Kierkegaard
dedi ki:
Etik
olan mı, estetik olan mı?
Kafka
dedi ki:
Seçim
yoktur.
Hannibal
dedi ki:
Estetik, etiği yedi.
Kierkegaard
ve Hannibal’i canlandıran oyuncu Dan: Tuhaf bir raslantı.
Asıl
argüman:
Etik
olan ne?
Estetik
olan ne?
Etik
olan, iyi olan mı?
Estetik
olan, güzel olan mı?
Ben
dahil herkes konuştu, Hannibal Gordium’un kördüğümünü keserek çözdü.
Hannibal,
kendi etik kurallarını kendi koyuyor.
Ancak
Hannibal, kendi estetik kurallarını kendi koymadığı gibi, en banal ve en klişe
estetik kurallarına uyuyor. Bildiğimiz aşağılık
gurme yani. Üstelik dekadant olmayan bir gurme ki bu daha da aşağılık bir
durum.
Hannibal,
dediklerimi duysaydı, beni de pişirip yerdi, belki çiğ çiğ yerdi.
Dönelim
çıkışa:
Etik ve
estetik, mutlak ve tikel kurallar içermez.
Asıl
önemlisi, etikinki olsun, estetikinki olsun, kuralları başkalarının değil,
kendimizin koyması makul olan.
Yoksa
yamyamlık, ne vahşilik, ne barbarlık, ne de dekadans.
Asıl
dekadant olmuş olanlar, tarihin cilvesi nedeniyle, özellikle batan
Avusturya-Macaristan kurallarına bağlı kalan Kafka ve bayağı dinimsi kurallara
kendini boğan Kierkegaard. Evet, dinin de bayağısı var, püritenliğin de
bayağısı var. Hannibal yaratıcılarının bir bölümü de öyle kurallara boğulup
kalmışlar.
+
Devam:
Bu
metnin yazımına başlanmasına neden olan, 2 cümlelik asıl alıntı:
“Estetiğin
etiği ye(n)mesi yamyamlıktır ama etiğin estetiği ye(n)mesi de yamyamlıktır.
Her
ikisi de, hem negatif diyalektiğe aykırıdır, hem de tersine diyalektiğe: Yani,
düşünceye aykırıdır.”
(Bakınız:
Estetik Etiği Yer: Hannibal 3. Sezon)
Soru
kipleri:
Estetik
ve etik bu kadar dar alanda mı ki birbirlerini ezsinler?
Estetik
ve etik, ayrı ayrı olmak üzere, düşüncenin kurallarına uyar mı?
Yanıtlar:
Hayır.
Hayır ve
hayır.
Bu
durumda, hem etiği, hem de estetiği, düşüncenin mezarına gömüyoruz.
Tabii,
bugün yaşanan gerçek tam tersi:
Düşünce
öldürüldü, yendi ve gömüldü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder