Salı, Aralık 22, 2015

Halil İnalcık ve Epistemik Fiyaskoları: 5

Hoca ve 1968
Hoca, 1968’lileri nihilist saymış.
Ayıp-ötesi...
Ve hatta daha ötesi.
Asıl önemlisi, karşı-devrimci bir duruş.
Hoca, Atatürk inkılaplarına bile karşı:
Fazla değişim olmuş ona göre o zamanlar.
Devlet dediğin, bir milenyum mal gibi uzanır yatar ona göre.
Hoca, anarşizmi ve/ya nihilizmi bilmiyor. Cehalet hocayı söyletiyor.
Hoca, devletin illa gerekli bir şey olmadığını da bilmiyor. 6 bin halkın hepi topu % 5’inin devlet kurmuşluğu bilgisini, hiç mi hiç dikkate almıyor. O devleti yüceltiyor kendisine göre. Oysa aslında, devleti aşağılıyor. Onu sabit (ezeli ve ebedi) bir faşizm kılıyor.  Otoriteye sığınıyor. Hiyerarşiye bayılıyor. Özgürlük, onun için boş küme anlamlı.
Hoca, bildiğiniz kapıkulu. Bağlanacak kapı arıyor. O nedenle neo-liboşlar gibi Neo-Osmanlı’cı. Osmanlı’nın hala sürdüğünü ve sürmesi gerektiğini de önesürüyor.
Oysa gerçek şu:
1968, 2. Dünya Savaşı’nın bittiği 1945’in 1 kuşak ardılı. Yani, 2 atom bombasının...
Aile kurumu savaş boyunca çökmüş. Babasız çocuklar özgür kalmış. Tarihte ilk kez.
Ancak o sayede, bugün G-7’de kadınların % 25’i tek başına yaşayabiliyor.
Hoca’nın havsalası bunları alamamış.
Doğrudur, 1968’li devrimciler devrim haklarını feci israf ettiler.
Ancak Hoca, ABD’nin müsrifliğini de bolluk sayıyor. O kadar Dünya’dan habersiz yani.
Hoca’da tarih bilinci yok.
Hoca’da otobiyografi bilinci yok.
Hoca, ağaca bakmaktan ormanı görememiş.
Hoca, tam neo-con.
Uysa da gelenek koyan, uymasa da gelenek koyan muhafazakar türünden.
Neyi koruduğunu bilmeyen, gelecek bilincinden yoksun biri.
Sorun, 2015’te değil, 1940’ta bile böyle olmuşluğunda...

Yani, beyni gençken bile, baştan durmuş-kokmuş imiş ve hep öyle kalmış.

Hiç yorum yok: