Ragıp
Duran’dan ‘Yeni Anarşistler’ başlıklı ve konulu bir alıntı:
“Bu
gençler simsiyah giyiniyor. Yüzleri hep maskeli. Mc Donald’s’ları, banka
şubelerini, iş ve işçi bulma kurum binalarını, lüks mağazaları hedef alıyor, yakıp
yıkıyorlar. En sevdikleri hedef polis. ‘Biz geleceğin bir imajıyız’ diye
tanıtıyorlar kendilerini. Hepsi öyle banliyöden çıkma, göçmen çocukları filan
değil. 15-35 yaş grubundalar. Öğrenci var, işçi var ama en çok da işsiz. Rosa
Luxembourg’un önerdiği ‘Şefsiz Komünistler’. Kökenlerini 1789 Devrimi’nin
Baldırı Çıplaklar’ına kadar götürüyorlar. İlginç bir tespitleri de var:
‘’Fransa her yıl korsan bir gösterinin yıldönümünü devlet katında kutluyor:
Bastille Hapishanesi’nin ele geçirilmesi!
Daha çok
da 60’lardan itibaren gelişen hippi, ‘punk’ ve otonom hareketlerin sentezinin
mirasçıları. En sevdikleri film, ‘V for Vendetta’. ‘Vurup kırmak, yakıp yıkmak
da siyasi bir ifadedir’, yaygın kullandıkları bir gerekçe. Amerikalı anarşist
teorisyen Hakim Bey de önemli bir şahsiyet, bu Kara Blok mensuplarının gözünde
ve yüreğinde.”
Bu işin
eylem yanı.
Kuramsız
eylem yanı.
Ancak, işin
bir de kuram yanı var.
Kuramsız
eylem olmuyor.
Eylemsiz
kuram da olumlanmıyor.
Tarihe
bakınca, insan türünü en çok etkileyen kitapların kuramsal kitaplar olduğunu
görüyoruz.
Anarşizm,
oldukça uzun bir eylem ve kuram tarihine sahip. Bunların bir bölümü, birbiriyle
çelişiyor ve çatışıyor. Ortada henüz
sentez yok, 180 yıl sonra bile.
Alıntıda
sözü edilen eylem örneği, yönelimsiz. Kuramsız olduğu için değil, karşı çıktığı
burjuva toplumunun değer yargılarının tam da dediği gibi, günü gününe yaşandığı
için.
Marksizm
vardı, Leninizm vardı, Troçkizm vardı, Stalinizm vardı, Maoizm vardı. Hepsi de baba-paradigma’ya isyan halindeydi ama
sonunda onun eylediklerinden çok daha berbat işler eylediler.
Proudhon,
Stirner, Bellegarrigue vardı. Bakunin, Neçayef (nihilist sayılan anarşist) vardı. Hepsinin de kuramsal eserleri
bugün bile hala okunuyor.
20.
Yüzyıl için böyle değil ama. Bir tek sağ / faşist-anarşist
Kızıl Sakal’dan (Might is Right) söz edebiliyoruz bugün ancak.
20.
Yüzyıl’ın sonunda 1990’larda reel sosyalizm çökünce, peşpeşe gelen kuşaklar
değer yargısız kalınca, anarşizm tekrar yükseldi. Bu Fransız eylemcileri,
onların dördücü kuşağı falan.
Marksizm
ve anarşizm, koyunun sevmediği otun burnunun dibinde bitmesi gibi, taa
Engels-Stirner tanışıklığından bu yana, birbirleriyle tepişirler. Makhno
Ukrayna 1920’nin, Kronstadt 1921’in gösterdiği gibi marksistler, anarşistleri
ezmeyi gayet sadistçe sevegeldiler. Bunun nedeni de, Paris Komünü 1871
yenilgisi ertesinde, Engels-Marx ikilisinin Bakunin-Neçayef ikilisine
yaptıkları, tam bir haset, tam bir arkadan vurma, tam bir dinime küfreden
Müslüman olsa durumunun marksistler tarafından gelenek olarak benimsenmişliği.
Sanıldığının
tersine anarşistler, tarihte iktidar olabildiler.
Sanıldığının
tersine anarşizmler, meclisler kurabildiler.
Sanıldığının
tersine anarşistler, kuramda hep marksistlerin önünde oldular.
Sonra da
tabii ki marksist geçinenler marksizmi batırdılar, anarşist geçinenler
(özellikle 19. Yüzyıl sonu suikastçıları) anarşizmi batırdılar, yalnızca
geleceği düşünmedikleri için.
Bu yeni
eylemciler de yarını düşünmüyorlar. Aynı hatayı 180 yıl sonra bilmem kaçıncı
kez aynen yineliyorlar.
Wikipedia’da
anarşist ekoller ile ilgili maddelerden kısa bir alıntı:
“Anarcho-feminism
Anarchism
without adjectives
Synthesis
anarchism
Anarcho-pacifism
Green
anarchism
Anarcho-naturism
Anarcho-primitivism
Communalism
Eco-communalism
Democratic
confederalism
Libertarian
municipalism
Social
ecology
Veganarchism
Insurrectionary
anarchism
Platformism
Makhnosism
Speficism”
Bu,
post-klasik dönem başlıkları. Bunun klasik ve çağda başlıkları da var. Yani,
kabaca 40-50 başlık eder.
Bunların
minimal ortak bir yanı yok.
Çünkü,
bireycilik x toplumculuk var.
Çünkü,
ekonomik determinizm x manevi uygarlıkçılık var.
Bunların
hepsi var olabilir, çünkü Dünya yeterince büyük.
Gelecek
için ve anarşistlerin şimmdilik kafalarına takmadığı konu şu:
Anarşizm, Homo Posterus (insan sonrası tür) için ne söyleyebilir ve ne yapabilir?
Bugün 1
günlük yaşayanlar ve anarşist eylemler yapanlar için, en az 5 bin yıllık
vadedeki geleceği düşünmek, anlamsız görünüyor.
Tıpkı
eylemcilere kuramın anlamsız görünmesi gerekmesi gibi…
Devlet 5
bin yıldır var ama…
Otorite
ve hiyerarşi, tarihöncesinde de, evrim sırasında da, insan türünde hep vardı
ama…
Dolayısıyla
Dünya Sistemi ve 5 bin yıllık tarih gibi, 180 yıllık tek bir anarşizm bütünü
modelinin kurulup haritalanması zamanıdır şimdi…
Kuram da
bu işe yarar zaten, meta-kuram olanı
yani…
(25 Haziran 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder