Pazartesi, Haziran 24, 2019

Neo-Anarşist’ler-ler: Eylem ve Kuram: 1


Hiç olmadık bir köşe yazarından, Ragıp Duran’dan ‘Yeni Anarşistler’ başlıklı ve konulu bir alıntı:
“Bu gençler simsiyah giyiniyor. Yüzleri hep maskeli. McDonald’s’ları, banka şubelerini, iş ve işçi bulma kurum binalarını, lüks mağazaları hedef alıyor, yakıp yıkıyorlar. En sevdikleri hedef polis. ‘Biz geleceğin bir imajıyız’ diye tanıtıyorlar kendilerini. Hepsi öyle banliyöden çıkma, göçmen çocukları filan değil. 15-35 yaş grubundalar. Öğrenci var, işçi var ama en çok da işsiz. Rosa Luxembourg’un önerdiği ‘Şefsiz Komünistler’. Kökenlerini 1789 Devrimi’nin Baldırı Çıplaklar’ına kadar götürüyorlar. İlginç bir tespitleri de var: ‘’Fransa her yıl korsan bir gösterinin yıldönümünü devlet katında kutluyor: Bastille Hapishanesi’nin ele geçirilmesi!
Daha çok da 60’lardan itibaren gelişen hippi, punk ve otonom hareketlerin sentezinin mirasçıları. En sevdikleri film ‘V for Vendetta’. ‘Vurup kırmak, yakıp yıkmak da siyasi bir ifadedir’, yaygın kullandıkları bir gerekçe. Amerikalı anarşist teorisyen Hakim Bey de önemli bir şahsiyet, bu Kara Blok mensuplarının gözünde ve yüreğinde.”
Bu ana alıntı metin. Bunda ve diğerlerinde parça parça gidilip, yorumlar verilecek.
“Hepsi öyle banliyöden çıkma, göçmen çocukları filan değil. 15-35 yaş grubundalar. Öğrenci var, işçi var ama en çok da işsiz.”
Doğrudan ‘Haine’ filmi aklımıza geliyor, bir de bizim ‘Sosyal Moloz’lar.
Yukarıdaki paragrafın realitedeki meali şu:
Bunlar hem işsiz, hem vasıfsız-altı, hem önerilen işi beğenmiyorlar, hem de o işi kendilerinin yarı fiyatına yapan göçmenlere karşı nefret duyuyorlar.
“En sevdikleri film ‘V for Vendetta’.”
Bu film fecaat bir çizgiromandan alıntı fecaat bir film idi. Filmel ilgili olarak internette yeterince metnimiz mevcut. O nedenle, film konusunu geçiyoruz.
Ancak, 1648 bir devrim değildi, bir askeri darbeydi, yani bir karşı devrim idi. Ve: Parlamento havaya uçurmak, çocuk oyuncağı değildir. En son da artı: O eksi zekalılar sayesinde, onlar kaybettikleri ve düşmanlarını güçlendirdikleri için, bugün İngiltere parlamentosunda mirasla kalan koltuk ve piskoposların atadığı vekiller var hala.
Yani bu yeniler de yenilecekler ve yenildiklerinde geleceğe olumsuz miras bırakacaklar.
‘Vurup kırmak, yakıp yıkmak da, siyasi bir ifadedir.’
Doğrudur ama her aklına geldiğinde, he gönlüne estiğinde değil. Yakıp yıkmanın bir işlevi vardır.
1871 Paris Komünü kaybettikten sonra, 1800’lerin sonlarında anarşistler, global bir suikast dalgası yarattılar. O nedenle, bugün ‘anarşist’ denilince, akla ‘terörist’ (olumsuz eşanlamlılıkla 1968’in gerilllası) geliyor. Yine, yenemediğin düşmanını güçlendirirsin, sorunsalı.
Gelelim ana panoramaya:
Anarşistlerin artık Duran gibi bir köşe yazarının bile gündemine girebilmişliği ilginç.
Ancak, Duran ve onun gibileri, Tayfun Gönül sonrasındaki (yani neo-liberalizm dönemindeki) alaturka anarşistler dalgalarını bilmezler. Biz de onlardan biriyiz. İnternette birkaç kitap tutacak hacimde, anarşizm üzerine makalelerimiz var ama Duran bizim adımızı bilmez. Yani Duran, Türkiye’de bu gelişimler hiç olmamış gibi yazmış.Yine, cehalet insanı söyletir, diyoruz ve geçiyoruz.
En önemlisi:
Dünya’da da, Türkiye’de de anarşist’ler-ler (farklı ülkelerde, farklı altkültürlerde, farklı geleneklerde, farklı demografik gruplarda, vd) var. Birincisi tarihsel persfekitfte değişerek, ikincisi, aynı zamanda farklı mekanlarda olarak (diğer bir deyişle, anarşistler de kolay bölünüyorlar).
Ve bu global ve alaturka anarşistler, yazılı miras bırakıyorlar geriye artık.
Geçelim Kara Blok üzerinden günümüz global anarşizmlerine:
En az 20 grup ve 20 ayrı yıkım yolu var tanımlı.
Kara Blok, Fransız işi, bildiğimiz, 20 yıllık taksi yakan gelenekten. Sonra da, sirgota şirketleri köşeyi dönüyor onların sayesinde. Sistemi besliyorlar yani.
Tam tersinden bakınca:
Devleti daha da güçlü kılmak isteyen global hegemonlar, hem kendi ülkelerini, hem de savaş çıkararak 3. ve 4. Dünya ülkelerini yanılmış devlet konumunda bıraktılar. Yani, anarşistlerin yapacağı işi, düşmanları yaptı.
Bu durumdan bakınca, anarşistlere meclislere girmek yolu açılmış gibi. Özyönetim daha 1000 yılından beridir var: tamam, küçük gruplarda işlevsel ama bugün İsviçre’de hala doğrudan oylama var. Bu, bir özeleştirisel muhalefet şerhi tarih için.
Neden bu denli çok anarşist var peki?
Çünkü, (1968 sloganı olarak) ölümden önce yaşam yok veya verili standart biyografiler yaşanası değil.
Çünkü bu anarşistler, anababalarının küçük ve orta burjuvalar olarak, mülklülük adına işlediği suçları, günahları, ayıpları göre göre zıvanadan çıktılar ve topuzsuz kantar gibi oldular, ölçütleri yok veya hiç olmadı.
Yine de, çok küçük düşünüyorlar. Hiç birinin aklına Paris’in göbeğinde nükleer kirli bir bomba patlatıvermek gelmiyor.
İşte bu metnin diğer metinlere çıkış tezi bu:
Bu anarşist-ler-ler, birden sonrası istatistik bile değil, IŞİD teröristi bile değil.
Olup olacakları, şu anda yaktıkları arabaları sigortalayan şirkette kenarda bir memur olabilmek…
Dipnot.
Duran gibilerin hiç anlayamadığı ve anlayamaycağı şey şu:
“Daha çok da 60’lardan itibaren gelişen hippi, punk ve otonom hareketlerin sentezinin mirasçıları.”
Hayır:
Her bir herze biraraya gelmez.
Dekadans varken, sentez olmaz.
Paçal veya harman, sentez değildir.
Fermentasyon uzun sürer, tarih gibi, gelecek gibi: Şimdi ve burada 180 yıl daha sürecek.
Yani, anarşizm bile çürüdü
(24 Haziran 2019)

Hiç yorum yok: