Sol; 19.
Yüzyıl’ın idealizmine karşı, maddi uygarlığı tanımlamış, materyalizmi, yani… Maddi
uygarlığı altyapı, manevi uygarlığı, yani bilimi, sanatı, düşünü, üstyapı
olarak tanımlamış: Bu: 170 küsur yıllık bir yanılsama.
Şerh: Bu
anlayışla, Freud’un insanı afektif / duygusal ve donatif / davranışsal bir
psişik yapıda sayıp, insanın kognitif / entellektüel
etkinliklerini süperegosal sayması, çakışan bir anlayış. Keza, 21. Yüzyıl’da
kendini sosyalist sayanların kültürü aksesuar
sayan küçük burjuva anlayışı da aynı koşutlukta.
Maddi
uygarlık böyle tanımlanınca, sıradan insanların ‘ye, iç, çiftleş’ türü standart
biyografilerini olumlayan bir kavram-yaklaşım oluyor. ‘Üretmezsen yoksun, insan
değilsin’ ile, ‘tüketmezsen yoksun, insan değilsin’, ekonomik determinist bakış
açısında aynı doğrultuda kalıyor.
Oysa; ‘maddi
ve manevi’ yerine, ‘somut ve soyut’ denebilir. Sorunsal; yazının 5 bininci
yılında bile, yazı üzerinden soyutun, soyutlamanın, soyut düşünmenin, soyut
düşüncenin, üstelik özgür düşünceyi savunduğunu önesüren sol tarafından bile
dışlanması, yok sayılması durumu.
Sağ ise
bu sürede; gelenekler üzerinden kitleyi sömürebilmek için, ona afyon olacak
dini, hukuki, ahlaki, siyasi değerleri manevi/yat diye dayatagelmiş. Ancak onlar
da, bilimden, sanattan, düşünden sol kadar uzaklar. Sol da sağ da, kültürü yaka süsü, üstyapı, süperegosal, olmasa
da olur, olmayınca eksiklenilmesi
gerekmeyen şeyler olarak sayagelmiş.
Yani hem
sağ, hem sol bu konuda, burjuvazinin ölümcül ayırtsızlığına sahip. Bilim, sanat,
düşün; kitlenin demokratik katılımına kapatılmış, elitlerin tekeline
hapsedilmiş.
Hem
sağın, hem solun şu soruyu çok kısa ve çok kesin olarak yanıtlaması gerek:
Bilimsiz,
sanatsız, düşünsüz, yazısız (maddi veya manevi herhangi) bir uygarlık olabilir
mi?Yoksa bu, her durumda barbarlık mı olur?
1995’ten
sonra, Alain Minc tarafından tanımlanan Yeni orta Çağ’ın sorunsalı ise tam da
bu: Neo-barbarlık.
Kaldı ki
sağ aslında, en az sol kadar maddi uygarlıkçı: Dünya’nın en zengin (ve
dolayısıyla muhafazakar-neo-liberal) 2 bin insanının en çok 20’si bilim,
sanatı, düşünü destekliyor. Gerisi, seks ve uyuşturucu partileri düzenlemeyi,
iç bade sev güzeli, vur patlasın çal oynasın’ı tercih ediyor: Pek pek Kuran
formunda yaş pasta yaptırıyor.
Tarihöncesine,
yani en başa bakarsak, o zaman bile manevi sayılan uygarlık parçaları var:
Müzik, resim, heykel var yani. Yazının 5 bininci ve global zorunluğu eğitimin
75’inci yılında, global etkin-okuryazarlığın oranı % 25’in altında ve bundan ne
sağ, ne de sol rahatsız değil.
Gelelim
kavramsallığa:
‘Maddi x
manevi’ yerine, ‘somut ve soyut’ demek daha uygun. Çünkü düşünce, doğru,
gerçek, bilgi soyut şeyler ve Bilgi Çağı’ndayız. İnsanı insan yapan şeyler de,
bu soyutluklar, bu kavramlar.
Ayrıca;
yazı, bilim, sanat, düşün de soyut. Ve bazı insanlar için bunlar, süperegosal
veya egosal değil, içgüdüsel, idsel dürtüler. Bunların oranı, tüm tarihte belki
milyonda bir ama yine insanı insan yapan bunlar, standart biyografilerinde ‘ye,
iç, çiftleş’ türü yaşayan / yaşatılan 100 milyar kişi değil.
Dolayısıyla
sol ve sağ, artık aklını başına devşirmeli: Ya soyutluksuz, bilgisiz,
düşüncesiz Yeni Orta Çağ barbarlığı bin yıl hüküm sürer, ya da ortak tavırla
eksi zekalılık ve eksi bilgililik duvarı çatlatılır, eksodus yaratılır.
Yani:
Ya Homo
Posterus’un aydınlığı, ya da Homo Sapiens’in 5 bin yıllık, ‘sağ = sol’un 270
yıllık karanlığı…
(30 Mart + 3 Haziran 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder