Bu
süreç, 1945-2045 arasını kapsar.
Bu
süreç, hegemonluk kaymalarına naklen, içeriden ve doğrudan gözlem olarak, en
ilginç örneklerden biri olarak geçti.
AB’nin
1945-1990, 1990-2017 (Brexit) dönemleri, hegemonluk tarihi açısından birbirine
hiç benzemeyen ama tarihsel / zamansal ardışık parçalar oldu.
Antik
Yunan dönemindeki Antik Yunan – Fenike / Kuzey-Güney), Roma dönemindeki
Kuzey-Güney (zengin-fakir değil) ve 800 ertesindeki Batı-Doğu ayrımı çizgileri
AB için, ayrı bir hegemonluk tarihçesi dilimi oldu.
1940-1648,
1940, 2040 için, 3
Almanya’sal-Makro-Reich momentleri, ardışık ama aralarında tam neden-sonuç
ilintisi olmayan, ayrı bir hegemonluk tarihçesi dilimi oldu.
Almanya,
2 Dünya savaşı çıkarıp, 2’sini de yitirip, bunların ardından hala 3. Dünya
Savaşçıkları çıkarabilen veya çıkarmaya teşebbüs edebilen, tarihteki tek örnek
oldu. ABD bile bunu beceremedi.
Almanya,
1945’te 10-50 milyon Almanya-dışı Alman’ı
iç göçmen olarak almayıp, 1960’ta 1-5 milyon Türk-Alman’ı iç göçmen olarak alarak, kendi kendini ırksal / kültürel asimile etmenin çok özgün ve hatta
belki de biricik örneğini verdi. Bunun neo-hegemon
olma sürecini olumlu ve olumsuz katkıları, ayrıca tartışılmalı durumda ama Cem
Özdemir ve Vural Öger, Alman’dan çok
Almancı olan ve Alman hegemonyasını savunan Türk örnekleri olarak ayrıca
irdelenmeli.
Bunları
yaratan, Almanya’dan çok, ABD oldu. Türkiye’yi neo-yerel hegemon yapan da ABD
oldu (azıcık da Rusya). Almanya-Türkiye dolaylı işbirliği ama AB-TC çatışması
da yan bilgi olarak önemli.
Sonuçta,
19. Yüzyıl’da pantürkizmi icat
edenler Türkler değil, Almanlar oldu. Şimdiki ‘abwehr’ muadili kurumlar da, neo-hegemon-cuk TC modelini de çoktan
hazırlamışlardır.
Şerh:
Almanya’nın tüm bunlar için Türkiye’ye gereksinimi yok aslında.
Devam:
Almanya’nın
400’lerde karakafalılaşması, 800’lerde sarıkafalılaşması, Ruslar’ın aslında
Germen ve Almanya kökenli bir kabile olması; İran-Rusya-Türkiye 1500-1900
hegemonluk çatışmasından (ve açmazından) sonra, Almanya-Rusya-Türkiye 2020-2080
hegemonluk çatışması (ve açmazı) demek olacak gibi. (Bu açmazın işlememesi
için, Almanya’nın Ukrayna’yı
parçalamaması gerekir ama çoktan parçaladı bile, tıpkı eski-Yugoslavya’yı
Slovenya üzerinden parçaladığı gibi.)
Türkiye’nin
NATO-içiliği ama ŞİÖ-dışılığı ile Almanya’nın AB içiliği ve dışılığı, ilginç
bir Dünya Sistemi
karşılaştır-karşıtlaştır olgusu.
Almanya-4.
Reich geniş bölgesi, ekonomik açıdan
karlı bir makro-bölge değil: Enerji kaynakları, Ukrayna’da değil, Rusya’da.
Bu
durumda, Almanya’nın dördüncü-reich’laşması, hegemonluk için hegemonluk gibi bir şey oluyor ve bu da, süreci
baştan Almanya’nın aleyhine kılıyor.
Yani:
En geç
2060’ta 4. Reich bölgesi (Batı Ukrayna dahil, tüm Doğu Avrupa), beylikler dönemine
girer, hani şu Ukrayna’nın karanlık
dönemi gibi…
Almanya
bunu bilse de, o hegemonluk oyununu oynar, oynadı, oynuyor, oynayacak…
Kıssadan
hisse:
Hegemonlar
hegemonluklarını kendileri yıkmasalardı, devletler bin yıldan uzun sürerlerdi ve bu da aşırı-statik bir tarih modeli yaratırdı.
(16 Mayıs 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder