Önbilgi: Bu metin parçacıkları, disiplinlerarasıcı birinin, yaşamın içinden
hukuğa bakış açısıyla yazıya geçirildi.
Bu metnin belli bir kavramsal çerçevesi var ama böylesi belki 10 metin
sonrasında, haritası tam görülebilir olacak.
0. Hukuğun Temel İlkeleri:
0.1: Hukuk mesleği mensuplarını rahatsız edecek bir saptama olabilir ama
kanımızca hukuğun temel ilkeleri
uygulamada gerçek olamıyor. Örneğin, Evrensel İnsan Hakları
Bildirgesi’ndeki yaşama hakkı, onyıllar boyunca birilerinin asker kaçaklığından
idamını ve hapse konmasını engellemedi. Bugün demokrasi merkezi sayılan ABD’de
hala ‘vatana ihanet’ten idam cezası mümkün. Bizde ise, kimi astıkları ve kimi
asmayıp besledikleri malum.
1. Hukuğun Neliği:
1.0: Hukuk; ahlak, siyaset ve din ile birlikte insanların birbirleriyle
ilişkilerini kurallayan bir disiplindir.
1.1: Dolayısıyla hukuğun, toplumsal olguların ve kuralların neredeyse tamamına
yakını gibi, toplumun bırakın tamamını, oldukça düşük bir yüzdesini kapsaması
ve/ya memnun etmesi bile mümkün olamayabilir; çünkü malumunuz olduğu üzere hukuk,
o yerdeki ve andaki koşulların genelde onyıllar gerisinden ilerler. Bunun temel
nedeni, yasaları yapanların ve uygulayanların kendilerini güncelleyemeyecek
denli gerontokrat ve muhafazakar oluşudur.
Yani bunun nedeni ideolojik olmaktan çok, demografiktir.
2. Hukuğun Uygulanabilirliği:
2.0: Diğer ülkelerde nasıldır bilmiyoruz ama Türkiye’deki yasaların çok
önemli bir bölümü uygulanmaz. Örneğin, trafik cezalarının tamamına yakını
uygulansaydı, ehliyetli insan kalmazdı ve Türkiye halkı para cezalarını
ödemekten iflas ederdi. Artı bilgi-yorum: İnsanlar, yine de trafik kurallarına
uymazdı, ayrı konu: Yakını biri kazada ölen biri, hala ölümcül trafik hataları
yapabiliyor.
2.1: Neden bilmiyorum, yine ülkemizde hakim inisiyatifi çok yüksek
tutuluyor. (Bir de olumsuz olarak bilirkişilerinki.)
Sonuçta, bir hakim, neredeyse yasanın dediğinin tersine bile inisiyatif
kullanabiliyor. Bu da, mahkemelerde eğer doğru hakime düşersen, paçayı kurtarma
eğilimi doğuruyor.
3. Hukuk ile Ahlak, Din ve
Siyaset ilintisi:
3.1: Bir önceki maddede sözü edilen hakim inisiyatifi; ahlaki, dini ve
siyasi yönde etkilenebiliyor. Sonuçta mümin
bir hakimin İslam’a hakaret
maddesini nasıl yorumlayabileceği bellidir.
3.2: Görenekler, ülkemizde yasaların yorumlanmasında ağırlık taşıyor.
İnkılap yasalarının 70. yılında bile imam nikahlı epeyi milletvekilimiz
olabiliyor örneğin. Kimse de, onları gündelik yaşamda ayıplamıyor.
4. Hukukta Pratik-Teorik
Çelişkisi:
4.1: Bu ülkede asker kaçaklığının cezası yıllarca 3,5 yıl hapis oldu. Aynı
asker kaçakları (ki 100 binden fazla idi sayıları), bedelli askerlik çıkınca,
hiçbir ceza almadılar. Sonuçta yaratılan durum, suçsuz ceza ve cezasız suç
ikilemi oldu.
4.2: Üçüncü maddede ele aldığımız imam nikahlılar varken ve bu suçken
ortada ceza (ve hatta yargılama) olmaması durumu, genelde bir alaturka ‘abi idare
et’ durumu yarattı. Hukuk bu yıvaşıklığı hiç kaldırmayacak alanlardan biri.
Şeriatın kestiği elin acımaması için, şeriatın muallak ve çift değer yargılı ve
uygulamalı olmaması gerekir. Buradaki durum şu: Beykoz’da imam nikahlılara
devlet nikahı kıyılırken, belki de o törene katılanlardan biri olan imam
nikahlı bir milletvekili hala hiçbirşey yapmıyor, yani durumunu değiştirmeyi
düşünmüyor.
5. Hukuğun İnandırıcılığı:
Hukuk hiç inandırıcı bir kurum değil. Yukarıda sayılanlar nedeniyle değil.
Ondan önce, toplumsallığın ve devletin çözüldüğü ve inandırıcı olmadığı bir
dönemde yaşadığımız için ki bu durum, hukuk tarihi için çok ilginç bir vaka nüvis şerhi olmakta.
Çıkış:
Bu metin, biyografi pratiğimizde yaşadığımız hukuksal paradokslar gözönüne
alarak yazıldı.
Devamı metinlerin de olmasını tasarlıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder