Pazartesi, Haziran 10, 2019

ABP Politik Açmaz Parodileri


Mayıs 2019’da Avrupa Birliği Parlamentosu seçimleri 28 ülkede yapıldı. Seçim sonuçlarının yorumlarında aşırı dağınıklık olduğu görüldü. Asıl sorunsal olan, sağ-sol ayrımsızlaşması üzerinden konuyu irdeleyen bir metin yayınlanmadı. Biz de bu metni yazmaya ve yayınlamaya karar verdik.
ABP’nin son sandalye dağılımı:
“Preliminary 2019 results by political group
Name              Seats               2019
Christian democrats and liberal conservatives            (EPP)   179
Social democrats (S&D)         153
Social liberals and conservative liberals         (ALDE)           106
Ecologists and regionalists      (Greens/EFA)  74
National conservatives and sovereignists       (ECR)  64
Far-right and hard Eurosceptics          (ENF)  58
Right-wing populists and hard Eurosceptics (EFDD)  54
Democratic socialists and communists           (GUE/NGL)     38
Non-inscrits     Non-Inscrits    9
Others and new parties           N/A     16
Total    751”
(Kaynak: Wikipedia.)
+
Gelelim politik parodilere:
Liberal konservatif ve konservatif liberal ayırımı komedisi: 1980’den sonraki, sert kapitalizmi, aslen vahşi kapitalist olan liberaller, üzerine bir de muhafazakar kisvesi takınarak uygulayabildi ancak. Şu andaki momentte aralarında (adsal değil) içeriksel bir fark yok açıkçası.
Hepsi için şerh: Neo-liberalizmin miladı olan 1980 itibarıyla göçmen sorunu, 2019’deki gibi değildi. Dolayısıyla, hiçbir sağ veya sol politik odak, ne o konuda sav sahibiydi, ne de bugünkü ikilemler (uç sağın yerli işçiyi savunması sosyalist geçinen solun göçmen işçiyi savunması durumu) fiilen mevcuttu.
Uç sağ ve uç-uç sağ / (onların deyimiyle sağ kanat popülistleri:
Öncelikle şu: sağ kanat popülisti demek, sol kanat popülisti de var demek. Ancak, Hitler-Stalin zamanı, anlaşmalaır ve çatışmaları yokmuş gibi davranmamın gereği yok. Yani reel sosyalizm, baştan ve Lenin’den beridir sol popülist idi.
Sonralıkla da şu: Uç sağ ile sağ kanat popülizmi arasında fark yok. Hatta, Danimarka 2019 genel seçimlerinde görüldüğü üzere, sosyalist sol bile o göçmen karşıtı söylemi uç sağın elinden alıp iktidar olabiliyor artık. Ya da: Politik söylemde, akıllıyla deli birbirine çok karıştı.
Regionalist / bölgeci ve sovereignist / egemenlikçiler ayrımı: Artık, kimse ayrılıkçı veya federatifçi demiyor. Neden? İskoçya ve Katalonya büyük sorun oldu da ondan. AB’nin ve ABP’nin bu konuda düşüncesi veya çözümü yok da ondan. Bir de: Birleşemezsen, parçalanırsın da ondan.
Avrupa kuşkucuları veya çok kuşkucuları ayrımı: AB’nin 11 Eylül 2001’den sonra çözüleceğini yazdığımızda, kimse dinlememişti bile. ABD ile AB’nin çıkar ayrılıklarını yazdığımızda 2019 momentinde bile hala kimse dinlemiyor. Aynı biçimde, ABP’de hem anarşist, hem de ateist milletvekilleri gerektiğini yazdığımızda, 5 yıldır kimse ikna olmuyor. Avrupa’dan kuşku duyan birileri ABD’de yer alabiliyorsa, İngiltere’de 1 değil, 3 ayrılıkçı parti birden, parlamentoda yer alabiliyorsa, anarşistlerin ve ateistlerin meclislerde yerini alması zamanı gelmiş demektir.  Belki olağan zamanlarda buna gereksinim olmayabilir ama artık olağandışı ve olağanüstü zamanlardayız. Devleti, düzeni, sistemi, hümanizmi kurtarmak, anarşistlere kalmış olabilir.
En güzel sonuç: Komünistler ve demokratik sosyalistler % 5. Hala. 1990’dan 30 yıl sonra bile hala. Bir anti-komünist olarak yazıyoruz: Hala böyle olması çok çök önemli. 1990’da reel sosyalizmin bitmediğini söylediğimizde, yine kimse ikna olmamıştı. Reel sosyalizm bitmemişti, reel sosyalistler bitmişti. Ancak, 1986 Çernobil nükleer reaktörü ve uzay mekiği kazalarının gösterdiği üzere, kapitalizm de o zaman bitmişti. Reel sosyalizm yenildiğini anladı, sahadan çekildi; kapitalizm şike ve mızıkçılık yaptı, durumu 30 yılda çok daha betere götürdü.
Bağımsızlar 20’den 9’a düşmüşler. Bu da önemli bir gösterge. Olumsuz bir gösterge. Sürüleşmeyi imliyor çünkü.
Bizim için Yeşiller ve Çevreciler merkez siyasal konumdalar. Dolayısıyla bu dağılımda merkezin o denli çok azaldığı pek söylenemez. (İlk 5 grup için) 532 / 711, merkezin hala çoğunlkta olduğu bir durum demek. % 25 de merkez-dışı gruplar için başarı demek. Ancak, Bu durum, bazı AB ülkelerinde, 20 + 20 = 40 olmaya doğru gidiyor. Oralar da göçmenlerden en hızlı ve en olumsuz etkilenen ülkeler.
+
Ek şerh:
Merkez sağ ve sol mu?
Onlar 1789’dan beridir çuvallıyor ama bunu yazdığımızda da, kimse ikna olmuyor.
Dolayısıyla tuhaf bir çıkarsama: 1789’dan beridir, politik politikacılar feci apolitik, yani politik bilinçsiz durumdalar:
230 yıl bu, dile kolay.
İşte, Beckett’in ‘Godot’yu Beklerken’ ile kastettiği buydu.
Politikanın inanılmaz derecede absürd kılınmışlığı…
Biz durumu parodi buluyor ve gülüyoruz, isteyen de oturur ağlar…
+
Çıkış: Almanya’yı yıkmayı Hitler bile beceremedi. Almanya hala Almanya. Yalnızca hakem molası aldı tarihten. Tarih de gayet sabırlıdır, gelecek hep gelir ve uzun sürer.
Bizcesi, AB için de böyle…
AB’yi Hitler bile yıkmayı beceremeyebilir ama AB artık bir Hitler bile çıkaramıyor ve AB’yi bu Hitler’sizlik durumu yıkabilir.
Paradoksal değil bu. Kırınım-farktal-merkezkaç kuvvetlerinin üstüste binebilirliği yalnızca…
Tabii ki bir de hep söylediğimiz gibi:
AB projesi, 1945-2020 arasında gerçekleştirilebilir bir proje değil idi. Gelecek için durum, belki farklı olabilir.
(9-10 Haziran 2019)

Hiç yorum yok: