Önnotlar:
Bir:
Progogine’in, ‘tarihin daha çok determinist
kaos durumlarında seyrettiği savı’na katılmıyoruz.
İki:
Onun yerine, daha çok indeterminist
kozmos durumlarının çokluğunu gözlediğimiz savındayız.
Üç:
İndeterminist kozmos şu demek: Düzen (örüntüsü) sayılan şey; belirlenimci
yollardan değil, kimi raslantısal ve olasılık-limitsel, kimi de rasgele
oluşuyor.
Dört:
Determinist kaos zaten, biçimsel olarak değil, içeriksel olarak, tanımdışı bir
şey. Yazı-tura atışının yüz binincisi civarında oluşan % 50-50’lik durumun, 50
bininci atışta oluşmamışlığı, determinist kaos değildir.
Beş:
Kaos olsun, kozmos olsun, tanımsaldır ve görelidir. Örneğin, devlet düzeni
kozmos ise, tarihteki her devletin var olduğu sürenin en az yarısında ve
devletlerin en az yarısının yanılmış devlet olması, devletlilik durumunu kozmos
olmaktan tanım olarak çıkarır.
Altı:
Devletlerin sayısı artarken, yanılmış devlet oranının da artması, aradaki bir
neden-sonuç ilintisini kesinleştirmez. Yani, ardışık herhangi iki olay
arasında, muhakkak neden-sonuç ilintisi olması gerekmez.
Yedi:
Anarşistlerin ve anarşizmlerin meclislere girmesi veya devletlerin bekasını
savuması, adı anılan kaba mantığa göre yanlıştır ama fraktal mantık bakış açısıyla mümkündür ve işlevseldir (çünkü,
oradaki geometrik modelde iki karşıt, yani sav ve karşısav, birbirine limit 0
uzaklıktadır). Çünkü, toplumsal tarih açıdan bakınca, anarşistler zaten başta
otonom olanı olmak üzere, birçok türde idare biçimleri oluşturmuşlardır. Yani
anarşizm; sosyal psikolojik hiyerarşisizlik
veya otoritesizlik demek
olabilir ama bu, idaresizlik demek değildir. Ayrıca idare, yöneten-yönetilen ilişkisini zorunlu olarak koymaz,
özellikle küçük gruplarda.
Sekiz:
İktisat-siyaset-askeriye açısından kozmos varken; bilim-sanat-düşün açısından
kaos olabilir. Yani; birincil hegemonik zirvelerle, ikincil yaratı zirveleri
tarihte birebir çakışmamıştır.
Gelelim ‘şimdi
ve burada’ya:
İktisat-siyaset-askeriye:
2000-2020 arasında global hegemonik
çözülmeler, birden çok odakta süregitmekte, devlet sayıları artmakta,
özellikle öylesine kurulmuş küçük devletlerde yanılmış devlet oranı giderek
artmakta. Tüm bunların çoğu, devletlerin, iktidar seçkinlerin ve oligarkların kendi
eliyle yaratılmakta.
Bilim-sanat-düşün:
Özellikle 2010-2020 arasında, premature
olduğunu düşündüğümüz, sanat eseri ve yaratısı zirveleri peşpeşe geldi. Bu
durumda bu; 800, 1000, 1200, 1400 rönesanslarından, en çok 800 momentine denk
düşüyor kanısındayız. Yani, bu zirve
geçici ama önümüzdeki uzun vadeli gelecekte en yükseği değil. Yalnızca, bir sonraki Aydınlanma Çağı, epeyi
yüzyıl uzakta kalıyor şimdilik.
İktisat-siyaset-askeriye’deki
kaosa kayış, global hegemonya global nüfusun en çok % 50’sini kapsayabildiği
için, Dünya nüfusunun önemli bir bölümü için geçersiz. Yine uzun vadeli tarihte
görüldüğü üzere ve bu kaos döneminde de görüleceği üzere, kendi mikro-kozmos’larını yaratıp koruyabilecek epeyi kültür odağı mevcut
ve kayıtlı. (Şerh: Bu, bazı Dünya Sistemci’lerin düştüğü yanılgıdaki gibi, lümpen 3.-4. Dünya’severlik demek değil:
Yani, çözüm onlardan da gelebilir ama bu onları sevilir kılmaz, tıpkı 11.
Yüzyıl İslam rönesans-engizisyon zirveleri eşlenikliği gibi: İbn-i Sina
Batı’da 800 yıl tıp zirvesi olarak kaldı ama bu onu teolojik-metafizik hatalı olmaktan kurtarmaz.)
Bilim-sanat-düşün’deki
kozmos zirvesine kayış, ironik ve paradoksal bir biçimde 1. Dünya’yı dışında bıraktı, çünkü asıl kültür odağı AB, kendi
Aydınlanma kültüründen vazgeçti. Avangard
sanatsal odaklar ise, kültürel tarih haritasında noktasal (limit 0 kaplamlı ve kapsamlı) olarak kayda geçti.
Dolayısıyla,
bu çift ve ters yönlü savrulma panoramasına bakınca, ikisinin birlikte anlamlı
olduğu ve ikisini aşağı yukarı aynı
parametre kümelerinin etkilediği kanısına varıyoruz: 1. Dünya’nın kültürel değerlerini tek tek bazı 2., 3., 4. … , N’inci
Dünya bireylerinin üstlendiğini yani.
Bu da;
Bosch, Bruegel, Dürer çizgisi ve momentindeki durumu çağrıştırıyor.
Şerh:
Vinci, asla ve kata bu üçünün yanına bile yaklaşamadı. Ki bu da, bizim geçmişbilimsel ve gelecekbilimsel
kültürüloji olarak estetik kavramsal çerçevemiz olmakta. Ya da; avangard
sanatçılar (diyelim 10. sanat dalları
ve altdalları olarak çapraz medyacılar
veya VR’ciler) Dünya Sistemi’ni
bilmiyor; Wallerstein veya Hobsbavm ise sanattan bihaber (özellikle ikincisi
avangard sanat üzerine olan kitabıyla yerni yüzyılı nasıl kavrayamadığını
özellikle sergiledi ama eşkiyalar konusunda aşırı yanılgı içinde kendisi).
Çıkış:
Biz hala
politik çözüm denli ve kimi ondan çok, sanatsal çözümün daha işlevsel ve daha
geçerli olduğunu düşünenlerdeniz.
Hayır:
Dünya’yı
güzellik kurtarmayacak.
Evet:
Dünya’yı
epistemik aksiyolojili avangard sanat
eserleri kurtaracak ki bu da doğruyu söylemekten ki bu da çirkinlikten geçmekte.
(19 Haziran 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder