Bunun
birkaç anlamı var:
Bir:
Sağ-sol ayrımsızlığı varsa, uç sağ ve uç sol ayrımsızlığı da var demektir.
Bunun da 2 anlamı var: Bir: Avrupa’da, özellikle de Doğu Avrupa’da, göçmenler
nedeniyle hem uç sağ, eskiye özlem nedeniyle hem de uç sol yükselişte. İki:
Orta sağ, uç sağın söylemlerini üstlendi. Bu da, sağ-sol ayrımsızlığı denli,
sağ-sağ ayrımsızlığı da demek.
İki: Bu
durumlar nedeniyle, sağ ile ne sağ, ne sol olan bir politik odağın çatışması,
ilk bakışta absürd görünse de, ikinci bakışta olağan. Sonuçta, sağ olsun
olmasın, bir politik odağın kendine bir rakip, bir düşman yaratması gerekir.
AfD de Yeşiller’i dişine uygun lokma bulmuş. Çünkü Yeşiller’in apolitik
seçmeni, uç sağ için arayıp da bulamadığı bir nimet, Hitler için de öyleydi: O
zaman da, Faşistler toplamı, sosyalistler ve komünistler toplamı yaklaşık
olarak birbirine eşitti.
Üç: Asıl
anlam ise şu: Uç sağ her zaman Krupp faşizmini,e büyük şirketlere, ÇÜŞ’lere
hizmet eder, kapı itidir çünkü. So yıllarda çevrecilerin öldürülmesi, giderek
global bir sorun olmaya başladı. Uç sağ olarak AfD de, bu çevreci
öldürmelerinin yeni tetikçisi olmaya, kendini aday adayı olarak göstermiş
demek.
Dört:
Yeşiller hala politik etkisiz eleman
ve 40 yıldır da öyle.
Beş:
Almanya gibi, sağ-sol koalisyonunu bu kadar uzun yıl götürebilen başka bir ülke
yok. AfD’yi tetikleyen neden de bu: Bunların dışında başka bir seçenek. Onlar
da var olan bir seçeneğin tersini imleyerek politik etkisiz eleman olmayı
baştan kabullenmiş oluyorlar. Dolayısıyla, bir süre kullanılıp, bizim alaturka
faşistler gibi, SA’ler gibi, bir köşeye atılacaklar demektir.
(8 Haziran 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder