Şeytanım, aklıma fikrime mukayyet ol...
Elif Şafak inciler döktürmüş:
"Belki şimdi ete başlayınca kişiliğiniz de değişir" diyor güler yüzlü
yardımsever hemşire hanım. Ben de buna inanıyorum ya. Yediklerimizdeki enerji
bize geçiyor. Sürekli et yiyen bir insan
ile sürekli sebze yiyen birinin fıtratı aynı
olmuyor. Savaşa giden bir orduya, maça çıkan bir boksöre salata yedirdiklerini düşünemiyorum. Yapsalar,
adamlar savaşmanın, dövüşmenin
anlamsızlığına kanaat getirebilirler.”
Öncelikle insan, etobur veya otobur değil, omnivor, yani tümobur, yani hem
et, hem bitki yiyen bir türdür. Yakın akrabamız primatlarda bizim gibi olan tür
çok.
Sonralıkla, yine doğada, etoburların saldırgan olduğuna ilişkin kanıt yok.
Şempanzeler rasgeldikçe karınca yiyorlar, raslamayınca yemiyorlar, yaprak dal
yiyorlar. Bu sayede yaşamda kalma şansları artıyor.
Ayrıca, sanıldığının tersine bitki yiyerek, doğaya daha çok zarar
veriyoruz, çünkü atmosferdeki oksijeni arttıranlar bitkiler, azaltanlar ise,
biz dahil hayvanlar.
Ayrıca, vejetaryen paralı asker veya boksör çok. Dövüş sanatını bilim
ötesine taşıyanların içinde de, vejetaryen çok.
Asıl sorun şu:
Şafak, bunları neden kendi kendine akıl edemiyor? Dahası, şu yazılanları
okusa, neden hayatta inanmayacak?
Yazar olmasa sorun yok. Ancak o bir yazar, hem de çok okunan bir yazar. Bir
yazarın eksi zekalı ve eksi bilgili ortalamadaki, yani UFO’lar ve
parapsikolojiler arasına sıkışıp kalmış okurlarına, bir de bu ‘vejetaryen
sinerji’ gibi dezenformasyonları sunması, onu sorumsuz biri kılmakta...
Açıkçası, dünyada Arendt ve Luxemburg gibi, Türkiye’de de Özlü ve Soysal
gibi kadın yazarlar oldukça, Şafak’ın şu anki kültürel ve zihinsel momenti,
bize ancak ve ancak yeis vermekte..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder