Bir hanım şarkıcı, bir klipte aynada makyaj yapıyor. Ancak,
eğer bir makyaj yapan parodisi yapılsaydı, ancak öyle mükemmel olabilirdi ama
kendisinin veya klibinin tasarımcısının özeleştiri gibi bir yönelimi yok
kuşkusuz, yalnızca şekil yapıyorlar.
Bir şarkıyı söyleyen şarkıcı, onu bir de (her ne demekse)
akustik olarak seslendiriyor. Tabii o zaman da şarkıda ses yerlerde sürünüyor.
Daha da ironiği, yine başka bir şarkıda eşlikçi olan vokalistin özgün tınısı,
tam da öbür şarkının ses renginin aynısı. Yine burada, asla ve kata duble
özeleştiri amacı yok, kendilerince dürüstlük eyliyorlar..
“X. boşanıyormuş, mıçtık, geliyor şarkılar’ karikatüründe
olduğu gibi, her ayrılan ayrılık şarkıları yapıyor oldu güzide ülkemizde.
Besteci-şarkıcı ayrılmasında, bestelediği şarkıları
seslendiren erkek bestecinin sesi, şarkıda yerlerde sürünüyor. Onun ayrıldığı
partneri kadın şarkıcı ise, dizine düzmüş selülitleriyle, tazecik rolünde
kıvırtarak raksediyor.
Buradaki gözlem-saptama şu:
İnsanlar o denli dağıttı ki ne kantar kaldı, ne de topuz.
Ancak, tarihin gürz topuzu orada Demokles’in kılıcı gibi bekliyor. Yeri ve
zamanı gelince çakıveriyor.
Yani, biz ne kulağının arkası nasır bağlamış şarkıcılar
gördük son 40 yılda. Her 5 yılda, tarihin kuburu ve kabiri yepisyeni
onlarcasıyla hafriyat niyetine doluyor habire...
O da, yepisyeni 2. Cumhuriyet’e giden yol oluyor kanal kanal
kanalizasyon olarak... (16 Aralık 2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder