Çarpıcı
bir giriş olsun:
Onca
tarih mecmuası vardır ama oralarda, Türkler’in ve Çingeneler’in Anadolu’ya eşzamanlı olarak girdiği yazmaz. Yalnızca
Çingeneler, Türkler’den az biraz sonra gelmişler gibi.
Türkler
de, Çingeneler de göçer haklar.
Türkler
habire devlet kurup batırırlar, Çingeneler ise 900 yıldır henüz bir devlet
kuramadılar ama niyetleri en azından AB’de var gibi.
Gelelim
bu halkların ırklarına:
Türkler:
Türkler,
MS 750 gibi Talas Savaşı’nda, bir Koreli komutasındaki Çinliler’e yenilmektense,
Araplar’ın kucağına oturma hatası işlemişler.
Talas
Savaşı’nı Türkler kazanmış. Koreli komutan ölümle cezalandırılmış. Türkler de
Müslümanlık ile.
Oradan
itibaren, sürekli dış evlilik (egzogami) yaptıkları için Türkler, başta çekik gözlülük olmak üzere, epeyi
genetik ırksal özelliklerini yitirmişler. Bugün Orta Asya’daki uzak ırk
akrabalarımız, bizi ırksal açıdan yozlaşmış sayıyorlar ve bunu da açıkça beyan
ediyorlar.
Devamında:
Talas,
Afganistan, İran, Anadolu yolculuk izleğinde, Türkler kıllanmış ve esmerleşmiş.
Bugün kendini has Türk sayan Anadolu Türkmenleri, Türkmenistan Türkmenleri ile
hiçbir bedensel-görüntüsel benzerlik taşımaz. Bu, başka bir halk adı almak gibi
bir şey ve uzun menzilli ve uzun vadeli göçlerde
gözlenebiliyor.
Bugünkü
Bulgarlar’ın, eski bir Orta Asya kökenli kavim olan Bulgar Türkleri ile hiçbir
ilintisi yok örneğin. Yeni Uygurlar’ın eski Uygurlar ile de.
Çingeneler:
Çingeneler
endogami yaptığı için, ırklarını korumuşlar. Erkekleri zayıf ve kısa, kadınları
ise biraz daha uzun ve epeyi kilolu olmakta. Bu açıdan, diğer bazı Hindistan
halkları ile birlikte, insan türünde dişinin
erkekten iri olduğu nadir örneklerden birini oluşturuyorlar.
Çingeneler’in
göç yolunda tosladıkları diğer marjinal halklar da onlara katılmış. O nedenle
bugün beyaz Çingeneler de mevcut. Trakya Çingeneleri’nin bir bölümü öyledir
örneğin. Avrupa’daki epeyi Çingene altkümesi beyaz tenlidir. (Ancak bu,
endogami değil.)
Gelelim
karşılaştır-karşıtlaştır momentine:
Türkler
asker eğilimli. Bir de, köle-asker bile olsalar, devlet yönetimine el koyma
eğilimli ki Mısır’da böyle yapmışlar.
Çingeneler
ise, hiç böyle eğilimler taşımamışlar. Buradan onların barış eğilimli halk kökenli olduğu kanısına varıyoruz. Çünkü
toplama kampında bir milyonu yok edilmecesine, sürekli eziyet gören bir halk
durumundalar hep. Anadolu’da halk isyanı çok ama Çingene isyanı yok bildiğimiz kadarıyla.
Ancak Çingeneler,
epeyi oportünist olabildiklerini de kanıtlamışlar. Fatih zamanında, İstanbul’a
girecek gemilere çivi yapıp, karşılığında Kasımpaşa’yı padişah fermanıyla sabit
mekan tutmuşlar. Eh, 550 yıl da sabit yaşam ve yerleşik bir halk olmak için,
yeterince uzun bir süre.
Çingeneler,
Kuzeybatı Hindistan-İspanya arasını 500 senede falan geçmişler.
Türkler
ise, Moğolistan-Avusturya arasını bin küsur senede.
Genel
panorama:
Afro-Avrasya
Dünya sistemi, 5 bin yıl boyunca, onlarca büyük kavimler göçü yaşamış. Burada
ana ilke, tek bir kavimin başlayan göçünün diğer epeyi kavimi önüne katarak
gitmesi. En iyi kayıtlanmışlardan biri olan MS 400 Avrupa Kavimler Göçü, bunun
epeyi ilginç örneklerini sunar.
Kavim
göçleri, kültürü yoğurur ve değiştirir. Bu, çoğunluk yıkımla olur ama aynı
zamanda etkileşimlerle de. Yani savaşın yıkımları denli büyük değildir
göçlerinki.
Örneğin,
1915-1925 arasında Anadolu, % 25-35 gayrımüslim nüfustan pratikte sıfır
gayrımüslim nüfusa oransal çok az ölümle geçmiştir: Tehcir (Ermeni), mübadele
(Rum) ve 100 yıl sonra bile hala adı olmayan diğer Hristiyan Levant halklarınınki
(Süryani., Asuri, Keldani, vd) ile...
Türkler
ve Çingeneler, tek başlarına ve başlı başına göçer olmanın niteliğini
taşıyorlar. Hem uzun süreli, hem de uzun yollu. Bugün ne bin yıllık Anadolu
Türkleri, ne de 500 yıllık İstanbul Çingeneleri sabit yaşam kurallarına
alışamamış durumda.
Burada
serbest çıkış ve boş uçlu bitiş:
Sonuçta,
Türkler egemen-devletli halk olmuş, Çingeneler mazlum, göçer ve devletsiz halk.
Aynı ülkede ve aynı zamanda...
İşte bu
konunun, sıfırdan başlanıp, üzerinde çalışılması gerekli bizcesi. Çünkü böyle
başka bir örnek var mı bilmiyoruz.
Dipnot 1:
Bugün
Türkiye’de 2,7 milyon Çingene olduğu yabancı kaynaklarda önesürülüyor. Bu,
bizce çok uçuk bir sayı ama Çingeneler de federasyon isterse ne olur, sorusu
bizce epeyi ironik yanıtlar içerebilir.
Dipnot
2:
Araplar,
10. Yüzyıl’da Pakistan’dan Afganistan’a kuzeye ilerlerken, Türkler güneybatıya,
Çingeneler ise kuzeybatıya göç etmiş. Yolları aşağı yukarı güneydoğu İran’da
kesişmiş gibi. Bu sıralarda batıdaki Bizans, artık Doğu Anadolu’da iktidarsız
durumda gibi. İşte, 800 gibi, Yakındoğu’daki nüfussal ve devletsel topolojik
yoğrulmalar, henüz açıkseçik olarak yazılmamış durumda gibi. Çünkü eldeki
bilgiler, bu denli büyük bir dönüşümü imlemiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder