Çarşamba, Haziran 19, 2019

Şimdi ve Burada Determinist Kaos ve İndeterminist Kozmos


Önnotlar:
Bir: Progogine’in, ‘tarihin daha çok determinist kaos durumlarında seyrettiği savı’na katılmıyoruz.
İki: Onun yerine, daha çok indeterminist kozmos durumlarının çokluğunu gözlediğimiz savındayız.
Üç: İndeterminist kozmos şu demek: Düzen (örüntüsü) sayılan şey; belirlenimci yollardan değil, kimi raslantısal ve olasılık-limitsel, kimi de rasgele oluşuyor.
Dört: Determinist kaos zaten, biçimsel olarak değil, içeriksel olarak, tanımdışı bir şey. Yazı-tura atışının yüz binincisi civarında oluşan % 50-50’lik durumun, 50 bininci atışta oluşmamışlığı, determinist kaos değildir.
Beş: Kaos olsun, kozmos olsun, tanımsaldır ve görelidir. Örneğin, devlet düzeni kozmos ise, tarihteki her devletin var olduğu sürenin en az yarısında ve devletlerin en az yarısının yanılmış devlet olması, devletlilik durumunu kozmos olmaktan tanım olarak çıkarır.
Altı: Devletlerin sayısı artarken, yanılmış devlet oranının da artması, aradaki bir neden-sonuç ilintisini kesinleştirmez. Yani, ardışık herhangi iki olay arasında, muhakkak neden-sonuç ilintisi olması gerekmez.
Yedi: Anarşistlerin ve anarşizmlerin meclislere girmesi veya devletlerin bekasını savuması, adı anılan kaba mantığa göre yanlıştır ama fraktal mantık bakış açısıyla mümkündür ve işlevseldir (çünkü, oradaki geometrik modelde iki karşıt, yani sav ve karşısav, birbirine limit 0 uzaklıktadır). Çünkü, toplumsal tarih açıdan bakınca, anarşistler zaten başta otonom olanı olmak üzere, birçok türde idare biçimleri oluşturmuşlardır. Yani anarşizm; sosyal psikolojik hiyerarşisizlik veya otoritesizlik demek olabilir ama bu, idaresizlik demek değildir. Ayrıca idare, yöneten-yönetilen ilişkisini zorunlu olarak koymaz, özellikle küçük gruplarda.
Sekiz: İktisat-siyaset-askeriye açısından kozmos varken; bilim-sanat-düşün açısından kaos olabilir. Yani; birincil hegemonik zirvelerle, ikincil yaratı zirveleri tarihte birebir çakışmamıştır.
Gelelim ‘şimdi ve burada’ya:
İktisat-siyaset-askeriye: 2000-2020 arasında global hegemonik çözülmeler, birden çok odakta süregitmekte, devlet sayıları artmakta, özellikle öylesine kurulmuş küçük devletlerde yanılmış devlet oranı giderek artmakta. Tüm bunların çoğu, devletlerin, iktidar seçkinlerin ve oligarkların kendi eliyle yaratılmakta.
Bilim-sanat-düşün: Özellikle 2010-2020 arasında, premature olduğunu düşündüğümüz, sanat eseri ve yaratısı zirveleri peşpeşe geldi. Bu durumda bu; 800, 1000, 1200, 1400 rönesanslarından, en çok 800 momentine denk düşüyor kanısındayız. Yani, bu zirve geçici ama önümüzdeki uzun vadeli gelecekte en yükseği değil. Yalnızca, bir sonraki Aydınlanma Çağı, epeyi yüzyıl uzakta kalıyor şimdilik.
İktisat-siyaset-askeriye’deki kaosa kayış, global hegemonya global nüfusun en çok % 50’sini kapsayabildiği için, Dünya nüfusunun önemli bir bölümü için geçersiz. Yine uzun vadeli tarihte görüldüğü üzere ve bu kaos döneminde de görüleceği üzere, kendi mikro-kozmos’larını yaratıp koruyabilecek epeyi kültür odağı mevcut ve kayıtlı. (Şerh: Bu, bazı Dünya Sistemci’lerin düştüğü yanılgıdaki gibi, lümpen 3.-4. Dünya’severlik demek değil: Yani, çözüm onlardan da gelebilir ama bu onları sevilir kılmaz, tıpkı 11. Yüzyıl İslam rönesans-engizisyon zirveleri eşlenikliği gibi: İbn-i Sina Batı’da 800 yıl tıp zirvesi olarak kaldı ama bu onu teolojik-metafizik hatalı olmaktan kurtarmaz.)
Bilim-sanat-düşün’deki kozmos zirvesine kayış, ironik ve paradoksal bir biçimde 1. Dünya’yı dışında bıraktı, çünkü asıl kültür odağı AB, kendi Aydınlanma kültüründen vazgeçti. Avangard sanatsal odaklar ise, kültürel tarih haritasında noktasal (limit 0 kaplamlı ve kapsamlı) olarak kayda geçti.
Dolayısıyla, bu çift ve ters yönlü savrulma panoramasına bakınca, ikisinin birlikte anlamlı olduğu ve ikisini aşağı yukarı aynı parametre kümelerinin etkilediği kanısına varıyoruz: 1. Dünya’nın kültürel değerlerini tek tek bazı 2., 3., 4. … , N’inci Dünya bireylerinin üstlendiğini yani.
Bu da; Bosch, Bruegel, Dürer çizgisi ve momentindeki durumu çağrıştırıyor.
Şerh: Vinci, asla ve kata bu üçünün yanına bile yaklaşamadı. Ki bu da, bizim geçmişbilimsel ve gelecekbilimsel kültürüloji olarak estetik kavramsal çerçevemiz olmakta. Ya da; avangard sanatçılar (diyelim 10. sanat dalları ve altdalları olarak çapraz medyacılar veya VR’ciler) Dünya Sistemi’ni bilmiyor; Wallerstein veya Hobsbavm ise sanattan bihaber (özellikle ikincisi avangard sanat üzerine olan kitabıyla yerni yüzyılı nasıl kavrayamadığını özellikle sergiledi ama eşkiyalar konusunda aşırı yanılgı içinde kendisi).
Çıkış:
Biz hala politik çözüm denli ve kimi ondan çok, sanatsal çözümün daha işlevsel ve daha geçerli olduğunu düşünenlerdeniz.
Hayır:
Dünya’yı güzellik kurtarmayacak.
Evet:
Dünya’yı epistemik aksiyolojili avangard sanat eserleri kurtaracak ki bu da doğruyu söylemekten ki bu da çirkinlikten geçmekte.
(19 Haziran 2019)

Hiç yorum yok: