Biri bir kitaba Facebook’ta link koymuş:
Ben de şu yorumu yazdım:
“Başka biri buna, ileri marjinal diyor ama teknik bir hata
var burada: Bu durum 1968'den beridir, ABD'de hiç artmayan reel ücret ile zaten
vardı, yalnızca sosyologlar duruma yeni aydı. O ileri marjinal / prekarya ise,
hala sınıf atlama hayali peşinde. ‘Riot’u onlar yapar ama ‘rebel’i onlar değil
(% 99 da değil), bu da benim tarihsel saptamam olsun burada.”
Baktım, epistemik açıdan eksik oldu. Oturup bu metni yazdım.
İleri marjinallik şu kitapta var:
Burada tarihsel gözden kaçırmalar var:
Abidin Dino, Paris 1968 gibi, 1 Mayıs gösterilerine
katıldığında, Fransız işçiler ona şunu söyler:
“Biz, araba almak için grev yapıyoruz”
(Kaynak: Anıları.)
İşte, burada dananın kuyruğu kopmuş çoktan:
Yani, birileri herhangi bir anda araba almak ve sınıf
atlamak isterken, o andan itibaren reel ücretler hiç artmamış.
Bu, kaç tane lümpenlik ve sınıf bilinçsizliği yapar?
Bir: Adam, 3. Dünyalılar’ı karnını doyurma arzusu düzeyleri
nedeniyle aşağılamış.
İki: Araba almak için grev yapılacabileceğini sanmış.
Üç: Bunu kazanabileceğini sanmış.
Dört: Bunu Stalinist bir parti ile yapabileceğini sanmış (ki
bunu yapabilecek bir parti var mıydı veya oldu mu acaba hiç?)
Beş: Sınıf atlamak istemiş (1980’lerin bir ‘lümpen proleterya’
tanımı olarak).
Altı: 1968’de bile var olan Paris’teki evsizleri ve
‘clochard’ları proleter saymamış.
Yedi: Bu hataları çocuğu ve torunu da sürdürmüş ki buralara
gelmişiz: Burada, 1968, 1993, 2018 (yani torunun çocuk sahibi olacağı yıl) gibi
bir dizi var.
Sekiz: Bu arada, rakip boş durmamış, TÜSİAD, MÜSİAD ve sonra
da TÜMSİAD olmuş. Haftalık çalışma saatı 40’a ineceğine, 70’e çıkmış azar azar
(yavaş yavaş ısınan sudaki kurbağanın durumu gibi).
Evet, artık su kaynıyor ve proleterya kurbağası haşlanıyor.
Demek ki haşlama proleterya bacağı yiyeceğiz bundan böyle.
Çıkış: Asıl feodal prekaryanın olsun, sanayisel
proleteryanın olsun, sınıfsal haklarında tarihsel olarak her zaman böyle
dalgalanmalar olmuştur. Bunun ne kadarının o sınıfı dejenere ettiği, ne
kadarının isyana sürüklediği, işlenmesi gereken bir konu. Ayrıca, bunun ne
kadarının içrek (immanent) / spontan, ne kadarının neden-sonuçsal ilintilerle
gerçekleştiği de irdelenmeli.
(9 Aralık 2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder