Mayıs
2019’da Avrupa Birliği Parlamentosu seçimleri 28 ülkede yapıldı. Seçim
sonuçlarının yorumlarında aşırı dağınıklık olduğu görüldü. Asıl sorunsal olan,
sağ-sol ayrımsızlaşması üzerinden konuyu irdeleyen bir metin yayınlanmadı. Biz
de bu metni yazmaya ve yayınlamaya karar verdik.
ABP’nin
son sandalye dağılımı:
“Preliminary
2019 results by political group
Name Seats 2019
Christian
democrats and liberal conservatives (EPP) 179
Social
democrats (S&D) 153
Social
liberals and conservative liberals (ALDE) 106
Ecologists
and regionalists (Greens/EFA) 74
National
conservatives and sovereignists (ECR) 64
Far-right
and hard Eurosceptics (ENF) 58
Right-wing
populists and hard Eurosceptics (EFDD) 54
Democratic
socialists and communists (GUE/NGL) 38
Non-inscrits Non-Inscrits 9
Others
and new parties N/A 16
Total 751”
(Kaynak:
Wikipedia.)
+
Gelelim
politik parodilere:
Liberal konservatif ve konservatif liberal ayırımı komedisi: 1980’den sonraki, sert
kapitalizmi, aslen vahşi kapitalist olan liberaller, üzerine bir de muhafazakar
kisvesi takınarak uygulayabildi ancak. Şu andaki momentte aralarında (adsal
değil) içeriksel bir fark yok
açıkçası.
Hepsi için şerh: Neo-liberalizmin miladı olan 1980
itibarıyla göçmen sorunu, 2019’deki gibi değildi. Dolayısıyla, hiçbir sağ veya
sol politik odak, ne o konuda sav sahibiydi, ne de bugünkü ikilemler (uç sağın
yerli işçiyi savunması sosyalist geçinen solun göçmen işçiyi savunması durumu) fiilen
mevcuttu.
Uç sağ ve uç-uç sağ / (onların deyimiyle sağ
kanat popülistleri:
Öncelikle
şu: sağ kanat popülisti demek, sol kanat popülisti de var demek. Ancak,
Hitler-Stalin zamanı, anlaşmalaır ve çatışmaları yokmuş gibi davranmamın gereği
yok. Yani reel sosyalizm, baştan ve Lenin’den beridir sol popülist idi.
Sonralıkla
da şu: Uç sağ ile sağ kanat popülizmi arasında fark yok. Hatta, Danimarka 2019
genel seçimlerinde görüldüğü üzere, sosyalist sol bile o göçmen karşıtı söylemi
uç sağın elinden alıp iktidar olabiliyor artık. Ya da: Politik söylemde,
akıllıyla deli birbirine çok karıştı.
Regionalist
/ bölgeci ve sovereignist / egemenlikçiler ayrımı: Artık, kimse
ayrılıkçı veya federatifçi demiyor. Neden? İskoçya ve Katalonya büyük sorun
oldu da ondan. AB’nin ve ABP’nin bu konuda düşüncesi veya çözümü yok da ondan.
Bir de: Birleşemezsen, parçalanırsın
da ondan.
Avrupa kuşkucuları veya çok kuşkucuları ayrımı: AB’nin
11 Eylül 2001’den sonra çözüleceğini yazdığımızda, kimse dinlememişti bile. ABD
ile AB’nin çıkar ayrılıklarını yazdığımızda 2019 momentinde bile hala kimse
dinlemiyor. Aynı biçimde, ABP’de hem anarşist,
hem de ateist milletvekilleri
gerektiğini yazdığımızda, 5 yıldır kimse ikna olmuyor. Avrupa’dan kuşku duyan
birileri ABD’de yer alabiliyorsa, İngiltere’de 1 değil, 3 ayrılıkçı parti
birden, parlamentoda yer alabiliyorsa, anarşistlerin ve ateistlerin meclislerde
yerini alması zamanı gelmiş demektir.
Belki olağan zamanlarda buna gereksinim olmayabilir ama artık olağandışı
ve olağanüstü zamanlardayız. Devleti, düzeni, sistemi, hümanizmi kurtarmak,
anarşistlere kalmış olabilir.
En güzel
sonuç: Komünistler ve demokratik sosyalistler % 5. Hala. 1990’dan
30 yıl sonra bile hala. Bir anti-komünist olarak yazıyoruz: Hala böyle olması
çok çök önemli. 1990’da reel sosyalizmin bitmediğini söylediğimizde, yine kimse
ikna olmamıştı. Reel sosyalizm bitmemişti, reel sosyalistler bitmişti. Ancak,
1986 Çernobil nükleer reaktörü ve uzay mekiği kazalarının gösterdiği üzere,
kapitalizm de o zaman bitmişti. Reel sosyalizm yenildiğini anladı, sahadan
çekildi; kapitalizm şike ve mızıkçılık yaptı, durumu 30 yılda çok daha betere
götürdü.
Bağımsızlar 20’den 9’a düşmüşler. Bu da
önemli bir gösterge. Olumsuz bir gösterge. Sürüleşmeyi imliyor çünkü.
Bizim
için Yeşiller ve Çevreciler merkez siyasal konumdalar.
Dolayısıyla bu dağılımda merkezin o denli çok azaldığı pek söylenemez. (İlk 5
grup için) 532 / 711, merkezin hala çoğunlkta olduğu bir durum demek. % 25 de
merkez-dışı gruplar için başarı demek. Ancak, Bu durum, bazı AB ülkelerinde, 20
+ 20 = 40 olmaya doğru gidiyor. Oralar da göçmenlerden en hızlı ve en olumsuz
etkilenen ülkeler.
+
Ek şerh:
Merkez
sağ ve sol mu?
Onlar 1789’dan
beridir çuvallıyor ama bunu yazdığımızda da, kimse ikna olmuyor.
Dolayısıyla
tuhaf bir çıkarsama: 1789’dan beridir, politik politikacılar feci apolitik,
yani politik bilinçsiz durumdalar:
230 yıl
bu, dile kolay.
İşte,
Beckett’in ‘Godot’yu Beklerken’ ile kastettiği buydu.
Politikanın
inanılmaz derecede absürd kılınmışlığı…
Biz
durumu parodi buluyor ve gülüyoruz, isteyen de oturur ağlar…
+
Çıkış:
Almanya’yı yıkmayı Hitler bile beceremedi. Almanya hala Almanya. Yalnızca hakem
molası aldı tarihten. Tarih de gayet sabırlıdır, gelecek hep gelir ve uzun
sürer.
Bizcesi,
AB için de böyle…
AB’yi
Hitler bile yıkmayı beceremeyebilir ama AB artık bir Hitler bile çıkaramıyor ve
AB’yi bu Hitler’sizlik durumu yıkabilir.
Paradoksal
değil bu. Kırınım-farktal-merkezkaç kuvvetlerinin
üstüste binebilirliği yalnızca…
Tabii ki
bir de hep söylediğimiz gibi:
AB
projesi, 1945-2020 arasında
gerçekleştirilebilir bir proje değil idi. Gelecek için durum, belki farklı
olabilir.
(9-10 Haziran 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder