Pazartesi, Haziran 10, 2019

Türkiye Seçmeni Davranışları Profili: 2019


Bir alıntı:
“Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) proje koordinatörü Ayşegül Taşöz Düşündere'nin, 2018 milletvekili seçimleriyle 31 Mart seçimleri arasındaki oy geçişlerini incelediği ve sonuçlarını sosyal medyada yayımladığı araştırmasına göre, CHP seçmeninin % 6'sı 31 Mart'ta sandığa gitmedi. Bu, 150 bin rakamına (alıntısal düzeltme: sayısına) denk geliyor.
31 Mart'ta İstanbul'da sandığa katılım oranının en düşük olduğu 10 ilçe arasında, CHP'nin en önemli kaleleri de yer alıyor.
Şişli, Beşiktaş, Adalar ve Bakırköy listede yer alan ilçelerden.
Ayrıca AKP'nin kazandığı ilçelerin, yüksek CHP seçmeni potansiyeline sahip bazı bölgelerinde katılım oranının düşüklüğü de yaşandı.
Beyoğlu'ndaki Gümüşsuyu ve Cihangir, bu mahalleler arasında.”
Bu gözlemler geçerli ama yorumlar geçersiz.
1999-2000 gibi yapılan bir araştırmada, seçmenlerin % 60’ı gibi bir oranda, mecliste partisinin olmadığını belirtmiş. Ancak, bunların tamamına yakını, oy kullandığını ve kullanacağını da belirtmiş.
20 yıldan sonra bu durum değişti ama çok değişmedi. ABD’de başkanlık seçimine katılım oranı % 50, ABP seçimlerine AB seçmeni katılım oranı % 40. Bizde ise seçimlere katılım oranları hala % 80-90 aralığında seyrediyor, 20 yıl içinde biz de oralara varırız.
Satılık oy durumu var. Onu pas geçiyoruz.
Türkiye’de partiler 10 yılda bir yenileniyor. Onu da pas geçiyoruz.
Yeni partilerin seçime katılmadığı zamanlarda bile, seçmenin üçte biri her seçimde farklı partiye oy veriyor. Bunun iki nedeni var:
Bir: Politik bilinçsizlik.
İki: Kendisini temsil edecek parti bulamadığı için, yine politik bilinçsizlik nedeniyle, ‘bunu da deneyelim bari’ zihniyetine bağlı kalıyor.
Bu genel durumları, 31 Mart 2019 yerel seçimlerine daraltırsak:
Türkiye’de yerel seçimler, seçmenin en özgür ve en dağınık, dolayısıyla en tahmin edilemez davrandığı seçimler. HDP, İstanbul’da kendi 200 bin seçmenini sandığa götüremediğini kendi açıkladı. Diğer partilerin sandığa gitmeyen seçmenlerini de kapsayarak bu durum, bu kez oy vermeyeyim, biçiminde değil; amman oy vereceğime, gider bira içerim, biçiminde bir davranış olmakta.
Ancak, CHP için 4 özel durum var ortada:
Bir: Partinin sağa kaymasını protesto eden, eğitimli ve paralı kesimin tepkisi.
İki: CHP’ye gelen oyların bir önceki seçimde kime oy verdiğinin artık iyice muğlaklaşmışlığı.
Üç: Ağaca bakıp ormanı göremeyen, bir hemşeri hizipçiliği.
Dört: HDP-CHP arasında salınan  ve Türkiye genelinde % 2-4 olan beyaz yakalı seçmenin güvenilmezliği ki Cihangir’de böyle oldu, bilgi içeriden.
Yani, asıl durum şu:
2015’ten beridir 2 odağın oy dağılımı, % 50-50.
Bu yerel seçimde İstanbul’da % 3 olan ama artıp eksilebilen bir azınlık-arada seçmen var ve sonucu o belirliyor.
% 85’i, başkaları eksik buluyor ama bizcesi bu, yüksek bir oy kullanma oranı ve 23 Haziran’da bu oran tüm taraflar için düşecek. Düşmeyecek olan, toplamı kaç olursa olsun, SP’nin ve HDP’nin söz geçirebildiği çekirdek seçmeni, sonucu da onlar belirleyecek ki bir önceki sonucu da onlar belirledi zaten.
Çıkış:
AKP kaybetse de, İstanbul’u CHP’ye yar etmeyecek.
AKP askeri olarak değil ama politik ve ekonomik olarak bitti ama gidişi 1,5-2 yıl alır.
Dolayısıyla, söylenemeyen şu:
Seçimin sonucu önemsiz olarak, kısa vadeli politik geleceğimizi, AKP’den kopmalar belirleyecek.
2021-2023 için, CHP-AKP 2 partili / odaklı ama CHP odaklı iktidarlı bir tahminimiz var.
Yani, gitti 2023-2028 arası da şimdiden…
Seçime katılım ve katılımsızlık oranları bunları söylüyor bizce…
(10 Haziran 2019)

Hiç yorum yok: