Hiç
olmadık bir köşe yazarından, Ragıp Duran’dan ‘Yeni Anarşistler’ başlıklı ve
konulu bir alıntı:
“Bu
gençler simsiyah giyiniyor. Yüzleri hep maskeli. McDonald’s’ları, banka
şubelerini, iş ve işçi bulma kurum binalarını, lüks mağazaları hedef alıyor,
yakıp yıkıyorlar. En sevdikleri hedef polis. ‘Biz geleceğin bir imajıyız’ diye
tanıtıyorlar kendilerini. Hepsi öyle banliyöden çıkma, göçmen çocukları filan
değil. 15-35 yaş grubundalar. Öğrenci var, işçi var ama en çok da işsiz. Rosa
Luxembourg’un önerdiği ‘Şefsiz Komünistler’. Kökenlerini 1789 Devrimi’nin
Baldırı Çıplaklar’ına kadar götürüyorlar. İlginç bir tespitleri de var:
‘’Fransa her yıl korsan bir gösterinin yıldönümünü devlet katında kutluyor:
Bastille Hapishanesi’nin ele geçirilmesi!
Daha çok
da 60’lardan itibaren gelişen hippi, punk ve otonom hareketlerin sentezinin
mirasçıları. En sevdikleri film ‘V for Vendetta’. ‘Vurup kırmak, yakıp yıkmak
da siyasi bir ifadedir’, yaygın kullandıkları bir gerekçe. Amerikalı anarşist
teorisyen Hakim Bey de önemli bir şahsiyet, bu Kara Blok mensuplarının gözünde
ve yüreğinde.”
Bu ana
alıntı metin. Bunda ve diğerlerinde parça parça gidilip, yorumlar verilecek.
“Hepsi
öyle banliyöden çıkma, göçmen çocukları filan değil. 15-35 yaş grubundalar.
Öğrenci var, işçi var ama en çok da işsiz.”
Doğrudan
‘Haine’ filmi aklımıza geliyor, bir de bizim ‘Sosyal Moloz’lar.
Yukarıdaki
paragrafın realitedeki meali şu:
Bunlar
hem işsiz, hem vasıfsız-altı, hem önerilen
işi beğenmiyorlar, hem de o işi kendilerinin yarı fiyatına yapan göçmenlere
karşı nefret duyuyorlar.
“En
sevdikleri film ‘V for Vendetta’.”
Bu film
fecaat bir çizgiromandan alıntı fecaat bir film idi. Filmel ilgili olarak
internette yeterince metnimiz mevcut. O nedenle, film konusunu geçiyoruz.
Ancak, 1648 bir devrim değildi, bir askeri darbeydi,
yani bir karşı devrim idi. Ve:
Parlamento havaya uçurmak, çocuk oyuncağı değildir. En son da artı: O eksi
zekalılar sayesinde, onlar kaybettikleri ve düşmanlarını güçlendirdikleri için,
bugün İngiltere parlamentosunda mirasla
kalan koltuk ve piskoposların
atadığı vekiller var hala.
Yani bu
yeniler de yenilecekler ve yenildiklerinde geleceğe olumsuz miras bırakacaklar.
‘Vurup
kırmak, yakıp yıkmak da, siyasi bir ifadedir.’
Doğrudur
ama her aklına geldiğinde, he gönlüne estiğinde değil. Yakıp yıkmanın bir
işlevi vardır.
1871
Paris Komünü kaybettikten sonra, 1800’lerin sonlarında anarşistler, global bir
suikast dalgası yarattılar. O nedenle, bugün ‘anarşist’ denilince, akla ‘terörist’
(olumsuz eşanlamlılıkla 1968’in gerilllası) geliyor. Yine, yenemediğin düşmanını güçlendirirsin, sorunsalı.
Gelelim
ana panoramaya:
Anarşistlerin
artık Duran gibi bir köşe yazarının bile gündemine girebilmişliği ilginç.
Ancak,
Duran ve onun gibileri, Tayfun Gönül sonrasındaki (yani neo-liberalizm
dönemindeki) alaturka anarşistler dalgalarını bilmezler. Biz de onlardan
biriyiz. İnternette birkaç kitap tutacak hacimde, anarşizm üzerine
makalelerimiz var ama Duran bizim adımızı bilmez. Yani Duran, Türkiye’de bu
gelişimler hiç olmamış gibi yazmış.Yine, cehalet insanı söyletir, diyoruz ve
geçiyoruz.
En
önemlisi:
Dünya’da
da, Türkiye’de de anarşist’ler-ler (farklı
ülkelerde, farklı altkültürlerde, farklı geleneklerde, farklı demografik
gruplarda, vd) var. Birincisi tarihsel persfekitfte değişerek, ikincisi, aynı
zamanda farklı mekanlarda olarak (diğer bir deyişle, anarşistler de kolay
bölünüyorlar).
Ve bu
global ve alaturka anarşistler,
yazılı miras bırakıyorlar geriye artık.
Geçelim
Kara Blok üzerinden günümüz global anarşizmlerine:
En az 20
grup ve 20 ayrı yıkım yolu var tanımlı.
Kara
Blok, Fransız işi, bildiğimiz, 20 yıllık taksi yakan gelenekten. Sonra da,
sirgota şirketleri köşeyi dönüyor onların sayesinde. Sistemi besliyorlar yani.
Tam
tersinden bakınca:
Devleti
daha da güçlü kılmak isteyen global hegemonlar, hem kendi ülkelerini, hem de
savaş çıkararak 3. ve 4. Dünya ülkelerini yanılmış
devlet konumunda bıraktılar. Yani, anarşistlerin yapacağı işi, düşmanları
yaptı.
Bu
durumdan bakınca, anarşistlere meclislere
girmek yolu açılmış gibi. Özyönetim daha 1000 yılından beridir var: tamam,
küçük gruplarda işlevsel ama bugün İsviçre’de hala doğrudan oylama var. Bu, bir
özeleştirisel muhalefet şerhi tarih
için.
Neden bu
denli çok anarşist var peki?
Çünkü, (1968
sloganı olarak) ölümden önce yaşam yok
veya verili standart biyografiler yaşanası değil.
Çünkü bu
anarşistler, anababalarının küçük ve orta burjuvalar olarak, mülklülük adına işlediği suçları,
günahları, ayıpları göre göre zıvanadan çıktılar ve topuzsuz kantar gibi oldular, ölçütleri yok veya hiç olmadı.
Yine de,
çok küçük düşünüyorlar. Hiç birinin aklına Paris’in göbeğinde nükleer kirli bir
bomba patlatıvermek gelmiyor.
İşte bu
metnin diğer metinlere çıkış tezi bu:
Bu
anarşist-ler-ler, birden sonrası istatistik bile değil, IŞİD teröristi bile
değil.
Olup
olacakları, şu anda yaktıkları arabaları sigortalayan şirkette kenarda bir
memur olabilmek…
Dipnot.
Duran
gibilerin hiç anlayamadığı ve anlayamaycağı şey şu:
“Daha
çok da 60’lardan itibaren gelişen hippi, punk ve otonom hareketlerin sentezinin
mirasçıları.”
Hayır:
Her bir
herze biraraya gelmez.
Dekadans
varken, sentez olmaz.
Paçal veya
harman, sentez değildir.
Fermentasyon
uzun sürer, tarih gibi, gelecek gibi: Şimdi ve burada 180 yıl daha sürecek.
Yani, anarşizm bile çürüdü…
(24 Haziran 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder