Salı, Nisan 30, 2013

Hannibal, Spartakus, Attila


Alternatif bir tarih okuması:

Bu 3 (öyle adlandırılmış) kahraman Roma’yı yendi.

Roma’nın önemi, o bitince Avrupa’nın milenyumluk bir Orta Çağ’a girmesiydi. ‘En uzun süren devlet’ ünvanı hala onda.

Roma’nın önemsizliği, tarihe hiçbir kümülatif sanat / bilim / düşün kalıcı-eseri bırakmamasıydı. Tek özgün Roma imalatı olan, Roma hukuku sayılan şey, kölelik hukuğudur ve köleliğin hukuğu olmaz, köleliğin (kaybetse bile) Spartakus’u olur.

Hannibal uygar kökenli idi. Kartacalı idi. Kartacalılar Fenike kökenli idiler. Fenike, Roma’dan milenyum önce, Akdeniz’in güneyini kolonileştirmişti ve onu ‘Mare Nostrum’ yapmıştı.

Spartakus bir köle idi ama gladyatörlükten önce, Trakya kökenli  profesyonel bir askerdi. Roma hukuku onun köle olmasına izin veriyordu.

Attila bir barbar idi, Asyalı bir barbar. O Roma’yı bitirdiğinde, Roma bir daha toparlanamadı ve tarihte eriyip gitti.

Hannibal bir hata yaptı: Roma’yı (kenti) fethetmedi veya yakıp yıkmadı. Aynı Roma, kendini toparlayıp onu yendi ve ona da bugünkü Gebze’de sürgünde ölmek kaldı.

Spartakus bir hata yaptı: Kuzeye (İsviçre’ye ve Germenler’e) değil, güneye gitti ve orada ihanete uğradı ve yenildi ama sonu bilinmiyor.

Spartakus’un şansssızlığı, tarihsel eşleniklik olarak Sezar’a toslamasıydı.

Attilla bir hata yaptı denebilir mi belli değil: Orayı fethetti ama başkentini başka yere kurdu.

Evet, kısas ne burada?

Roma / Bizans, tarihin en uzun süren ülkesi. Kezlerce yenilip, kezlerce yeniden başlamış bir ülke. Bu açıdan, sonul olanı hariç, tüm yenilgilerin bir bakıma Roma’nın ömrünü uzattığı söylenebilir.

Roma özdeyişi:

Kılıçla gelen kılıçla gider. Öyle de oldu: Roma için de öyle oldu, ona karşıtlar için de öyle oldu.

Bu demek değil ki Gandi ve yöntemi haklıydı.

Yumurta çekiçle kırılmayacağı gibi, hangi yumurtanın hangi kaşıkla kırılacağı, tarihte kimi dene-yanıl ile anlaşılıyor ve bu vakalarda hep yanıl-yanıl ile anlaşıldı.

Bir kıssa daha var:

Yok edilecek düşman / uygarlık kalmayınca, barbarlık tepemize karanlık gibi çökebilir.

Roma tarihin en vahşi sömürü düzenlerinden birini epeyi kanlı biçimlerde uyguladı ve geriye hiçbir kalıcılık bırakmadı. Bırakmış olduğu söylenebilecek şey, milenyumluk bir doluluğun ardından milenyumluk bir boşluktur: İyi ders.

Belki, birkaç soru baki:

Sezar, Hannibal’i veya Attila’yı yenebilir miydi?

Ya da:

Hannibal, Spartakus ve/ya Attila, Roma senatosunda ne halt yerdi?

Hiç yorum yok: