50 yıldır türkü dinlerim. Hemen hepsini de anımsarım.
Türküleri sevmem. Popüler kültür olduğu için onlarla ilgilenirim. Onlar
üzerinden tarihin ve kültürün faylarını izlemek mümkündür çünkü.
Bir saptama:
Türküler dağıldı. Biraz arabesk, biraz da fantezi bir dağılma bu.
Çokseslilik, Atatürk’e 50 sazla çoksesli müzik yapmalarından daha vahim
durumda. Ancak, ana izlek bu değil.
Elektrosazın, diğer tüm çalgılar gibi, otantik müziğe kattıkları ve ondan
götürdükleri hala tartışılıyor. Ancak, üzerinde çalıştığım konu bu da değil.
Genelde armonide bir doku yayılması var. Gevşeme ve yavşama burada.
Türkü genelde ağıt, yani trajedi ağırlıklıdır. Oysa, şimdilerde trajikomik
ve melokomik var artık. Örnekse, HES türküleri rezil rüsva durumda.
Örneklersek:
Rahmetli Neşet Ertaş 50-60 yıl dağılmadan yol aldı.
Eskilerden sağ kalan nadir sanatçılardan Muazzez Turing ise, bu dağılmadan
nasibini almış. Mihenktaşı saydığım bir gösterge onun dağılması.
Burada 2 tartışma odağı var:
Bir:
Balenin İtalyan halk danslarından ve cazın Amerikan halk müziğinden doğması
olgusunun burada yaşanmaması.
İki:
Yeni Orta Çağ göstergesi olarak bu gevşeme.
İrdelemeler:
Bir:
Bizdeki 1960’lardan gelen Anadolu Folk ve Anadolu Rock geleneği çok güçlü.
Şimdiki türkülerin bu izlekle yakından uzaktan ilintisi yok. Niyet de yok.
İki:
Kötü olanın iyi olanın yerini alması bağlamında, kitlesel yanlış kültürel
seçim, faşizmde veya engizisyonda da mevcut. Bu açıdan, saptamamız, daha genel
bir denkleme taşınmış oluyor.
Şerhler:
Bir: Tüm dekadanslar negatif değil ve/ya istisnasal olarak işlevsel
dekadanslar da mevcut. İki: Kitle / halk / vd her zaman en kötüyü seçmez.
Bu durumda çıkarsama şu:
Türkülerin son 50 yıllık dejenerasyonu, köylülüğün kentliliği dejenere etmesi ile kültürel olarak çakışıyor.
Burada kabahat, köylülerden çok kentlilerde / burjuvalarda.
Sonul çıkış şerhi:
Bu dejenerasyon, aynı zamanda yeni kültürel oluşumların başlangıcı olmakta.
Sonucunu biz şu an yaşayanlar görmeyeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder