Bu bir belgesel
dizi film.
Konu
göreli yakın zamana ilişkin, o nedenle belgesele belge bulmak kolay.
Sorun,
ideoloji tartışmalarında:
“Dizi
ilgili değil, ancak diziden yola çıkarak yapılan yorumlar üzerine de birkaç söz
etmek gerek. Sosyal medya kullanıcılarından dünyaca ünlü gazetelerin köşe
yazarlarına kadar pek çok kişi Chernobyl üzerinden ‘Sovyetlerin bilim tezi
böylece çöktü’, ‘Komünizm size hâlâ ideal mi geliyor?’, ‘Santralde değil,
sosyalizmde sorun var’ gibi yorumlarda bulundu. Ancak bu yorumlarda bulunanlar,
Çernobil’den yıllar sonra Japonya’da yaşanan Fukuşima felaketini ‘kapitalizm
sorununa’ bağlar mı acaba?”
Tamam da
çok çok eksik bir panorama bu.
Asıl
panorama ise şu:
1986;
Çernobil (nükleer reaktör), Challenger (uzay mekiği), Perestroyka yılıydı.
Olumlu veya olumsuz büyük değişimlerin yılı yani.
Arkasında
2003 Columbia (uzay mekiği) felaketi de geldi.
Arkasında
2011 Fukuşima da geldi.
Ondan önce,
ABD’de gözardı ve hasıraltı edilen birçok nükleer reaktör kazası oldu.
Şerh: Elektriğinin
% 70’i nükleer reaktörlerden elde edilen Fransa’da hiçbir kayıtlı nükleer
reaktör kazası yok. Bu büyük bir soru imi.
Yani,
eğer bir çöküş varsa, hem kapitalizmde, hem reel sosyalizmde var. Yani,
ekonomik determinizmde var.
Yani:
Soğuk
Savaş’ın ABD-SSCB ikikutuplu Dünya’sı
yerine, yokkutuplu bir Dünya var
artık.
Bu çöküşü
de, maddi uygarlığa, yani politikaya, askeriyeye, ekonomiye bağlı uygarlık peşinde koşan G-8 yarattı.
Artı, o
çok övdükleri yüksek-yüksek teknolojinin epeyi alçak olduğu görüldü.
Çernobil
olayı da, dizisi de bunu imliyor yalnızca.
(1 Haziran 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder