin marksist sayılıp, romancı Emile Zola gibi, aslen burjuva gerçekçisi olduğuna da, yazdıklarının proleterya aleyhine olduğuna da aymamış.
Ayrıca şu an, Dünya Sistemi’nde Wallerstein, yalnızca % 20’lik bir ağırlık taşıyor.
Ayrıca hala Amerikalar, göçebe kültürler, deniz kültürleri (Endonezyalılar’ın Madagaskar’ı ve Hawai’si), Vikingler gibi kültürel mutantlar, genel denkleme sokulmamış konumdaki veriler. Onu bırakın, Doğu-Batı çizgisi olan Talas Savaşı’nın tam yeri bilinmiyor hala.
Yani İnalcık, tam 75 yıldır tarihsel boş-bilgi’de seyrediyor.
Ekonomi tarihçisi olduğunu söylüyor ama Dünya Sistemi’ndeki, Osmanlı bölgesi olan bölgenin % 25’lik ağırlık taşıdığını, bu oran % 10’dan aşağıya düşünce de, Osmanlı’nın battığını anlamıyor ve anlatmıyor.
Onun tarihi, Dünya Sistemi’nin tersine olduğu gibi, ne askeri, ne iktisadi, ne de siyasi, yalnızca hikaye. Hala, Viyana Muhasarası hikayelerine takılıp kalmış.
TC tarihçesine de, 3 adam + 3 darbe + 3 liberalizm = 9 dönem = 90 yıl gibi basit bir şemayı bile uygulayamamış. Kendisi liboşsever biri üstelik. Özal’ı öve öve bitiremiyor.
İnalcık, bir türlü Braudel ile karşılaşamıyor yani.
O nedenle, Bardakçı gibi, Ortaylı gibi, yalnızca bir bilgi parodicisi konumunda.
Yani:

Teferruatfuruşluk, tarihçilik değildir.

Hiç yorum yok: